Düğün

198 16 21
                                    


Sabah abidik gubidik kalkmamdan çok hazırlanmış sayılmasamda sabahın bu saattinde mükemmel görünüyordum.Ayy ben her zaman mükemmel görünüyordum.Kendimi övme işlemini bitirdikten sonra banyoya doğru yöneldim.O cadı kızın verdiği davetiyeyi almıştım.Umarım sonunda bayılıp pamuk prensese dönüşmezdim.

O düğüne kesinlikle gitmem lazımdı.Bizim ailedeki düğünler gibi olacağını düşünüyordum.Bizim düğünlerde genelde davet ya da balo gibi olurdu.En son gittiğim dayımın oğlu Arıkan'ın düğünüydü.Oda Çırağan Sarayı'ndaydı.Fakat burada öyle bir yer olmadığını az çok bildiğim için daha değişik bir yer gibi düşünüyordum.

İnsanların sadece ağaç ekebildiği bir yerde ne gibi bir düğün bekliyorsun Alis?

Yani mesela arkadaşlarımla en son gittiğim eğlencede dansöz olmuştu.Acaba bunlar da dansöz mü çağıracaklardı?Burası hakkında hiçbir şey bilmiyordum.Gerçi bilmek de istiyor muydum orası ayrı bir konuydu.Burası bana iyi gelmişti,burada hiç tanımadığım insanlarla iki günde samimi olup arkadaş olmuş,hayatımda hiç görmediğim sıcaklığı görmüştüm.

Kendi annem bile bana kızım demezdi.Bir kapıcının demesi yüreğime dokunmuştu.

Annem beni o günden beri defalarca kez aramıştı.Dönmem için şu kaldığım iki günü bile zehir etmişti.Sanırım tükenmişlik sendromu yaşıyordum.Artık enerjik görünmekten yorgundum.Artık gülümsemekten yorgundum ve artık yüzüme bu abuk subuk boyaları sürmekten yorgundum.

Saçmalama Alis sen bu bebelersiz ne yaparsın?

Doğru ama artık güzel olmak zorunda değildim.Gene onlar benim bebeklerimdi.Fakat sadece bugün,akşam düğüne kadar makyaj yapmayacaktım.Doğal olacaktım,tamamen doğal.İnsanların beni böyle tanımasını istemiyordum.Benim bir yüzüm vardı ve annemin güzellik standartlarına uyacağım diye onu da mahvetmeyecektim.

Elime aldığım fondöteni geri yerine koydum.Evet evet kesinlikle bugün bu canlarımdan ayrı kalabilirdim.Bunu yapabilirsin Alis sakin ol!Ben sana inanıyorum!Derin bir nefes alıp kısa süren bakımımı yaptım.Dudaklarım kurumuş muydu ne?Tamam belki kirazlı bir lipbalm sürebilirdim.Hem dudağım da renklenirdi.

Kapağını açıp lipbalmı dudaklarımda gezdirdim.En sonunda sürdüğüm kısmını yaymak adına dudaklarımı birbirine sürttüm.Sanırsınız lipbalm değil de hanımefendi marka ruj sürüyor!Banyodan çıktığımda üzerime giydiğim elbiseyi de etek ve üzerine geçirdiğim bir tişört ile değiştirdim.Evet kesinlikle bugün doğal olacaktım.

Saçımı başımdan toplayıp bakışlarımı ayaklarıma çevirdim.Hayır onlar olmazdı.Ayakkabılarım ve çantama dokunamazdım.Onlar en nadide parçalarımdı.Bu yüzden kalmalarına izin verip salona doğru ilerledim.İlerlemem ile ise önüme çıkan siyah birşeyle çığlık attım.Ardından onun benim tatlı prensesim olduğunu anlayınca ise elimi damağıma vurup aşağı çömdüm.

Bu kediye sanırım hemencecik alışamayacaktım.

Gene de deneyip biraz daha eğildim.Hayatımda hiç kendimden başka bir canlıyı düşünmemiştim ki bu benim için çok büyük bir sorumluluktu.Aslında ben bile kendim için fazla sorumluluk almamıştım.Bunu benim yerime annem,babam veya Cevriye abla yapıyordu.Bir yere gideceğim zaman kuaförüm saçımı ve makyajımı yapardı.Ya da kıyafet seçimlerim yetmediğinde annem bir bilmiş tutar beni giydirirdi.

Hayatımda hiç kendi kendime bir sorumluluk almamıştım.

Bu yüzden bu prensese alışmak ve önemsemek zorundaydım.Bakarsın birbirimizi severdik.Gene de yüzümü buruşturdum.Hayatımda hiç bu kadar yakından yavru kedi görmemiştim.Demek ki özgürlük parayla olmuyordu..

BOZUK SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin