"evet, kayıt başlıyor. dün gece neler olduğunu anlatmak ister misiniz bay kim?" diye soruyor polis şefi. nick grace? adı bu olmalıydı. mavi gözlü, 180 boylarında, esmer, ortalama 35 yaşlarında bir adamdı. yaşına göre başarılıydı, tüm kasaba ona güveniyordu. gyuvin hariç. adamı oldu olası sevmiyordu.
"dün gece buraya geldikten sonra kafa dağıtmak için markete girdik ama bizi oraya kadar takip ettiler. sonra okulda saklandık." diyor gyuvin. herkes aynı hikayeyi anlatıyor. hao, hanbin, ricky, yujin, gunwook.
dün gece büyük bir katliam olmuştu. ölülerin sayısı fazla olduğu için birkaç genç çocuğun 'izinsiz' girmeleri büyük gelmemişti göze.
"başka bir şey atlamadığına emin misin?" diye soruyor polis. gyuvin kafasını sallıyor. "okulun havuzunda kan bulmuşlar."
polis pes etmiyor. herkese aynı soruyu sormuştu. gunwook'un boynundaki çizikleri sorduğu zaman gunwook, "camın üzerine düştüm," demişti. ricky'e sırtındaki dikişleri sordukları zaman ricky "camın üzerine düştüm." diye cevap vermişti. kısaca herkesin yalanı basitti.
çocukların bir şeyler sakladığı belliydi. özellikle shen quanrui çok tuhaf duruyordu. teni bembeyazdı, dudakları mosmor gözüküyordu. sanki ölüp de dirilmiş gibiydi.
"gerçekten ne olduğunu öğrenmek istiyor musun? bunu istediğini sanmıyorum." diye yanıt veriyor gyuvin. gözlerini kısıyor. ellerini masanın üzerine koyuyor. şu an karşısındaki profesyonel bir polis var ve ona hesap vermek zorunda. fakat kim gyuvin korkusuzdur. "çünkü siz yetişkinler istediğinize inanacaksınız. birbirimizden hazzetmiyoruz. istersen beni nezarethaneye at. bu eline bir şeyi vermeyecek. en fazla ikimiz de birbirimize dayanamayıp kriz geçireceğiz."
polis bir şey söylemiyor ve kaydı durduruyor. ikna olmuş gibi gözüküyor. "çıkabilirsin bay kim." diyor. gyuvin tam dışarı çıkacakken polisin arkasından, "bir şey olursa beni arayın." dediğini duyuyor ama bunu önemsemiyor.
bu hataya bir kere düşmüştü ve bir daha aynısını yapmayacaktı.
odadan çıktığı zaman hanbin'in kendisini beklediğini gördü. yanında ise arkadaşları ve sevgilisi vardı. herkesin ebeveyni gelmişken hanbin uzakta oturuyordu. gyuvin ona gülümsüyor. onun gerçek ailesi. bir babaya, bir anneye ihtiyacı yok. hanbin'in olması yeterdi.
ricky annesinin yanından kalkıp gyuvin'e sarılıyor. "iyisin?"
gyuvin gülüyor. "sırtına dikiş atılan ben değilim, sensin." ellerini ricky'nin beline koyuyor.
"bu sorduğum şeyin cevabı değildi." diyor ricky. gyuvin onun gözlerinin içine bakıyor. onu sonunda sağlıklı görmek iyi hissettirmişti.
gyuvin normalde olsa onu hemen öperdi fakat ricky'nin annesinin gözleri üzerindeyken yapamamıştı. ricky'nin annesi onları ilk destekleyen kişiydi. çok iyi niyetli bir kadındı fakat ricky'nin üzerine çok düşerdi. ayrıldıktan sonra gyuvin bayan shen ile karşılaşınca ondan kaçmaya başlamıştı. doğrusu ondan korkuyordu.
"ricky, tatlım, gitmeliyiz." diyor annesi. ricky gyuvin'den ayrılıyor. ona görüşürüz diyor fakat birden bir şeyi unutmuş gibi geri dönüyor. hızlıca gyuvin'i dudaklarından öpüyor. "seni akşam arayacağım."
gyuvin gülümsüyor. ricky'nin dudaklarından hiç ayrılmak istememişti. hatta ricky'nin kendisinden ayrılmak istememişti. "tamamdır bebeğim." diye cevap veriyor.
gyuvin çekinirken ricky çekinmemişti. onunla gurur duyuyor. ricky'nin annesiyle birlikte çıkmasını izliyor.
"hey, romeo, eve gitmeye hazır mısın?" hanbin gyuvin'in omzuna elini koyuyor. onunla şakalaşıyor. gyuvin'in suratında aptal bir sırıtma var. leyla leyla takılıyordu. "hazırım, evet, gidelim."
hayatları normale dönüyor. ricky ile gyuvin tekrardan çıkmaya başlamıştı. ricky gyuvin'in evinden asla çıkmıyordu. aylarca uzakta kalan iki sevgili özlemini gideriyordu.
katliamın üzerinden sadece bir hafta geçmiş, herkes bir hafta önceki olayları atlatmaya başlamıştı. hao ve hanbin bodrum kattayken üst katta ricky kendi sevgilisinin odasındaydı. gyuvin'in yatağının üzerine uzanmış, bolca uzun boylu sevgilisini öpüyordu.
"daha fazlasını istiyorum," diyor ricky. ellerini gyuvin'in pantololuna atıyor. gyuvin onun üzerindeyken şaşkın bir şekilde bakıyor. "evde yalnız değiliz. farkındasın, değil mi?"
"biliyorum." diyor ricky. sinsi bir şekilde sırıtıyor. gyuvin'in ensesinden tutup onu daha fazla yakınlaştırıyor. dudağını dudağının üzerine koymadan önce konuşuyor. "bu daha hoşuma gidiyor."
"sen gerçek misin?" diye fısıldıyor gyuvin. ricky'i daha fazla öpmeye başlıyor. elleri hareketli. ricky gyuvin'in tişörtünü sıyırıp yaramazlık yapmaya başlıyor. onlar aşk yaşarken içeride çalan telefon sesi her şeyi bölüyor. başta gyuvin umursamamıştı ama telefon susmuyordu.
"hyung! telefonun çalıyor!" diyor gyuvin, ricky'den ayrılıp. bu abisinin telefonu olduğuna çok emin. "boş ver, çalsın." diyor ricky. tekrardan gyuvin'i kendisine çekiyor. telefon tam susmuşken bir daha çalmaya başlıyor.
"hyung, telefonuna bakacak mısın?" diye bağırıyor gyuvin. bu zil sesi onu çok sinir etmişti. "telefona bakacağım." diyerek yataktan iniyor.
"senin telefonun bile değil." diye mızmızlanıyor ricky. sevgilisinden iki dakika bile ayrılmak istemiyor. onun bileğini esir ediyor.
gyuvin ricky'nin bu hallerini çok özlemişti. her zaman yapışık davranmıştı gyuvin'e karşı.
gyuvin eğilip ricky'nin alnını öpüyor. "hemen geri döneceğim." deyip içerideki telefona doğru gidiyor. telefon aşağı kattayken abisinin duymaması tuhaftı. o üst katta duymuştu. abisinin nerede olduğunu umursamadan telefona uzanıyor. bilinmeyen bir numara çıldırmış şekilde arıyordu.
gyuvin telefonu açıyor. "alo?"
"alo?" bir kadın sesi. "beni aramışsınız?"
gyuvin kaşlarını çatıyor. aniden kim olduğunu anlıyor. "shon seungwan?"
"wendy," diye düzeltiyor kadın. "wendy ismini kullanıyorum."
"oh, pekala. bayan wendy." diye düzeltiyor kendisini gyuvin. duvarın kenarına yaslanıyor. "evet, dün sizi aramıştık ama gerek kalmadı."
"nasıl? mesajda cadı diyordunuz."
"cadının lanetini kırdık." diyor gyuvin mutlulukla. artık her şey bitmişti. "bu yüzden gerek kalmadı."
"bu imkansız," diyor kadın, yani wendy, sesinde alaycı bir tavır var. gyuvin arkasında bir şey yürüdüğünü hissediyor ve korkarak dönüyor. ricky.
"ah, ricky. beni korkuttun." diyor gyuvin. aniden karnında bir ağrı hissediyor. ricky'nin elindeki bıçak yavaşça çekiliyor ve gyuvin'in karnından çıkartıyor. gyuvin kaşlarını çatarken telefonu düşürüyor ve yere yığılıyor.
telefondaki kadın son kez şöyle diyor. "cadı asla vazgeçmez. peşinizi bırakmayacak."
YKS SONRASI YB YESSS
ASIL OLAYLAR ŞİMDİ BAŞLIYO ALLLLLLOOOOOO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outta sight. shimkongz
Fanfiction"ölmek istemiyorum," sözleri çıkıyor sarışının titreyen dudakları arasından. gyuvin'in ona verdiği mavi kıyafetinin yakasında kan izleri var, gözleri gözyaşları ile boğulmuş. "kahretsin, gyuvin. ben ölmek istemiyorum." "ölmeyeceksin." diyor eski erk...