4.Bölüm-Kavga

223 21 2
                                    

"Günaydın prenses." Gözlerimi yavaşça açtıktan sonra bana gözlerini dikmiş bir şekilde bakan Doruğa gülümsedim.

"Günaydın." 

"Nasıl oldun?"

"Aynıyım."

"Peki...Belki bu seni kendine getirir.." Arkasında sakladığı ellerini önüne getirdiğinde elinde papatyalardan bir demet olduğunu gördüm.Gerçekten bu beni kendime getirebilirdi.Papatyalar benim için çok özeldi.Onlar dünyada ki en güzel çiçeklerdi.

"Sanırım kendime geldim." dedim gülümseyerek.

"Buna sevindim." bir süre konuşmadık ama sanki bir şey anlatmak istiyor gibiydi.

"Yeni mi geldin?" dedim sessizliği bozmak için.

"Hayır dün gece geldim ama uyuyordun bende rahatsız etmek istemedim."

"Hmm...Peki papatyalar?"

"Ne olmuş papatyalara?"

"Nasıl en sevdiğim çiçeği öğrendin?"

"Herkes papatyalara bayılır."

"Uyduruyorsun."

"Şimdilik." Bu çocuğun gülüşü bir harika.

"Annem nerde?"

"Eve gitti sana kıyafet getirecekmiş." Aslında Dorukla konuşmak istediğim çok şey vardı ama susuyordum.Belki de en iyisi budur.

"Günaydın Beren Hanım." dedi içeriye giren hemşire.

"Günaydın..."

"Bugün kendini nasıl hissediyorsun?" Doruğa bakıp gülümsedim.

"Harika."

"Bu gerçekten sevindirici.Galiba yavaş yavaş güçleniyorsun." Dorukla göz göze geldik.

"Evet...Artık dünden daha güçlüyüm."

"Peki herhangi bir ağrın var mı?"

"Hayır."

"Tamam...Sormak istediğin herhangi bir şey var mı?"

"Evet.Ne zaman çıkacağım?"

"Teşhis konulduğu zaman."

"Teşhis ne zaman konulacak?"

"O konuda bir fikrim yok maalesef.Bir çok test yaptık az kaldı testler bitince sonucu öğrenip tedavine başladığımızda evine gidebileceksin."

"Tamam teşekkürler." hemşire içten bir gülümseme ile odadan çıktı.Arkasından gözlerimi devirdim.

"Seninle daha uğraşacağız yani baş belası?"

"Uğraşmak zorunda değilsin."

"Peki ben gidiyorum o zaman."

"Git." Doruk gerçekten masanın üstünden telefonunu alıp çıktı.Beni bu halde burada yalnız bırakmıştı hayvan.Tek başıma çok sıkılıyordum hemşireyi çağırıp annemi aramak istediğimi söyledim.Radyasyondan dolayı telefonumu benden almışlardı.Hemşire çok kısa bir süreliğine izin verdi ve gidip telefonumu getirdi.Hemen annemi aradım.

"Alo canım?"

"Anne ne zaman geleceksin??" sesim titremişti.

"Bir sorun mu var tatlım?"

"H-hayır ben sadece yanımda olmanı istiyorum." Evde tek başına kalmış küçük çocuklar gibi ağlıyordum.

"Beren...Sakin ol bebeğim ben geliyorum evden çıktım taksideyim sadece biraz trafik var 10 dakikaya yanında olacağım."

"Anne biraz daha erken gelemez misin?"

"Çalışacağım anneciğim merak etme.Seni seviyorum güzel kızım."

"Bende..." Hemşire telefonumu alıp cebine koydu.

"Eğer bir sorun varsa konuşabilirsin benimle."

"Hayır yok." 

"Tamam beni buradaki kırmızı düğmeye basarak çağırabilirsin ayağa kalkmana gerek yok."

"Tamam teşekkürler." Hemşire kapıyı sessizce kapattıktan sonra gitti.Neydi şimdi bu? Neye ağlıyordum ben? Belki de Doruğun beni yalnız bırakıp gitmesi beni sinirlendirmişti.Annem panik bir şekilde içeriye girdi.Elindeki çantayı ve kıyafet poşetlerini koltuğa fırlattıktan sonra hemen yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı.

"Anne..."

"Korkma meleğim ben yanındayım..." İkimizde hüngür hüngür ağlıyorduk.Annem bana bir şey olmasından korkuyordu ben ise yalnızlıktan.Kendimizi toparladık gözyaşlarımızı silip birbirimize gülümsedik.

"Doruk nerede?"

"Gitti."

"Bana Beren'e göz kulak olurum gidin siz demişti.Ona güvenmekte hata mı yaptım?"

"Bilmiyorum anne.Konuşmak istemiyorum."

"Biraz uyumak ister misin?"

"Evet.Ama...şey...yanıma uzanıp saçlarımı okşar mısın?"

"Tabi ki de." Ve böylelikle ben yatakta kaydım annem yanıma yattı başımı omzuna koydum saçlarımı okşadıkça uykum geldi ve sonunda kendimi uykuya teslim ettim.Uyandığımda sadece annemi yanımda görmek istiyordum.

"Beren sana çok kırgın gözüküyor." uyanmıştım ama gözlerimi açmak istemiyordum.Annem birisiyle konuşuyordu.

"Biliyorum Ebru Teyze ama inanın onun iyiliği için gittim." Doruk gelmişti ve anneme sevimli haller yapıyordu.Annem hemen yemezse iyi olacaktı.

"Beren sana güvendi Doruk..." bu söz ağır olmuştu çünkü Doruk hiçbir şey diyemedi.Yavaşça kıpırdandım ve gözlerimi açtım.

"Kızım günaydın."

"Günaydın anne."

"Doruk gelmiş..."

"Gerek yok zahmet etmeseymiş."

"Beren lütfen beni dinle."

"Ben seni dinlemek istemiyorum.Odamdan çıkar mısın?"

"Beren lütfen..."

"Hayır!!" Annem odadan çıktı belli ki aramızda ki sorunu düzeltmek istiyordu.

"Beren ben senin burada sıkılabileceğini düşündüm o yüzden gid..."

"Sus!!!Seni de bahanelerini de dinlemek istemiyorum anladın mı?Seninle sadece ailem için görüşüyorum.Sana güvendiğim falan yok.Onlar 4 yıldır benim için çok uğraştılar ve eğer emeklerinin karşılığını vermezsem vicdan azabından ölecektim.Onlar 4 yıl sonra bir erkeğe güvenmemi istediler diye sana güvenemezdim.Beni yanıltmadın Doruk..." Gözlerim dolmuştu ama hala içimdekileri tam olarak söyleyememiştim. "Benden uzak dur Doruk.Ben 4 yıldır hiçbir erkekle bir kelime dahi sohbet bile etmemişken beni böylesine etkilemen umurumda değil.Sana bağlanamam,seni sevemem.Ben 5 yıldır Alper'i seviyorum.Daha da severim.Seni değil onu seviyorum.Sana değil ona güveniyorum.Ve benim sana değil ona ihtiyacım var!!!" o kadar çok bağırmıştım ki sesim kısılmıştı artık.Gözlerimi silip kafamı çevirdiğimde annem ve babamla karşılaştım annem sessizce ağlıyordu ama babam...Onun yüzünde hiçbir ifade yoktu.Ne üzgün,ne kırgın,ne sinirli.Boş bakıyordu.Doruk sandalyeye doğru eğildi eline 4-5 tane magaza poşeti aldı.Yavaşça yatağımın kenarına bıraktı.Yüzüme bakmadı bile.

"Ben sıkılmayalım diye kutu oyunları ve dergi vs. almıştım sen bakarsın artık." Arkasını dönüp gitti.Babam Doruğun arkasından çıktı.Annem bana doğru 1-2 adım atmıştı.

"Anne hayır.Şimdi konuşmak istemiyorum.Yalnız kalmaya ihtiyacım var." Annem gözyaşlarını silip gülümsedi.

"Peki tatlım ne zaman istersen.Annem odadan çıktı.Benim artık bir karar vermem gerekiyordu.Ya Alper'in 4 yıllık yasını artık üzerimden atmalı ve Dorukla yeni bir hayata başlamalıydım ya da Alper'in acısını sonsuza dek yaşamalıydım...



NOT: "BENİ SEV"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin