Sabah uyandığımda salonda değil de odamızdaydım. Savaş yanımda değildi. Doğruldum ve etrafıma bakındım. Etrafta onu göremeyince tuvaletin kapısını tıkladım.
İçerden ses gelmeyince yavaşça kapıyı araladım. Boştu. Rutin işlerimi hallettim ve banyodan çıktım.
Giyinme odasının kapısını tıkladım fakat orada da yoktu. Belki aşağıdadır diye düşündüm ve aşağı indim. Aşağıda bulamayınca üst kata çalışma odasına doğru yöneldim.
Orada da yoktu. Tekrar aşağı indim ve merdivenlerin başında durup etrafa bakındım. Alya elindeki tabakları yemek odasına taşırken dudaklarını araladı.
"Erken çıktı. Yarım saate döner. Kahvaltı hazırlanmaya başladı birazdan masaya oturabilirsin."
"Savaş gelince beraber yeriz. Haber verdiğin için teşekkür ederim."
Dedim ve odama çıkarak telefonu elime aldım. Savaş'ı aradım. Beşinci çalışında açtı telefonu.
"Küçüğüm?"
"Günaydıınnnnn."
"Günaydın bebeğim."
"Şey. Nerdesin Savaş? Kalktığımda yanımda yoktun."
"Biliyorum bebeğim özür dilerim. Birkaç dosya işi vardı şirkette. Onları halletmek için erkenden çıktım. Sana yetişebilirim sanmıştım."
"Peki. Önemli değil. Ne zaman dönersin? Okula geç kalmak istemiyorum."
"5 dakikaya yanındayım küçüğüm."
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz bebeğim."
Telefonu kapadım ve dün duş aldığım için bu gün duş alma gereği duymadan giyinme odasına girdim.
Üzerime düz siyah kısa kollu tişört, altıma ise cepli asker pantolonu giydim. Odadan çıktım ve orta uzunluktaki saçlarımı dağınık bıraktım. Gözlüğümü taktım ve artık hazırdım.
Ayna karşısındaykengözüm dudağımda yaraya kaydı. İyileşmek üzereydi. İki güne hiç bir şeyim kalmazdı. Gülümseyerek odadan çıktım ve ön bahçedeki sallanan koltukta telefonuma bakmaya başladım. Birkaç dakika sonra Savaş'ın arabası kapılardan içeri girdi ve şoför arabayı park ettikten sonra Savaşarabadan indi.
Gülümseyerek olduğum yerden kalktım. Kıvrılmış dudakları ve gamzeleri ile bana doğru gelen kocamın kucağına atladım.
Bacaklarını belime ve kollarımı ise boynuna doladım. Kalçalarımdan tuttu ve bahçeye kurdurduğum kahvaltı masasına götürdü beni. Sandalyeye oturttu. Sohbet ederek kahvaltı ederken saate baktım.
Saat 8:35'ti. Dersin başlamasına 25 dakika kalmıştı ve sadece yol 20 dakikaydı.
"Geç kalacağım. İlk günden geç kalmak istemiyorum."
Ayağa kalktım ve çantamı koluma taktım. Telefonumu da cebime attığım sırada Savaş'ta ayağa kalktı.
"Yetişiriz bebeğim korkma."
Dedi ve elimi tutarak arabaya yönlendirdi beni. Arabaya bindik ve okul için yola çıktık. Çok heyecanlıydım.
Kalbim güm güm atıyor ve ellerim hafifçe titriyordu.
Okulun önüne vardık arabayı park etti ve benimle birlikte arabadan indi.
Belimden tutup beni kendine çekti ve dudaklarımı öptü. Sıkı sıkı sarıldım ve okul çıkışında onun beni alacağını onaylayarak Okula girdim. Müdürün odasına çıktığım sırada zil çaldı.