15. bölüm

58 5 113
                                    

"Megumi bu mu? Tanrım ne kadar tatlı bir bebek."

Önümdeki diken diken saçları olan çocuğu kucağıma alıp sevmeye başladım. Daha henüz yaşına bile girmeyen bir bebeğe göre büyük bir bedeni vardı. Babası ona iyi bakmış olmalıydı. 

Megumi ağlamak yerine beni tanımak için yüzümü kavradığında gülümsedim. Kaşları çatık bir şekilde beni inceliyordu.

Şu an Toji'nin otel odasındaydık. Boran'ın birkaç adamını benim otelimim orada gördüğümüzde eşyalarımı bile alamadan otelden ayrılıp onun oteline geçmiştik. O bizim bilet işlerimizi hallederken ben de bu küçük oğlan ile tanışıyordum.

"Toji... ben düşündüm biraz da, acaba ben çok mu acele karar verdim?"

Toji dediğim ile bakışlarını bana çevirip omuz silkti.

"Yani bu konuyu onunla konuşmadan kaçtın ama konuşsaydın ve seni aldattığını öğrenseydin kaçabilir miydin?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. Boran'ın beni asla bırakmayacağını biliyordum. Belki olayı biraz kendi köşemde araştırıp buna karar vermeliydim. O zaman neden şu anda karşımdaki adam ile gidiyordum?

"Araştırıp Boran'ın seni aldatmadığını öğrenirsen onun yanına gidersin. Karnında onun bebeğini taşıyorsun. Seni ne olursa olsun affeder."

"Nasıl öğreneceğim ki gerçeği?"

"E onu kaçmadan önce düşünmedin mi?"

Önümdeki bebek parmağını emmeye başladığında Toji ona bir biberon hazırlamak için kettleın yanına gitti. Ben de kendi düşüncelerime dalmıştım. Ya ben salaklık yapıp her şeyi yanlış anladıysam? Bu hamilelik düşünme becerilerimi de köreltmişti.

Babasının elinde bir biberonla geldiğini gören Megumi emekleyerek babasının yanına geçmişti. Daha babası ona biberonu uzatmadan elini kapıp biberonu ağzına götürdüğünde gülmüştüm. Çok tatlı bir şekilde yemeğini yerken oturduğum yerden doğruldum. Bebeği Toji'nin kucağından alıp kendim yedirmek istemiştim ama buna gerek yok gibiydi. Zaten kendi istediği gibi yiyiyordu.

"Şimdiden alıştırma mı yapıyorsun?"

"Daha altı ayım var ama alışsam iyi olur belki."

Dediğime gülümseyip bizi izlemeye başlamıştı. Şu an baba ve oğlu aynı anda beni izlediği için gerilmedim diyemezdim. En son bakışlarını çekip kendi çantasını hazırlamaya başladığında ben de Megumi'yle ilgilenmeye başladım. Cap cup yemeğini yerken gözlerini asla benden ayırmıyordu.

"Megumi'nin annesi nerede?"

"Öldü."

Sanki normal bir şeymiş gibi cevap verdiğinde susmuştum. Kendimi fazla özele girmiş gibi hissediyordum ama öldüğünü nereden bilebilirdim ki. Belki de Megumi annesi olmadığı için beni bu kadar fazla inceliyordu.

Megumi biberonunu bıraktığında birkaç oyuncağını alıp ona verdim. Ayaklanıp mutfağa gideceğim zaman ayağımı tutan şeyle yerimden kıpırdayamamıştım. Aşağı doğru baktığımda Megumi kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Beni bırakmayacağını anladığımda onu da kucağıma alıp beraber mutfağa geçtim.

"Kendime sandviç hazırlıyorum. Senin de istediğin bir şey var mı?"

"Kendine yaptığından yap ama acele et iki saate uçağımız var."

"Boran bizi bulamaz değil mi?"

"Bence senin Japonya'ya gideceğini düşünmüyordur."

"Beni burada nasıl buldu o zaman?"

MAFYAmmm😈😈😈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin