6- 「Dayak」

39 3 0
                                    

     Federal Almanya tam olarak ne olduğunu kavrayamadı. Büyükbabası ölmüştü ölmesine ama, babasının söylediği sözler neyin nesiydi? 'Babam niye duygularını kaybetmiş olsun ki?' diye düşündü. 'Gayet de duyguları var. Bana ve ikizime karşı duygusal tepkiler verirdi.'

     Weimar "Sen bir kere o olayı yanlış anladın." dedi Nazi'ye. "Biz sana değiş derken bunu kast etmedik."

     Nazi sesini yükselterek "Neyi kast ettiniz?!" diye sordu.

     Weimar "Senin şu şımarıklığını bırakmanı söyledik. Kalkıp da duygu yoksunu bir canlı olmanı istemedik." diye cevap verdi.

     Nazi en son "Öyle olsun." dedi ve yavaşça evden dışarıya çıkmak için kapıya doğru yöneldi, babasının ölü cesedinin üzerinden geçerek. Nazi evden çıkarken Weimar, üzüntü ve öfkeli gözleriyle Nazi'ye bakarak, içinden 'Umarım bir gün doğru yolu bulursun, gerçi o zaman geç olur ama neyse..' dedi.

     Nazi evden çıktığında Almanya onu takip ediyordu. Babası daha az önce sakinken, şimdi öfkesiyle boğuşarak ormana doğru yürüyordu. Bu öyle hızlı bir ruh hali değişimiydi ki, Almanya kısa bir anlığına onun bir kişilik bozukluğuna sahip olup olmadığını düşündü. Birkaç dakika sonra öfkeli bir şekilde sessiz olan Nazi, kendi kendine mırıldanmaya başlayarak sessizliğini bozdu.

     "Neden ben böyle bir ailede doğdum ki? Bana sürekli karşı çıkan ve beni hiç anlamayan bir ailede? Böyle bir aile mi olur ya? Daha iyi bir ailede doğamaz mıydım? Mesela benim çocukken arkadaş olduğum..." Bir an durdu ve kim olduğunu hatırlamaya çalıştı, ama hatırlayamadı. "onun adı neydi ya? Her neyse. İşte o çocuğun annesi benim babamdan daha iyiydi. Onu dövüyorsa bile çok nadirdi. Ya benim babam? Benim babam sürekli beni dövüyor. Bazen ablam da beni dövüyor. Babam beni ne zaman dövse annem çok üzülürdü. Babam gittikten sonra annem yanıma gelip saçımı okşardı ve 'Vah oğlum vah, sana çok üzülüyorum bir bilsen.' falan derdi. Annem, babama olan aşkından sesini çıkartamıyordu, ama zamanla ona öfkesi arttı. Hatta bir keresinde annem sırf benim için babamla kavga etmişti. Sonradan barıştılar orası ayrı bir konu ama, yine de böyle bir şeyin yaşanmasını istemezdim. Sırf benim gibi değersiz, pislik bir canlı için çok sevdiği kocasıyla kavga etmemeliydi. Sadece o üzülmüyordu tabii. İkiz kardeşlerim Avusturya ve Macaristan da üzülürdü. Keşke büyük savaş patlak vermeseydi de annem ve ikiz kardeşlerim benden ayrılmak zorunda kalmasalardı. Onlarla çok güzel vakit geçiriyorduk, özellikle Avusturya ile. O lanet olası savaş bizi ayırdı ve hayatımı daha kötü bir hale soktu. Babam zaten bana karşı öfkeliyken daha çok öfkelendi, ablam zaten bana karşı gıcıkken daha da gıcık oldu. Sanki bu koskoca dünyada bir benim ailem kötü. Kendimi dünyanın en kötü ailesine sahipmişim gibi hissediyorum. Ben bir daha bu evde yaşamayacağım. Kendime başka bir yer bulacağım. Gerekirse bir köpek kulübesinde, ya da sokaklarda yaşayabilirim. Öyle bir evde yaşamaktansa sokakta sürünürüm daha iyi. Hatta sokaktaki sürünmem, evdeki sürünmemden daha az olacaktır. Çünkü evde yaşadığım sürünmeyi hiçbir yerde yaşamadım ve yaşamayacağım da. O evde o kadar psikolojik ve fiziksel şiddet gördüm, sokaktaki sürünmem buna mı denk gelecek? Yakında, kendime bir aile kuracağım. Çok güzel yetiştirilmiş iki, ya da üç tane çocuğum olacak. Onları asla babamın beni yetiştirdiği gibi yetiştirmeyeceğim. Babamın bana yaptığı şiddeti onlara uygulamayacağım. Onlara resmen krallığı yaşatacağım. Bunun için de... DÜNYAYI FETHETMEM GEREKİYOR!" Sonunda, sinsi bir gülümsemeyle parlayan gözleri yukarı baktı. "ÇOCUKLARIMA MÜKEMMEL BİR HAYAT SUNABİLMEK İÇİN DÜNYAYI FETHEDECEĞİM! SONRASINDA, ONLAR İSTEDİKLERİ HER ŞEYİ YAPABİLECEKLER! BU DA BENİM SAYEMDE OLACAK!" Sonrasında durdu ve büyük ve uzun bir kahkaha attı.

     Federal Almanya, başta bu öfkeli babasını normal bir şekilde dinliyordu. Gittikçe, dediklerini garip buldu ve en son yaptığı büyük ve uzun bir kahkahadan sonra yanlışlıkla "Baba, söylediğin şeyleri yapabileceğinden emin misin?" diye mırıldandı. Sonra yanlışlıkla yaptığını fark edince iki elini ağzıyla kapattı. İçinden 'Umarım babam beni duymamıştır.' diye umdu. Zaten babası onu niye duysun ki? Nazi bir kere bile dönüp arkasına bakmadı. Ruhu bile duymadı. Sonra yürümeye devam etti.

     "Gerçi... çok saçma cümleler kurdum. Dünyayı nasıl fethedebilirim ki? Benim gibi çirkin, iğrenç, pislik bir ülke nasıl dünyayı fethedebilir? Fethedemez. Onun fethedebilecek hiçbir özelliği yoktur, tıpkı benim gibi." Kafasını öne eğdi. "Keşke hiç doğmasaydım... belki de dünya çok güzel bir yer olurdu. Belki de o büyük savaş patlak vermezdi ve Avrupa birbirine girmezdi. O savaşın sebebinin bile ben olduğumu düşünüyorum artık. Bu hayatta yapılan ne varsa bana karşı yapılmıştır. O çocukken arkadaş olduğum çocuk bile şu anda benden nefret ediyordur, eminim. Ya da, seviyor da olabilir... Hiçbir şeyden emin değilim... Of, keşke kendimle çelişmesem. Çeliştiğim için bu haldeyim. Herkes bana karşıymış gibi hissediyorum. Ama şundan eminim ki, dünyanın en kötümser ülkesi benim."

     Nazi bir süre sessiz kaldı. Almanya bir ara yine dışından "Baba, neden böyle düşünüyorsun?" dedi, ama bu sefer bilerek. Dışından da konuşsa babası onu duymayacaktı. Çünkü orada Federal Almanya'nın sinema izleyen bir izleyiciden bir farkı yoktu.

     Nazi konuşmaya devam etti. "Keşke... keşke büyükbabam hayatta olsaydı. Büyükbabamı çok seviyorum. Onun fotoğraflarını görmek bile beni mutlu ediyor. Ne karizmatik ve iyi bir adammış kendisi. Keşke onun çocuğu olsaydım. Ne kadar güzel davranırdı hayal bile edemiyorum... Bekle, kimdi o benim büyükbabama laf eden?!" Birden arkasına döndü Nazi. Almanya da ne olduğunu anlayamadı. Başka birinin sesi çıkmamıştı ki babasının büyükbabasına laf etsin?

     Almanya "Baba, burada kimsecikler yok ama sen şizofren olduğun için öyle duymuş olabilir misin?" dedi, dalga geçermiş gibi bir ses tonuyla.

「Genetik」 - 『Countryhumans』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin