Açtığım gözlerimle tavanı izledim boş bir süre. Mert'le buluşmamıza daha çok vardı. Belli bir planım yoktu. Onunla buluşana kadar bahçede çizim yapardım herhalde. Yataktan kalktım ve banyoya ilerledim. "Abiii." Diye seslendiğimde bana cevap vermedi. Doğru bugün hafta içiydi işteydi büyük ihtimalle.
Üniversitede en alışamadığım şey buydu hafta içi bazen dersin vardı bazen yoktu. O yüzden karıştırıyordum günleri sürekli. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtiğimde duyduğum kapı sesiyle kapıya yönlendirdim adımlarımı. Bu sıralar da kapımız sık sık çalınır olmuştu. Yavaş yavaş kabulleniyordu burası bizi. Kapıyı açtığımda gördüğüm kişiyle kaşlarım kalktı. "Akşam 7 dememiş miydik biz ya ?" Diye sordum Mert'e.
"Evet öyle demiştik ama annemler gün yaptığı için kovuldum. Ben de beraber vakit geçiririz diye düşündüm. Müsait değilsen sorun değil." Dediğinde kafamı iki yana salladım. "Gel gel müsaitim. Kahvaltı edecektim aç mısın ?" Diye sordum ve onu içeri davet ettim. "Valla kaçarken yemek yemeyi unuttum." Dediğinde güldüm.
Ona lavabonun yerini gösterip mutfağa geçtim. Çıkardığım malzemelerle menemen yapmaya başladım. O sırada yanıma gelen Mert "Eviniz ne güzelmiş." Dedi. "Dayımızın evi." Diye açıkladım. "Asıl sana ne dicem ben." Dediğinde işimi bırakıp ona döndüm. Heyecanlanmıştım dedikodu yapmayı seviyordum. "Dedikodu deyince de sen." Deyip güldü. "Sus söyle ne dicektin ?" Dediğimde kapı çaldı yine. "Sakın unutma ne diceğini." Deyip kapıya ilerlerken arkamdan Mert'in güldüğünü duydum.
"Abi ne işin var bu saatte evde ?" Dedim karşımda derin derin nefes alan adama. Koşmuş muydu o ? "İşlerim bitti dinleneyim dedim." Dediğinde hiç inanmamıştım nedense. Nefes nefese mutfağa ilerlediğinde ben de peşinden kapıyı kapatıp ilerledim. "Merhaba Buğra'nın abisi ben Mert." Diyen Mert elini uzattı abime. "Barış bende." Dedi abim kendini tanıtıp. Abim bardak almaya yöneldiğinde ağzını oynatarak sessiz bir şekilde 'Abin taş' demişti. Bu dediğine kısık sesle güldüm. Evet abim gerçekten çok yakışıklı biriydi.
"Hangi rüzgar attı Mert seni sabahın köründe." Diyen abimle kaşlarım çatıldı. Misafirdi sonuçta öyle denir miydi. "Meltem." Diyen Mert'e kaşlarını çattı abim. "Ne anlamadım ?" Dedi. "Meltem rüzgarı attı." Deyip bana döndü "Annemin adı Meltem." Dediğinde güldüm. Komik bir çocuktu. Abim boğazını temizleyip mutfaktan çıktığında Mert bana baktı. "Abin taş ama kafası da taştan herhalde. Algılayamıyor." Dedi. "Mert." Dediğimde ellerini havaya kaldırdı. "Pardon pardon abiye laf yok anladık."
Mert çayları koyduktan sonra masaya oturduk. O sırada abim de gelip masaya oturmuştu. "Ee Mert anlat biraz kendini bakalım ?" deyip Mert'e döndü abim. Aralarındaki gerginlik elle tutulur cinstendi. Kahvaltıdan sonra Mert'i dışarıya çıkarsam iyi olurdu. "Anlatıcak çok bir şey yok Mert ben 21 yaşındayım. Bu kadar." Dedi ve kahvaltı etmeye devam etti.
"Ne okuyorsun ?" Diye sordu abim. "Kardeşinizle aynı bölüm." Dedi Mert. Onu tanıdığım 1 hafta içinde bu tarz konuşmalardan hoşlanmadığını anlamıştım. Kendini tanıtmaktan hoşlanmıyordu. Ya da kendinden bahsetmekten hiç hoşlanmıyordu. "Siz demene gerek yok." Dedi abimle Mert abime bakıp yemeğine döndü.
"Seviyor musun bölümünü ?" Diyen abimle Mert burnundan derin bir nefes verdi. "Münker olabilir mi Münker ya da Nekir." Dediğinde ben gülmeye başladım. Abim anlamamıştı yine onun surat ifadesine daha çok güldüm. "Sorgu meleği misin yani meali bu." Dedi. Ben gülmekten karnımı tutarken Mert de bana katıldı ama belli ki abim bundan hiç hoşlanmamıştı.
"Size bol kahkahalı kahvaltılar." Diyip kalkan abimle Mert'e sus işareti yapıp gülmemi bastırdım. "Abi ya şakaydı şaka otur." Deyip kolunu tuttum. "Şakaydı abisi şaka." Diyen Mert'le abim suratına alaylı bir ifade taktı. "Siz demene gerek yok demem abi demeyeceğin anlamına gelmez ufaklık." Diyen abimle kaşlarını çatan Mert oldu.
"Kaç yaş var aramızda sanki ne abisi." Diyip kaşlarını çattı Mert. "Sen abi de ufaklık abi." Deyip güldü abim. Tam gülücekken bana öldürücü bakışlar atan Mert ile çenemi tuttum. Daha sonra sessiz geçen bir kahvaltıyla beraber abimle Mert içeri geçti. Ben de kahve yapıyordum. Aklıma gelen fikirle bileğimi ocağa yaklaştırdım. "Dur!" Diye bağıran sesle elimi kendime çektim.
Etrafıma baktığımda Metin'in sesini duyduğuma emindim ama o yoktu. Pencereye ve kapıya tekrar tekrar baktım ama kimse yoktu. Gözlerim dolmuş kalbim acıyordu ama bu hissin sebebini asla anlamamıştım. Sanki öyle bir acıydı ki bu kalbimdeki his çok kötü bir şey olmuş ve bunu benim kalbime sıkıştırmışlar gibi. Gözlerimi kırpıştırıp gözlerimi sildim. Niye böyle olmuştu hiç anlamamıştım.
Bir süre kendime geldikten sonra olan kahveleri bardaklara koyup içeriye gittim. "Yok demiyorum sana abi falan. Hatta Barış da demiyorum. Cemil dicem sana Cemil." Diyen arkadaşımın sesiyle güldüm. Abimin kahkahası kulağıma geldiğinde içeri girmiştim. Mert tekli koltukta kaşları çatık abime bakıyordu. "Abi arkadaşımı rahat bırak." Deyip kahveleri orta sehpaya koydum
"Bir şey yapmıyorum arkadaşına." Diyen abimle Mert daha çok kaşlarını çattı. En son isteyeceğim şey aralarında böyle gerginlik olmasıydı. Küçükken dayımı ziyarete buraya gelirdik. O zamanlar burda arkadaşlarım vardı ve abim onları hep kıskanır onlarla kötü anlaşırdı. Abim öyle yaptığı için kimse benle oynamaz bana küserdi herkes. Şimdi de abim birini sevmediği zaman o kişiyi hayatıma almak benim için çok zor oluyordu. Aynı şeydi aslında ama acısı daha büyüktü.
Hep beraber biraz vakit geçirdikten sonra bizim çıkma saatimiz yaklaşıyordu. "Ben odama gidip giyiniyim sonra çıkalım." Dediğimde Mert kafa salladı. Ben de odama gittim. Altıma bol siyah bir pantolon üstüme de abimden geçen çaldığım beyaz bol tişörtü geçirdim. Üstüme siyah oversize hırkamı da alıp tuvalete gittim. Saçıma birkaç şekil verip işlerimi hallettim ve aşağı indim.
Hiç ses gelmeyen evde biraz gerilmiştim. Oturma odasından içeri girdiğimde abim tek başına telefonla ilgileniyordu. "Mert nerde ?" Diye sorduğumda omuzlarını silkti. "Dışarı sigara içmeye çıktı beyefendi." Dediğinde kafa sallayıp kapıya yönelttim adımlarımı. "Abicim dikkat edin çok geç dönmeyin." Diyen abime kafa salladım görmese bile. "Tamam abi."
Ayağıma geçirdiğim converslerimle tamamen hazırdım. Dışarda Mert'i görünce onun yanına ilerledim. Arabasıyla gelmişti. "Nereye gidiyoruz ?" Dediğimde "Abini sinir etmeye." Dedi. Aldığım cevaptan pek hoşlanmasam da bir kere çıkmıştım. Biraz kafa dağıtsam fena olmazdı.
..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.