2

107 10 0
                                    

Unutmayın ben bir yazar değilim sadece eğlencesine yazıyorum. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar ♡


~Timur Kara~

  "Çocuklar kalkın hadi! Kahvaltı hazır"  Bunlar ne zaman kahvaltı saatinde uyanacaklar gerçekten bilmiyorum.

  Masaya son olarak sucuklu yumurtayı koyduğumda nihayet geldiler. "Sonunda masamıza buyurdu beyfendiler. Hoş geldiniz sandalyenizide çekmemi istermisiniz?"

"Sanada günaydın en sevdiğim babam neler yaptın bugün"  Sinanın konuşup bir yandan da tabiri caiz masaya uçmasıyla yapıştırdım ensesine.

"Sus zevzek sanki başka baban var. Üstelik beyfendi gastronomi okuyor ama bir yemeğini göremedik. Yarın sabah kahvaltı senden!"

Alparslanın ve Oğuzun gülerek masaya geçmesiyle bende oturdum yerime. Onlara küçük bir bakış atıp önüme döndüm ardından direkt sucuklu yumurtaya uzandım , maazallah bir bakmışsın masada bir şey kalmamış olur aç kalırız sonra. Lokmamı yutup onlara doğru konuştum.

"Hiç öyle gülmeyin Alparslan , sizde kardeşinize yardım edeceksiniz yarın önümde paşa sofrası görmek istiyorum!"  Surat ifadeleri benim ve Sinanın gülmesini sağlamıştı , alık gibi bakmayı bırakıp konuşmak akıllarına gelmişti sonunda.

"Ama baba Sinan yapıyordu biz niye yandık onun yanında!" 

"Sus bakim, babama karşımı geliyorsun sen!"

Sinan ve Oğuzun atışmasını yüzümde küçük bir tebessümle izledim. Mutluyduk şükürler olsunki ama eksiktik. Bu eksiklik canımı acıtıyor.

"Baba! Tez kellesini vuralım bu hain'in. Sana karşı gelmek neymiş görsün" Sinanın sesi ile çıktım melankoli halimden. Kendimi toplarlayıp uyum sağladım oyunlarına.

"Öylemi dersin şehzadem? Kellesini alalım mı bu hainin."

"Tabi alalım yoksa önüne geçemeyiz bu hainlerin. Kellesini aldıktan sonra sarayın duvarına asalım da böyle bir şeye bir daha kalkışmazlar."  Son cümlesini Alparslana bakarak söylemişti , anlaşıldı iyi dayak yiyecekti abilerinden.

"Sanki bilmiyoruz senin tahta gözün olduğunu. Kellemi alıp rakip eleceksin , ben senin ciğerini biliyorum be! Ölümlerden ölüm beğen Sinan."

"Tamam tamam yeter artık daha işe ve okula gideceksiniz yapın kahvaltınızı."

Sabahtan beri konuşmayan beyimiz sonunda açmıştı ağzını.

"Sen ne yapacaksın baba, İşe gelmeyecek
misin?"

  "Hayır istanbula gideceğim orda bir kaç işim var akşama burda olurum."

Aklıma son olayların gelmesiyle kaşlarımı çatıp onlara doğru tekrar konuştum. "Ve evi doğru kullanın geçen sefer gibi görürsem bu defa elimden kurtulamazsınız anladınız mı?"

"Ne olmuştu geçen sefer bak hiçte hatır-"  Sinanın konuşmasıyla hızla bakışlarımı ona çevirdim anında sustu kerata.

"Birde hatırlamıyorum diyorsun. En son sizi yanlız bıraktığımda solundaki koltukların parçalamış ve mutfağın ağzına etmiştiniz! "

"Baba hepsi Sinanın suçu , abimle aklımızı çeldi."

"Ne demek sadece benim suçum , koca evi tek başıma nasıl o hale sokayım ben!"

"Tamam susun! Kahvaltınızı edip çıkın hadi!"

  Sonunsa sessizlik oldu. Kahvaltımızı yapıp çıkıştık evden. Arabamı hava alanına doğru sürdüm. Ankara-İstanbul uçağına binecektim. 1 saate istanbulda olurdum.

HAYATIN LEKESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin