şarkılar: ateez-days & ateez (yunho, mingi)-youth
🍀🌸🥂
san: wooyoung napıyosun
wooyoung: uzanıyorum öyle boş
san: bu akşam biraz eğleniyoruz, hazırlan bi saate kadar seni almaya geleceğim
wooyoung: ne eğlencesi? gerçekten enerjim yok, sadece biraz daha uyumak istiyorum. hem senin işin yok mu okuman gereken dosyaların falan ne biliyim avukatsın ya
san: sürekli evde olduğun için sürekli yatmak istiyorsun, kısır döngüye girdin. biraz nefes alman gerek bence artık
san: hem hongjoong da benimle aynı fikirde
san: biraz sosyalleşmenin kimseye bi zararı olmaz hatta sana faydası bile olur
san: ayrıca hayır akşamımı dosyalarla geçirmek yerine seninle eğlenmeyi tercih ederim, hazırlan hadi
wooyoung:hayır demeye devam etsem de ikna olmayacaksın dimi
san: gerekirse kucaklar götürürüm
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••wooyoung'un terapi aldığı günden bu yana birkaç gün geçmişti. san, o gün woo'dan duyduklarından dolayı oldukça endişeliydi ama elinden geldiğince belli etmemeye çalışıyordu. wooyoung ilk zamanlardan bu tarafa sürekli uyuyor ve evden dışarı çıkmıyordu. bu karamsar ruh halini dağıtmak gerektiğini düşündü san, belki de birçok düşüncesini tetikleyen bu davranışlarıydı wooyoung'un. bu yüzden böyle bir şey planlamıştı, yani çok büyük bir şey değildi ama haftalardır evden çıkmak istemeyen wooyoung için baya büyük bir adımdı. yine de yaptığının doğru bir şey olup olmadığından emin olmak için hongjoong'a sormayı ihmal etmemişti san. hayatında bir hataya daha tahammülü yoktu bu yüzden elinden geldiği kadar dikkatli davranmalıydı. hong bu fikrini oldukça desteklemişti hatta mümkünse yeni insanlarla tanıştırmanın wooyoung'a iyi geleceğini de eklemişti. san üniversite yıllarında oldukça sosyal biriydi, çevresi de bir o kadar genişti. ancak yeosang mevzusundan sonra etrafındaki insanları olabildiği kadar küçük sayılara düşürmüştü. bazı insanlar da kendileri uzaklaşmıştı zaten. şimdi etrafında gerçekten dost diyebildiği üç beş kişiden fazlası kalmamıştı ve bundan da gayet memnundu aslında. bugün de wooyoung ile tanıştıracağı iki insan işte bu sağlam kadrodandı anlaşılacağı üzere.
saate baktı san, çıkışına yirmi dakikadan az kalmıştı, toparlanıp iş yerinden çıkmak için hazırlanmaya başladı. hemen bir taksi çağırıp wooyoung'u almak için eve doğru yol aldı.
wooyoung'un giyebileceği çok bir kıyafeti yoktu ki zaten dışarıya çıkmak için öyle büyük bir hevesi de yoktu. bu yüzden eşofmanla bile gidebileceğini düşündü ama yine de san'a ayıp olmasın diye en azından kotlarından birini giyebilirdi. bir de sweat giydikten sonra öylece san'ı beklemeye başladı. içinde gerçekten en ufak bir heyecan yoktu. san'ı neden dinliyordu bilmiyordu ama yine de dinliyordu işte. ne kadar zamandır beklediğini bilmiyordu ama kapının çalmasıyla san'ın geldiğini anladı ve ayaklandı. kapıyı açtı ve san'ı karşısında buldu, tahmin ettiği gibi.
"anahtarın yok mu senin?" diye sordu wooyoung.
"evde unutmuşum, kusura bakma zahmet oldu" diyerek ciddi olmayan bir şekilde gözlerini devirdi san. wooyoung'un karamsarlığını biraz olsa dağıtabilse çok mutlu olacaktı gerçekten.
"hazırsan çıkalım, taksi bekliyor aşağıda."
wooyoung ikiletmeden çıktı dışarı, ve birlikte taksiye bindiler tekrar. san bir konum açarak şoföre uzattı.