2

145 11 0
                                        


1 hafta sonra ;

Çıktığım derslikten eve doğru ilerliyordum. 1 haftadır görmemiştim o elleri bir daha. Gece rüyalarımda görüp sabahına beni mahveden elleri hiç görmemiştim. Unutur muydu insan 1 hafta görmeyince bir şeyleri. Ben unutmak istemiyordum ki o elleri.

Önüme bakarak yürürken gördüğüm yeşil converslerle kafamı kaldırdım. Mert gülümseyerek bana bakıyordu. Bu bir haftada okulda birkaç kez karşılaşmış , bir kere kahve içmiştik ve numaralarımızı almıştık. Beni arkadaş grubuyla tanıştırmıştı. Hepsi de çok tatlı insanlardı. "Napıyosun bakalım ?" Dediğinde gülümsedim. "Eve gidiyorum. Sen ?" Dedim.

"Dersim bitti benim de bizimkilerle oyun salonuna gidicez gelmek ister misin ?" Dedi. Aslında o elleri görmediğim için modum düşüktü biraz ama kafa dağıtsam fena olmazdı. "Olur isterim." Dedim. O sırada çalan telefonumu açtım. "Abicim nerdesin ? Okul çıkışında bekliyorum. Bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm." Diyen abimle beni izleyen Mert'e baktım.

"Abi arkadaşlarıma söz vermiştim aslında onlarla çıkacaktık." Dediğimde abim "Kim bu arkadaşlar ben niye bilmiyorum." Dedi. Klasik korumacı abim işte. "Evde durduğun yokki anlatayım." Deyip hafif trip attığımda güldü. "Tamam güzelim. Gel beraber olalım işte bugün. Ek arkadaşlarını abin için olmaz mı ?" Diye naif naif konuştu. Biliyordu bu ses tonuna hayır diyemeyeceğimi.

Mert'e döndüm. "Abim çağırıyor o yüzden sizle gelemeyeceğim sanırım." Dedim. "Sorun değil başka zamana." Dedi Mert. "Tamam abi geliyorum." Deyip telefonu kapadım. "Gerçekten kusura bakma Mert." Dedim. "Yok hiç takılmadım bile sorun değil." Dedi. "O zaman sonra görüşürüz." Deyip el salladım.

O da el sallayıp arkasını döndü. Ektiğim için bir tık üzülmüştü sanırım ama abimi kıramazdım ki. Gördüğüm tanıdık arabayla oraya ilerledim. Abimin yanında daha önce görmediğim bir çocuk vardı. Sanki Meriç büyümüştü de karşıma çıkmıştı.

Kolları arkasında bağlı bana doğru dönüktü. Abimin ise sırtı bana dönüktü. Yanlarına geldiğimde boğazımı temizledim. "Merhaba." Dedim. Abim bana sarılıp saçlarımın üstüne bir öpücük bıraktı. "Merhaba minik kuş." Dediğinde kaşlarımı çattım. Sevmiyordum bana öyle demesini. Karşımdaki mavi gözlü çocuğa baktım. Elimi uzattım. "Merhaba Buğra ben." Dedim. Elimi tutmadı. Hafifçe başını eğdi selam verir gibi. "Metin." Dedi.

Kaba bir adamdı. Nezaketen de olsa elimi sıkmalıydı. Virüslü müyüm ben ? İnsan istemiyorsa bile söyler. Gıcık oluyorum böyle insanlara. Abim sırtıma elini koydu. "O zaman görüşürüz Metin." Dedi. O da kafasını salladı. Daha onlara bakmadan arabaya bindim. Ben de ona görüşürüz demicektim işte. Nezaketsiz adam.

Abim de şoför koltuğuna oturdu. "Kim o abi ?" Dedim. "Arkadaşım. Bizim çaprazdaki evde kalıyor." Dedi. Hangi çaprazdaki evdi bu. Acaba Meriç'in abisi olabilir miydi hem çok da benziyordu. İnşallah Meriç'in güzel elli olan abisi değildir bu kaba adam. Öyle güzel ellerin sahibinin böyle kaba olması isteyeceğim son şeydi. "Anladım." Dedim abime.

"Nereye gidiyoruz ?" Dedim. Aslında biliyordum sinemaya gideceğimizi ama yine de sorasım gelmişti. Hevesliydim çünkü abimle vakit geçirmekten çok hoşlanıyordum. Ben 14 yaşımdayken ailemizi kaybetmiştik. O zamanlar abim 20 yaşındaydı. Sürekli çalıştığı için hiçbir şey yapamazdık. Zaten paramızı idareli kullanırdık. Dayımlar sürekli yollasa da evin kirası faturası derken çabuk biterdi paramız.

Bazen çok nadir o ay para arttırırdık onunla da abim beni sinemaya götürürdü. Onun da istekleri vardı , ihtiyaçları vardı ama önceliği hep ben olmuştum. Ben istesem de bir şeylere istemiyorum dediğimde abim anlar o şeyleri yine de yapardı. "Sinemaya. Sonra da biraz alışveriş yapar döneriz." Dedi. Kafamı salladım aşağı yukarı. "Kimmiş bu arkadaşlar bakalım küçük bey." Diyen abimle güldüm. Çok kıskançtı ya.

İkinci Şans (bxb) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin