1. bölüm

325 12 5
                                    

Sabah alarmın acı sesleri ile güne başladım. Yeni bir iş günü benim için ölüm demekti. Bugün her şeyden farklı olarak işten erken çıkıp başhekimin kutlamasına gidecektim. Alışverişimi henüz tamamlamadığım için bugün nöbetimden erken çıkıp alışverişe gidecektim. Evdeki hazırlıklarımı tamamlayıp arabamın anahtarlarını almış ve evden hızlıca ayrılmıştım. Randevulu hastalarıma bakıp hastaneden hemen ayrılmak istiyordum. Hastaneye girdiğimde hademe ablaya gülümseyip kendi odama geçmiş ve asistanımı beklemeye başlamıştım. Asistanım Hale odaya girdiğinde sistemi açıp hasta kabulüne başlamıştım. Normalde acil hasta beklesem de bugün özel bir gün olduğu için poliklinikteydim. Birkaç hastaya ameliyat günü, birkaç hastanın rutin bakımı gibi kısa işlerle uğraşmıştım. 

Saat öğlen 1 olduğunda Hale'yi de yerime göz kulak olması için bırakmış ve hızla alışveriş merkezine gitmiştim. Vitrinlerde yeni çıkan elbiselere bakıyordum ama asla zevkime uygun yoktu. Bir mağazadan içeri girdiğimde sonunda zevkime uygun olanı sonunda bulmuştum. Kırmızı, dizlerimin üstünde ve yandan küçük bir yırtmacı vardı. Saat dörde doğru geldiğinden Hale'ye işten ayrılması ve hazırlanması için evine gitmesini söylemiştim. Alışveriş merkezinden çıkıp her zaman gittiğim kuaföre girdiğimde neyse ki kuaför boştu. Saçlarımı dalgalı ve salık yapmasını istemiş makyajımın ise hafif ama kiko kırmızı lipglossumun kesinlikle olmasını istiyordum. Kırmızı mini elbisemi de giydiğimde gerçekten çok şık olmuştum. Davet saati geldiğinde tekrardan arabama binip davetin olduğu hotele doğru yol aldım.

"Hoş geldiniz."

"Hoş buldum." beni kapıda karşılayan garsonu küçük bir tebessümle selamlayıp davet sahibi başhekimim Onur Bey'in yanına gittim.

"Merhaba Itır Hanım, tanıştırayım eşim Selen."

"Merhaba Onur Bey, tanıştığıma da çok memnun oldum Selen Hanım."

"Ben de çok memnun oldum Itır'cığım. Onur senin ne kadar başarılı ameliyatlar yaptığından bahsetti hep bana. Hastane yükseliyorsa senin sayende. Eminim Onur'dan sonra başhekim sen olacaksın."

Selen Hanım'ın dediği şeylere samimiyetle gülümsedim. Başhekim olma yoluna daha çok vardı sonuçta 28 yaşındaydım. Selen Hanımla sarılarak yanlarından ayrıldım ve bizim hastane ekibinin olduğu masaya doğru ilerliyordum ki bir adamla çarpıştım. Olduğum yerde tam düşecekken birden belimi tuttu ve ayağa kaldırdı. Omzum gerçekten çok acımıştı ve belimdeki el yüzünden yüzüm ve elbisem aynı renk olmuştu. Burnuma dolan derin odunsu vanilya kokusu ile gözlerimi kapattım. Tam özür dileyecekken belimdeki elin sahibi beni bıraktı ve tekrar düşmemek için zor tutunmuştum.

"Öküz müsünüz beyefendi? İnsan bir özür diler!"  benim cümlelerime karşılık adam cevap bile vermemişti. Aslın Yüzüne uzaktan baktığımda sadece kaşındaki çizik dikkatimi çekebilmişti. Ergen diye düşündüm hakkında. O benim yüzüme bile bakmadan kapıya doğru ilerliyordu.
Tekrar yerime doğru geçmek için hareketlenip iş arkadaşlarıms selam vermiştim. Tam sandalyeme oturmak üzereyken birden telefonum çaldı, arayan Hale'ydi.

"Itır Hanım, eğlencenizi bölüyorum ama lütfen acil buraya gelin. Yaklaşık 10-15 tane takım elbiseli yaralı adam var ve biz hiçbirine yetişemiyoruz."

"Ne?! Ne yaralısı ne adamı? Tamam bekleyin ben hemen geliyorum." sinirle yerimden kalktığımda tüm masa bana bakıyordu. Hepsine hemen döneceğim deyip hastaneye ilerlemeye koyuldum, sonuçta onlarında eğlencesini bölemezdim ya!

           ******************
"Hale! Yanındaki neşteri ver ardından dikiş ipini getir." yaklaşık 2 saattir buradaydım ve bu elimdeki son adamdı. 2 saatte yaklaşık 4 kişiyi ameliyat etmiştim bu neredeyse benim için bir rekordu. Bu son adamın işini de hallettiğimde derin bir nefes aldım. Hepsi takım elbiseli ve sanki bir savaştan çıkmış gibilerdi. Hepsi feci şekilde yaralanmıştı. Ameliyathaneden çıkıp polis raporunu yazmak için odama geçtiğimde karşımdaki manzara beni şaşırttı.

Partide bana çarpan adam şimdi karşımda durup İstanbul Boğazını seyrediyordu. Başımdaki boneyi kapının yanındaki koltuğa atıp karşımdaki adama tekrar döndüm.

"Sizin burada ne işiniz var?"

" O polis raporunu doldurmayı aklından bile geçirme Itır Tekin."

"Pardon! Siz kimsiniz de bana bunu söylüyorsunuz. Yaklaşık 15 tane yaralı adam var burada ve ben mi bunu polise rapor etmeyeceğim?"

" etmeyeceksin, çünkü babanın nerede olduğunu biliyorum."...

MAFYAmmm😈😈😈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin