"Ben bu koca karnımla burayı nasıl çıkacağım?"
Elimle karnımı tutarak Toji'ye döndüm. Karnımdaki kızım biraz daha büyümüş ve bana daha da zorluk çıkarıyordu.
Tojiyle beraber geldiğimiz bu mezarlığın bir sürü merdiveni vardı ve ben bu karnımla burayı nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Aslında karnım çok büyümemişti çünkü Toji sağlıklı beslendiğinden beni de öyle besliyordu ama yine de üç kilo almıştım.
Toji ile yaklaşık 3 haftadır beraberdik ve istediğim her şeyi yapıyordu. Bugün beraber bebeğimin odasını dizecektik hatta ama önce bu mezarlığa gelmemizi istemişti.
Merdivenlerin önüne geldiğimizde elimi tutmuş ve beni yavaş bir şekilde kucağındaki Megumi ile merdivenden çıkartmaya başlamıştı ama bir faydası yoktu. En son benim çıkmayacağımı anlayıp kucağına aldığında ona gülümsedim. Megumi de benim kucağıma geldiğinde mutlu mesut merdivenleri çıkıyorduk ama her bir adım da onun daha çok gerildiğini hissediyordum.
Beyaz taşları olan bir mezarlığa geldiğimizde elimdeki mavi çiçekleri mezar taşının yanına bıraktım. Toji yüzünde anlayamadığım bir ifade ile mezara bakıyordu. Üzgün değildi ama mutlu da değildi. Zaten ölümüne sevineceği birinin mezarına neden beni getirsin ki?
"Ben bu adam sayesinde o iğrenç ailemden kurtuldum. Doğrusu onu öldürüp kendimi kanıtlayacaktım ama o bana yardım edip yeni aile kurdum."
Başımı yana çevirip onun yüzüne baktım. Toji sert biri gibi duruyordu evet ama birini öldüreceğini hiç düşünmemiştim. Beni öldürdüğü adamın mezarına mı getirmişti?
"Onun sayesinde boksa başladım. Hatta ben çalışırken Megumi'ye bakıcılık bile yaptı. Yine de bu hazin sonu engelleyemiyorsun işte."
Gözlerimi kısarak Toji'yi izliyordum. Bugün Shibuya da hava biraz soğuk ve kasvetli gibiydi. Sanki Toji konuştukça daha da şiddetleniyordu rüzgar.
"Bir gün bir kaza yaptı ve vücudu ikiye ayrıldı."
Şaşırarak mezara tekrar bakmıştım. Ne vahşi bir ölümdü bu böyle, üzülmüştüm.
"Serserinin biri öldürdü onu. Mavi gözlerinin karardığını hatırlıyorum."
Hamile olan vücuduma ağırdı bu duyduklarım. Gözlerimden birkaç damla yaş yanağımdan süzülürken elimin tersiyle sildim onları.
"Seni buraya onu ziyaret et diye getirmedim. Sadece Megumi'ye unutturma yeter."
Başımla onu onaylayıp yaşlı gözlerle Megumi'ye baktım. O babasının göğsünde mışıl mışıl uyuyordu. Alnına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. Beraber mezarlıktan çıkmıştık.
*******************
"Bence bu kıyafet daha güzel."
Toji'nin elindeki bana uzattığı tuluma baktım. Tam bir prenses tulumu gibiydi. Zaten Toji de bana kraliçe gibi davranıyordu.
Birkaç kıyafet ve oyuncak da Megumi'ye alıp yemek bölümüne ilerlemeye başladık. Megumi çok emekliyordu ve koltuklardan tutunup ayağa kalkıyordu ama her seferinde yere düşüyordu bu yüzden de bir sürü kıyafeti yırtılmıştı.
Megumi şimdiye kadar gördüğüm en tatlı bebekti. Beni de sevdiğini anlamıştım çünkü ne zaman ağlasa beni görünce susuyordu. Bazen geceleri göğsümde uyutuyordum onu.
Megumi'nin en sevdiği yemek patates kızartması olduğu için kendime aldığım ikinci menüdeki patatesleri ona veriyordum. Birkaç sevinç nidası bırakıp daha sonra hayattan bezmiş gibi etrafına bakınarak yemek yiyordu. Yemeğini asla üstüne dökmemesi benim için daha garip bir şeydi.
"Bu akşam eve biraz geç geleceğim. Bir öğrencimle geç çalışacağız."
"Onun yerine yarın çalışsan senin için daha iyi olmaz mı?"
"Bana uygun da çalışacağım kişiye uygun değil."
Bşımı 'anladım' şeklinde sallayıp kendi yemeğine döndüm. Ben yemeğimi yerken Toji'nin beni izlemesi garip geliyordu. Yemeğimi sonunda bitirdiğim de Megumi'nin yemesine yardım ediyordum.
"Çok güzel bir anne olacağına eminim. Karnındaki bebek çok şanslı."
Dediğiyle utançla başımı önüme eğmiştim. Bebeğim belki öz babasından ayrı büyüyecekti ama kendisine daha güzel bir aile bulmuştu. O, pislik babasını bir daha asla görmemeli.
Beraber eve döndüğümüzde Toji hemen gitmişti. Megumi'nin üstünü değiştirip yeni aldığımız oyuncaklarıyla oynadım. Esnemeye başladığında onunla beraber kendi odama geçmiş ve göğsümde uyutmaya başlamıştım. Nefes alış verişi normal bir düzene geçtiğinde ben de yavaşça gözlerimi kapattım.
***********************
Kapıdan gelen anahtar sesleriyle uykum bölünmüştü. Saate baktığımda saat gecenim üçüydü ama Toji'nin en geç bir gibi gelmesi gerekiyordu.Yataktan kalktığımda Megumi hareketlendiği için onu kucağıma alıp alt kata inmiştim. Megumi göğsümde mışıl mışıl uyuyordu. Salonun ışığını açık gördüğümde yavaşça oraya ilerledim.
Toji'yi koltukta kanlı yüzü ve elleriyle pencereden dışarıyı izlerken gördüğümde korkuyla iç çektim. Megumi de şaşkın ve uykulu gözleriyle başını kaldırıp bana bakmıştı. Hızla Megumi'yi koltuğa bırakıp Toji'nin yanına geldim.
Ellerimi yanaklarını tutup yüzünü incelemeye başladığımda gözlerim dolmuştu. Hamilelikte hormonların etkisiyle zaten duygusaldım ve Toji'nin yüzünü bu halde görünce içim dayanamamıştı.
"Yalan söylediğim için özür dilerim."
"Nasıl oldu?"
"Boşver git uyu se-"
"Sana nasıl oldu diye sordum!"
Sinirli halime Megumi bile bizi izliyordu. Toji'nin kaşından ve dudağının kenarından akan kanları elimle silmiştim. Toji birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Antremana gitmedim. Onu öldüren adam ile buluşacaktım ama o tek değildi."
Endişeyle ayağa kalkıp etrafta sinirle yürümeye başladım.
"Geri zekalı! Ya sana bir şey olsaydı? Akılsız mısın sen neden onunla buluşuyorsun?"
"Bana onun kazaya kurban gittiğini demişti ben de gidip bakmak istedim."
"Boran'dan bile daha salaksın. O ölmüş ve ne yaparsan yap geri gelmeyecek. Neden hâlâ ölümle burun buruna geliyorsun peki? Sen de mi ölmek istiyorsun onun gibi?"
Toji yüzüme bakmazken banyoya gidip pansuman çantasını aldım. Salona geldiğimde Toji'nin canının yanmasını umursamadan yüzüne pansuman yapıyordum.
"Acıtıyorsu-"
"Kes! Dayak yemek daha çok acıtmıştır eminim."
Pansuman bittiğinde arkamı yaslanıp sessizce ağlamaya başladım. Çok sinirlenmiştim ve içimi dökmem gerekiyordu. Toji yanağıma küçük bir öpücük kondurduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Yaptığına şaşırmıştım çünkü bu biraz romantik bir öpücüktü.
Ben sadece Toji'yi izlerken Megumi yattığı yerden kalkıp ilk adımlarını atarak yanımıza gelmişti. Biz onun ilk adımlarını görmemize şaşırırken o, minik ellerini karnıma vurup kocaman sarılmıştı.
"Anne... mama!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYAmmm😈😈😈
FanficBen küçük, zararsız bir kızdım. Ta ki hayatımı değiştiren o adam ile tanışana kadar...