15-「Alman Ailesi」

12 1 1
                                    

     Almanya bu olayı kardeşine bile anlatmak istemedi. Ona gerek yoktu, halledilebilir bir durumdu - her ne kadar onun aklı karışmış olsa da. Aslında onun etkilendiği şeyler rüyalardan değil, 'Babama benziyor muyum?' düşüncesiydi. Gördüğü rüyalar, sadece ailesiyle iletişime geçmesini sağlıyordu. Arada sırada 'Acaba rahmetli ailem benimle konuşabilmek istediği için mi rüyalarımda hep onları görüyorum?' diye düşünmüyor değildi.

Mayıs 1962

     Gördüğü o rüyanın üzerinden üç ay geçti. Üç ay sonra, tekrardan ailesini gördü. Yine kapkaranlık bir yerde; Nazi Almanyası, Alman İmparatorluğu ve Prusya da vardı. Hepsi de kendisine dik dik baktılar, sanki Alman Ailesi'nin en önemli bir parçayı yere döküp kırmış gibi. Almanya, kendisine daha da bakılınca "Ne bakıyorsunuz lan?!" dedi.

     Nazi Almanyası, sırıtarak "Seninle konuşmamız gereken birtakım konular var." diye cevap verdi. "Ayrıca; işte tam bu noktada, aynen benim gibi konuştun."

     Almanya afallamış bir şekilde "N-nasıl?" dedi. Bir iki adım geriye doğru adım attı. "Nasıl senin gibi konuştum, baba?"

     "İşte..." Nazi'nin sesi iyice sinsi bir hale geldi.

     Nazi, oğluna doğru yürümeye başladı. Adımları ağır ve yavaştı, bu Almanya'ya bir tehlikenin ona doğru geldiği hissiyatını veriyordu. Zaten babası ne zaman kendisine doğru yaklaşsa, tehlikedeymiş gibi hissederdi. Burada da öyle oldu. Nazi Almanyası oğluna doğru yürüdükçe, oğlu da geriye doğru yürüyordu. Nedense Alman İmparatorluğu ve Prusya; ne Nazi'ye bir şey diyor, ne de onun Almanya'ya doğru yürümesini engelliyorlardı. Almanya'nın içine bir korku düştü.

     "Neden üzerime geliyorsun?" diye sordu Almanya.

     "Seninle bir şey konuşacağım." Nazi'nin sesi inandırıcı bir sesti, ama Almanya buna kanmadı. Babasını aşağı yukarı tanıdığı için (yine) kendisini kandırıp ona zarar vereceğini düşünüyordu.

     En son o kadar geriye gitti ki, bir duvara çarptığını hissetti. Yani, sınır burasıydı. Sınırdan kaçamazdı. Babası Nazi Almanyası, kendisine iyice yaklaşmıştı. Aralarında bir metre ya vardı ya yoktu. Nazi'nin gülümsemesi soldu ve "Neden bize ihanet ettin?" diye sordu birdenbire.

     Almanya böyle bir soru karşısında şaşırdı ve "İhanet mi?!" diye cevap verdi. "Ben size ihanet mi etmişim? Hangi gün? Ne zaman?"

     Nazi birkaç saniye sessiz kaldı. Ama gözlerinden sinirlendiği anlaşılıyordu, resmen masmavi gözlerinde öfkeyi temsil eden bir ışık vardı. Yavaşça sağ elini kaldırdığını gören Almanya, babasının ona ne yapacağını bildiği için kollarıyla başını kapattı ve kafasını öne eğdi, gözlerini kapattı. Nazi tam ona vuracakken biri onu bileğinden tuttu ve dedi ki: "Sen ne hakla Almanya'ya vurursun?!"

     Nazi Almanyası, öfkeli ve şaşkın gözleriyle kafasını bileğini tutan kişiye doğru çevirdi. Bileğini tutan kişi ne Alman İmparatorluğu, ne de Prusya'ydı. Uzun boylu, siyah saçlı, mavi gözlü bir kadındı. Gözlerine bakılacak olursa, depresif bir hayat yaşamış olmasına rağmen dimdik ayakta olduğunu ve bir dava için fedakarlık yapabileceği belli oluyordu.

     Kendisine vurulmadığını fark eden Almanya, ellerini kafasından çekti ve gözlerini açtı. Babasına engel olan kadına baktı ve "Hala?" dedi.

     Halası Weimar sadece ona doğru baktı ve gülümsedi. Gözleriyle 'Her şey yolunda.' imajı veriyordu.

     Nazi "Sen niye geldin lan şimdi?!" diye bağırdı ve kolunu Weimar'dan kurtardı.

「Genetik」 - 『Countryhumans』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin