Eee Kapı Kırıldı!

215 18 8
                                    

Resmen bir saattir yürüyorduk ve hepimiz kan ter içinde kalmıştık.Tabiki de Serap dışında.Kız sanki enerji içeceğini direk midesine indirmiş gibi hiçbir efor sarf edip yorulmadan yürüyordu.

Dayanamayıp sordum."Sen yorulmak nedir bilmez misin Serap?"diye ciddi anlamda merakla sorarak ilerlediğimde omzunnn üstünden bana bir bakış attı.Gamze ile benden birkaç adım önde yürüyordu ve ona yetişmek imkansızdı.

"Benim babam İstanbul'dan Ağrı'ya kadar yürümüş"dediği sırada gözlerimi büyüterek ona baktım.Ciddi mi diye birkaç saniye sorguladım da gerçekten ciddiydi.Bu bilgiyi doğrulamak adına Gamze'ye döndüğümde ağzım iki metre açık verecek cevabı bekliyordum.

"Doğru söylüyor"dedi ellerin kaldırarak."Hatta bir keresinde gecenin bir vakti koşu yapacağız diye Taşlıçay'dan tutup bizi Diyadin'e kadar götürmüştü"dediğinde yüzümü buruşturdum.

"O kim be?"diye sorduğumda ön tarafımızdan bir kahkaha sesi duyuldu.Gamze de o sese eşlik ederek güldüğünü omzuma dokundu.

"İnsan değil ilçe ya biz bildiğin yürüyerek ilçe değiştirdik"dediğinde bu sefer ciddi anlamda ağzım iki metre açık kalmıştım.Benim dayanabildiğim en büyük uzaklık neresiydi acaba?Büyük ihtimalle sabahın köründe koşu bahanesi ile denizin bitimine kadar koştuğumuz andı.Bir de şimdi!

Kısa bir sessizlik olunca önüme dönüp isyan edercesine mırıldandım.Çünkü artık konuşmaya bile halim yoktu."Daha ne kadar kaldı?"diye mızmızlandığımda yokuşun son adımını da atmış olduk.

"Az kaldı?"dedi milyonuncu aynı cevap ile.Her sorduğumda az kaldıysa neredeydi bu az kalanlar!Hayır yani madem az kalmadı ümit vermesene be kardeşim.

"Mesela ne kadar az kaldı?"diye bir soru daha yönelttim nefes nefese.Artık Serap'ta ufaktan ufaktan yorulmaya başlıyordu.Sanırım biz dünyanın diğer ucuna falan gitmiştik.Yani bence burası Ağrı değildi.Biz Fizan'a kadar gitmiş olabilirdik.

"Çok az kaldı bekleyin geldik ya"dedikten sonra ekledi."Hem ben sizi kestirmeden götürdüm"diyince Gamze daha fazla dayanamamış olacak ki nefes nefese konuştu.

"Hep az kalıyor ama Serap!Bacaklarım koptu artık yaa!"diye çığırdığı esnada kalabalık bir yerde durdu Serap.Gözlerini etrafta biraz gezindirdikten sonra derin bir nefes alıp bize doğru döndü.

"İşte merkeze geldik!"dediği sırada bende Gamze de bir oh çektik.Garip bir yerdi.Çok insan olmasa da dolaşan insanlar vardı.Yer yer sırayla mağazalar vardı.Bunların birkaçı mağaza diğerleri ise beyaz eşya veya mobilya gibi yerlerdi.

"Sonunda!"dedik Gamze ile aynı anda.Ardından ise gözümüze kestirdiğimiz bir mobilya mağazasına giriş yaptık.Benim kriterlerini karşılamasa da azıcık iyi diyebilirdik.İçeri girdiğimizde bizi beyaz gömlekli bir kadın karşıladı.

"Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?"diye sorduğu sırada hafif yapmacık bir şekilde gülümseyerek öne atıldım.

"Şekerim biz ev eşyası bakıyoruz fakat böyle en pahalı en kaliteli olanlardan olsun.İlk başta koltuk bakalım"dediğimde Gamze ile Serap buna şaşırmış gibi bana bakıyordu.Onları umursamayarak kadının bize gösterdiği yerden gittiğimde gözüme çarpan ilk koltuğa doğru yöneldim.

Bu iş gittikçe güzel bir hâl alıyordu...

⏱️

Bitmiştim.

Yemin ederim bitmiştim.

Sabahtan beri bir o yana koştur bir bu yandaki daha güzel diye gez gez ayaklarım kopacak kadar olmuştu.Gamze ve Serap ile eşya bakmamız tam tamına akşama kadar sürmüştü.O da birşey miydi ki?Girdiğimiz mağazalardaki çoğu şeyi beğenmemiştim bile.Allah'tan arada böyle güzel eşyalar satan bir mağaza vardı da ondan birkaç birşey almıştım.

BOZUK SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin