Anneme gidiyoruz

628 56 42
                                    


Selamlar efenim, sonunda ben geldim. Umuyorum ki hepiniz iyisinizdir. Hayat koşuşturmanın sizi yoruyorsa kendinize biraz zaman ayırmayı ihmal etmeyin heppinizi öptüm

Yorum ve beğenileri unutmayalım

Nasıl yaparsın bunu! Babamı öldürdün sen, Jungkook sen bir katilsin!

Boğazımın ağrısı tüm bedenimi sarmışken titrek titrek nefes alıp vermeye başlamıştım. Burnuma gelen kan kokusu içimi tahta kurusu gibi kemirmeye başladığında elimi hızla üstüme sildim. Kan üstüme bulaştıkça çoğalıyor beyaz kıyafetlerimin her yerini kaplıyordu.

Sen bir pisliksin, babamı öldürdün! Adisin, nefret edilesi birisin. İğreniyorum senden!

Mide bulantıma engel olamadan yere çöküp midemde ne bulunuyorsa çıkartmaya başlamıştım. Başım dönüyor etrafı görmekte zorlanıyordum yalnızca benden nefret eden, aşağılayan bir ses kulaklarımda çınlıyordu.

"Jungkook?"

Deli gibi ağlıyor sanki kor düşmüş gibi suçluluk duygusuyla yanan bedenime engel olamadan titriyordum.

"Sevgilim?"

Aniden duyduğum sesle başımı kaldırmak istedim fakat karşımda gördüğüm korkunç gülümseme bana çok da yabancı değildi. Dizlerini kırıp iğrenç ve kirlenmiş bedenime öyle komik bakıyordu ki korkmadan edememiştim. Gözlerindeki küçümseme bana ömrümce altından kalkamayacağım bir yük gibi görünmüştü.

Kıyamam sana, çok mu üzüldün? Ama Jungkook aşk böyle bir şeydir işte. Ne yapabiliriz ki? Lütfen canım kıyamam.

Kahkahası iğrenç gülüşü her yerde yankılanıyordu. Gözlerim görme yetisini tamamen kaybetmiş gibi hissettiriyor kan kusmak üzere olduğumu hissediyordum.

"JUNGKOOK UYAN."

Aniden duyduğum şeyle sanki yüksek bir yerden aşağıya çakılıyor hissiyle ayıldım. Başımdan darbe almış gibi bir ağırlık vardı. Üstümdeki kıyafetler terden ıslanmış, yüzümde dahi yorgunluğu hissediyordum. Karşımda bana korkmuş gözlerle bakan Taehyung'u gördüğüm sırada gördüğüm kabustan yavaş yavaş uzaklaşıyordum ki ağlamamı tutamadan hıçkırıklar çıkmıştı dudaklarımdan. Aldığım nefeslerde boğuluyor hissettiğim tüm ağırlığı onun kollarına koymak istiyor gibi, içimden geldiğince ağlıyordum. Bulduğum ilk özgürlük fırsatını değerlendirircesine dökülüyordu gözyaşlarım.

"Şş tamam, geçti bir tanem. Sadece kabus gördün."

Beni kollarının arasına aldığı sırada başımı hızlı hızlı nefes alırken göğsüne yasladım. Saçlarıma öpücükler bırakıyor beni sakinleştirmek için telkin verirken bir yandan da sırtımı okşuyordu. Saatlerdir en ihtiyacım olan şeye kavuşmuş gibi sarılıyordum.

"Çok mu korktun bir tanem, geçti tamam. Sakin ol."

Ağlamamı durduramıyordum. Yatağın içinde sadece ona sarılırken öylece ağlıyordum. Kendime acıyor gibi, bir kuyunun içine düşmüş, kimsesiz, çaresiz ve yapayalnız gibi hissettiğim tüm duyguların acısını çıkarır bir biçimde döküyordum içimi.

Beni kendisinden biraz uzaklaştırıp kızaran gözlerime baktığı sırada o korkmuş ve şefkat dolu gözleriyle karşılaştığım anda o kadar rahatlamıştım ki rüyamda gördüğüm yüzden çok farklıydı. Ona kesik kesik konuşurken beni dikkatle dinliyordu. Elinin birisini çenemin altına koyup yüzümü ona doğru kaldırdı. Hissetmeyi beklediğim şefkat filizlerinin üstünde huzurla dinlenmeyi diliyordum.

İMPARATOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin