Aynı Ev

188 14 14
                                    

Yüzümdeki gülümsemeyi saklamaya çalıştıkça yanaklarım ağrıyordu.Üzerimdeki pijamamla adada kahve hazırlarken Kıraç boş boş koltukta oturuyordu.Sanki bir tık tedirgin gibi duruyordu bilmiyordum.Bakışları benim üzerimde her gezindiğinde vücudunu kaplayan akıma engel olamıyormuş gibi bakıyordu bana.

Ben ise burada durmuş kendim için kahve hazırlıyordum."Bak emin misin istersen sana da bir kahve yapayım?"dedim aramızdaki gergin sessizliği çözmek adına.Hayatımda belki de ilk defa aşık olduğum adamla aynı evde kalıyordum.Tamam herkes gibi benimde aşık olduğumu zannedip hoşlandığım birçok kişi olmuştu,bunu inkar etmiyordum fakat şuan vücudumu kaplayan şey bir aşktan daha da öteydi.Belki de bir utanç duygusuydu sadece.

Aramızda geçen çekingen saniyeler daha da artıyordu.Ve kesinlikle bu daha fazla gerilmeme neden oluyordu.Şuan fareye şükür bile edebilirdim çünkü evimde böyle heybetli,kaslı bir varlığın oturmasının tek sebebi oydu.Kıraç onu izlediğimi fark ettiğinde gözlerini benimkilere çevirdi.

Cevap vereceğini düşünsem de o sadece bana bakıyordu.Bu bakışların boş olduğunu düşünmüyordum.Gözlerinden geçen milyonlarca duyguyu analiz edebiliyor fakat bir türlü çözemiyordum.Belki şuanda duygularını bile çözemiyordum.Kıraç şuanda sadece bakmıyordu,aynı zamanda görüyordu da.

Benim gibi birinde ne gördüğüne anlam veremiyordum.Tamam güzeldim,tamam bunu kabul ediyordum fakat gerçekten eski Alis'e nazaran daha garip tavırlar sergiliyordum.Bir kerem bir manken gibi olmasa da uzundum fakat gene de onun yanında kısa kalıyordum.Bence Kıraç'ın yanına onun gibi uzun biri yakışırdı.Tamam şuan kesinlikle saçmalıyordum.

"Kıraç heyyo sana diyorum"dediğimde elimi onun görüş açısına sokmak için yüzüme doğru tutup salladım.Bu onunla ayıltma seyansımız gibi birşeydi.Bakışları biraz aşağı kaydığında sertçe yutkunup tekrar gözlerime gelmek çabaladığını fark ettiğimde kaşlarımı çattım.Şuanda sanırım biraz daha kendini tutsa kızarıcak gibiydi.

"Hı?"diye bir ses çıkardığında dudaklarımdan ufak bile gülüş çıkmıştı.Kırk yıl düşünsem onu böyle afallamış göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.

"Hı değil kahve"dedim elimdeki kulplu bardağı tutup havaya kaldırarak."Kahve ister misin diyorum iki saattir.Senin aklın nerede ya?"diye kaşlarım çatık bir şekilde sorduğumda kendini toparladığını gördüm.Bu çok saçmaydı.Acaba ne düşünüyordu?

"Hiç"diye omuz silkti."Askeriyede bugün çok yoğun bir görevdeydim de aklım orada kalmış"dediğinde bakışları tekrar aşağı kayıp hemen düzeltmişti.Alnından ter aktığını gördüğüm zaman adadan ayrılıp onun yanına geldim.

"Kıraç,sen iyi misin?"diye sorduğumda yanına oturdum.Fakat o hemen benden birkaç santim uzaklaşmıştı.Zaten yakınında oturmamıştım fakat o benden gene de uzaklaşmış mıydı?Ne oluyordu böyle?

"He he şey lavaboya gidebilir miyim?"diye ensesini kaşıyarak sorduğunda başımı sallamakla yetindim.Şuandan itibaren kabul ediyordum Kıraç'ta garip birşeyler vardı.Hızla ayağa kalkıp lavabonun yolunu tuttuğunda elimdeki kahveyi sehpanın üzerine koydum.

Ardından kucağıma ne zaman koyduğum kumandayı da sehpanın üzerine koyup ayağa kalktım.Karşımdaki aynaya bakıp çirkin miyim acaba diye kontrol ederek bakışlarımı üzerimde gezdirirken daha derli toplu oldum.

Altımdaki şort bacaklarımı çok açık bırakıyordu fakat bunu umursamadım.Üşümüyordum.Evin içi sıcacıktı ve bu kesinlikle benim kombiyi bir milyonuncu kere yükseltmemden kaynaklı değildi.Fakat ayaklarımın üşüdüğünü fark edip daha sıcak tutan bir çorap giymek adına odama doğru yöneldim.

BOZUK SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin