Yalnızlık

6 0 0
                                    

Yeniliyordum. Yalnızca kendime karşı yeniliyordum. Yalnızlığıma karşı yeniliyordum. Zihnim beni parçalara dağıtıyor, yalnız bırakıyordu. Kendime olan sevgimi azaltmamda ise oldukça başarılıydı. Aptal. Şu işi de düzgün yap. Görünmezsin. Yalnızlığına mahkumsun.
Nefret ediyorum içimdeki yalnızlık hissinin büyümesinden. Nefesimi daraltıyor beni yorgun bırakıyordu. Tüm bunlar can yakıcıydı. Bildiğim bir şey varsada bende onların arasın arasında yabancı hissediyordum. Hemde yanımda biri oturmasına rağmen. Görülmüyordum.

Bu oluşturduğum iğrenç paradokstan çok sıkıldım ama kapana kısılmış hissediyorum. Çıkmaya çalışmamı engelliyor, beni boğuyor. " Gün sonunda yine sen orada balkonda ağlayan kız olacaksın. Yalnız. Doğum gününü hiç kimsenin hatırlamadığı kız." Diyor sürekli zihnim. Yok olsaydım daha mı kolay olurdu?

Oysa çok normal sosyal ve kolay biriyim ya da biriydim. Bilmiyorum, değişim acıtıyor.
Anlaşılması zor biri değilim ama bu tüm söylemlerime rağmen bende kendimi geri çekiyorum. Mesela yan sınıfımda olan arkadaşımın yanına gidebilirim. Neden gitmiyorum, beni engelleyen ne? Sadece aramızdaki on adımcıkla bu sorunu halledebilirim.

Bir yandan şöyle bir şey de var insanlarla olan sohbet sohbet beni tatmin etmiyor. Aslında içimdeki o boşluğu doldurmuyor. Yinede sınıfta 'gruplaşma' olarak adlandırdığım toplu arkadaşları gördüğümde kıskançlığa batıyorum. Benim hiç bir zaman öyle arkadaş grubum olmadı. Onlara baktığımda sinirimi bozan, beni üzen anıları hatırlıyorum. Beni deşiyor ve kanatıyor.

Geçmişte de böyleydi yalnız kalmıştım, kötü adam ilan edilmiştim. Doğruyu söylemek gerekirse benimde hatam vardı. Kendimi anlatmayı denemeden kaçmıştım. Bu sefer hikayedeki kötü adam ben değildim ama kaçan benim. Zihnini karanlık ve farkında olmadığım kısmında bozuk bir plak gibi çalıyor olsa gerek.

Saçma bir yandan da güzel anılara sahip olanda benim ama içimdeki boşluk doldurmaya yetmiyor. En mutlu günümü geçirirken bile tatmin olup kendimi akışa bırakamıyorum, en güzel anılarımda bile onlar mahvolabiliyor ya da mahvetmenin yollarını bulabiliyordum. Kısaca en güzel anılarımı sadece mutlulukla hatırlayamıyorum.

Artık bence yaşadığım şeyler dışlanmaya dönüştü. Bu paradoksun iyice garipleştiği noktaysa yalnız kalmaktan okadarda rahatsız olmuyorum ama yinede bazı zamanlarda canımı acıtmıyor değil.

Bunu tek ve yeni yaşanmış olayla anlatabilirim ama hayır bunu anlatacağım hemde yazmayı istediğim kadar uzatacağım. Dersin başında arkadaşım yanıma geldi,yanım dolu olduğu için ben senin yanına geleyim dedim. Oturduk sohbet ettik o kadar kısa ve yapılmak için yapılan bir sohbetti ki anlatamam, üzücüydü. Dersin kafamı çevirmiş dersi dinliyordum, zil çaldı. Geri arkadaşıma döndüğümde orada yoktu. Şaşkınlıkla başımı çevirdiğimde çoktan kapıdan çıkmış diğer sınıftaki arkadaşlarına gidiyordu.

Hikayenin sonu yok çünkü  yaşamaya devam ediyorum.

Ya Soyut Şeyler YaşasaydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin