13-「Telefon Araması」

17 1 0
                                    

     Almanya yaklaşık yarım saat boyunca bunun hakkında düşündü. Babasına benziyor muydu, benzemiyor muydu? Bu, görünüşte çok önemli olmayan bir soru gibi gözüküyordu. Ama bu sorunun cevabı, Almanya'nın hayatını belirleyecekti. Almanya'nın bakış açısını, düşüncelerini, duygularını, çevresindeki ülkelere olan davranışlarını belirleyecekti.

     Yaklaşık yarım saat sonra "Benzemiyorum." diye karar verdi. Bu kararı verirken psikolojisi çok karmaşıktı. Sonra ayağa kalktı, banyonun ışığını kapatıp odasına gitti ve kendini yatağına bırakıp uyumaya çalıştı.

     Batı Almanya, sabahın yedisinde bir alarm sesinin çalmasıyla o garip ama tatlı rüyasından ayrıldı. Bu seferki rüyasının ailesiyle uzaktan yakından bir alakası yoktu; sadece Doğu Almanya'yı görmüştü, o da birkaç saniyelikti. Saatin o bağıran sesini bastırmak adına zar zor kafasını kaldırıp çalar saati durdurdu. Güçlükle doğrulup yataktan kalktı. Bunu yapmasının zor olduğunu kendisi de biliyordu; çoğu insan ya da ülke uykusundan uyandığında zınk diye uyanamazdı. Ama o böyle eğitilmişti. Çocukken her sabah kalkarken babası ona zınk diye uyanmasını, yoksa ileride başarılı bir devlet olamayacağını söylemişti. Almanya da buna inanıp her sabah zınk diye kalkmaya alışmıştı. Her ne kadar babası intihar etmiş olsa da, hâlâ bu alışkanlığı devam ediyordu. Zaten insan ya da ülke ailesinden ne görmüşse onu normal olarak görür, değil mi?

     Elini yüzünü yıkamak için banyoya gitmişti. Yüzünü yıkarken, evin içinden bir telefon arama sesinin geldiğini duydu. Yüzünü yıkarken bir yandan telefon arama sesini işitmesi, Almanya'nın neye uğradığını şaşırmasına neden oldu. Kendisini sabah altıda uyurken polis baskınına uğramış bir suçlu gibi hissetti. Acilen yüzünü havluyla kurulayıp oturma odasına doğru gitti. İçinden 'Sabah sabah kim arıyor yahu?' diye sorgulamadan edemedi.

     Batı Almanya, oturma odasına geldiği vakit çalan ev telefonunu açtı ve "Alo?" dedi.

     "Alo, Batı? Beni tanıyor musun?" diye sordu Almanca konuşan tanıdık bir ses.

     "Kardeşim, manyak mısın sen? Tabii ki tanıyorum." diye cevap verdi Almanya. "Sen benim ikizimsin. Hafızanı falan mı kaybettin yoksa?"

     "Yok, hayır, kaybetmedim." diye cevap verdi Doğu. "Sadece, gerçekten ikizim misin yoksa değil misin diye kontrol etmek istedim. Yani, belki başka numarayı aramışımdır diye kontrol etmek istedim. Bazen çok aptalca davranırım, bilirsin. Evet, o lanet olası tel örgünün örülmesinin ardından iki gün sonra seni telefonla aramak aklıma geldi. Çünkü ilk iki gün o lanet örgünün yüzünü gördüğümden dolayı evimde, yatağımda yorganı üstüme örtmüş bir şekilde ağlama krizlerine girdim. Doğru dürüst yemek bile yemedim. Sadece ağzıma iki üç lokma ekmek götürdüm, o kadar. Yani üç gündür açım diyebilirim. Her neyse, sonuç olarak duygusal bir patlama gibi bir şey yaşadığımdan dolayı böyle aptalca bir hareket yaptım. Seni telefonla aramak aklıma gelmedi. Özür dilerim, Batı."

     "Sorun değil. Benim de aklıma gelmedi."

     "Neyse." Doğu konuyu değiştirmek istedi. "Bak sana ne anlatacağım. Bu gece rüyamda seni gördüm. Telefonla konuşuyorduk falan. Çok hatırlamıyorum. Bugün de aynı şey oldu. Sabah kalkınca aklıma gelen ilk şey seni aramaktı ve aradım. Ne tesadüf, değil mi? Rüyanda gördüğüm şeyin benzeri gerçek hayatta oluyor."

     "Demek sende de bu hissiyat var, ha? Tanrım, demek yalnız değilmişim. Biliyor musun Doğu, ben bazen rüyaların aslında gerçek hayatta yaşadıklarımız ya da yaşayacağımız şeylerin... özeti gibi bir şey olduğunu düşünüyorum. Hatırlıyor musun bilmem ama sana anlatmıştım; bir keresinde rüyamda babamın sinirden beni dövdüğünü, bunun sonucunda da yaralandığımı söylemiştim. O gün de aynısı olmuştu. Sırf bir bardak kırdım diye evirip çevirip beni dövdüğünü hatırlıyorum. Sen de korkarak beni dövmesine şahit oldun, değil mi? Bir süre sonra korkudan odana geçtin."

「Genetik」 - 『Countryhumans』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin