Bir Fare Meselesi

206 11 21
                                    

"Kız ne dikiliyorsun orada?Gelsene yukarı"bu kesinlikle Fazilet halanın sesi değildi.Kafamı yukarı doğru çevirdiğimde aşağı doğru uzanmış bana doğru bakan kadını gördüm.Bu kadınla Fazilet halaya giderken aynı zamanda çantamı içeri hapsedip Kıraç'la uğraşırken karşılaşmıştık.

Başında her zaman taktığı çiçekli bandanalarından vardı.Yani bunu her zaman takıyor mu bilmiyordum fakat o gün de böyle bir bandana takmıştı.Genç bir kadındı.Otuzun başlarında olduğu belliydi.Doğal bir yapısı olduğu ortadaydı.Benim aksime..Onu gördüğümden bu yana yüzünde hiç boya yoktu.

Kahverengi kısa saçlarını hafiften kapatan beyaz renk,kırmızı çiçekli bir bandanası vardı.Üzerine de kırmızı, bileklerinin biraz üzerinde olan bir elbise giymişti.Onun ise üstünde mavi benekler vardı.Neşe dolu bir kadındı.Onu gördüğümden bu yana yüzünde asla silinmeyen bir gülümseme vardı.

Başını merdivenlerden uzatmış ellerini ise trabzana koymuştu.Bana doğru eğilen bedeni bir eli göğsü açılmasın diye orayı tutuyordu.Telaşım uçup gitmiş gibiydi.Sanki onu kırk yıldır tanıyormuşcasına bir oh çektim.Mazallah başka birine yakalanmak vardı.Hemde bu halde!

"Anlamadım?"dedim masum bir şekilde kaşlarımı çatarak.Yüzündeki içimi ısıtan gülümseme silinmezken eliyle gel gel işareti yaptı.

"Kız gel kahve yapıyım nereden geliyon sen?"dedi göz ucuyla beni işaret ederek.Bakışlarım bir cevap aramak için telaşla etrafta dolaşırken cevabın hemen karşımda olduğunu görmem birkaç saniyemi aldı.

"Evden!"dedim hızla yanımdaki evi gösterirken.Ardından çok kaba durmayacak bir şekilde gülümseyerek elimi indirdim."Evden geliyorum.Markete gidecektim"dediğimde saçımın kenarını arkaya doğru attım.

"Hee kız dur gitme iki dakika dedikodu yapak gel"diye gülerek tekrar yanına çağırdığında adımlarımı istemsizce yukarı doğru yönlendirdim.Bu kadın benim yaşıtım değildi birşeyim değildi.Şimdi genç kafasından anlar mı bilmiyordum.Biz nasıl dedikodu yapacaktık?

Evin kapısına doğru geldiğimizde kadın elbisesinin cebinden bir anahtar çıkardı.Ucunda örülmüş dantelli birşey yanında ise küçük bir ponpon vardı.Garip bir yaşam tarzı olduğu kesindi.Anahtarı çevirip kapıyı açtığında kaşlarımı kaldırdım.

Kadın ayağında olup olmadığına bile dikkat etmediğime çiçekli,siyah pabuçlarını çıkarırken içeri doğru girdi.Sanırım buraya da ayakkabısız giriliyor Alis.Bende onun yaptığı gibi ayakkabımı çıkardığımda bana terlik vermek için eğildiğini fark ettim.Dolap gibi bir yeri karıştırıyordu.

"Sen şimdi İstanbul'lusun,oralarda pek olmasa da terlikle gezilir evin içinde"dediğinde anladığımı belli eden bir ifade ile başımı salladım.Terlikleri çıkartıp önüme koyduğunda teşekkür ederek ayağıma geçirdim.

Kadın önümden içeri doğru ilerlerken bende evi inceleme fırsatı bulmuştum.Çoğunlukla ya çiçek ya da çiçek desenli eşyalar vardı.Sanırım çiçeklere ayrı bir tutkusu vardı bu kadının.Renkli yapısını eve de yansıtmıştı.Krem renk koltuğun üzerinde renkli birkaç yumak şekilli yastık,üstünde ise dantelli bir koltuk örtüsü vardı.Evde boş olmayan yer yoktu kısacası.

Duvarları açık yeşil rengine boyamış,balkonun mermerlerine buradan göründüğü kadarıyla çiçekler koymuştu.Pencerelerin önünde rengarenk çiçekler ve onları içinde bulunduran saksıları vardı.Televizyonun altına pembe bir dantel örtmüş,yanına ise tozluk koymuştu.

Evin garip ama kendine çeken bir havası vardı.

Hissettiğim sıcaklık içimi yakmaya yetse de koltuklardan birine çekingen tavırla oturdum.Kadın ise Amerikan mutfaktan bana doğru sesleniyordu.

BOZUK SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin