geçiş bölümü.
•
Minho evin garajına hızla girdi ve duvarla arasındaki mesafe sıfıra geldiğinde arabayı son anda durdurdu. Vitesi boşa aldı ve el frenini çekti. Kontağı kapayıp Jisung'a baktı.
"Bi şey olmayacak demiştim. Hadi gidelim."
Kafasını salladı Jisung. Ona zaten güveniyordu ama içini kaybetme korkusu kapladığı için istemsizce stresliydi işte.
Herkes kapıya koşup onların içeri gelmesini beklerken Minho Jisung'un arkasından yürüyerek rahat yüz ifadesiyle eve girdi.
Seungmin bir saniye bile beklemeden koşarak Jisung'a sarıldı.
"Çok özür dilerim... Seni orada bıraktığım için çok özür dilerim."
"Doğru olanı yaptın. Kalsaydın ikimiz de tehlikede olurduk."
O sırada Changbin dışarı çıktı, aracın plakasını söktü ve yenisini ayarladı.
Chan gözlerini Minho'ya dikti.
"Sen..."
Parmağını ona doğru sallarken konuşmaya başlamıştı ama sustu.
"Bu kez kızmayacağım sana. Ama bir daha asla böyle bir şey yapma."
Alayla güldü Minho.
"Hepimizi tehlikeye sokmanı taşaklarımı yayarak izleyecek değildim."
Oldukça sinirliydi hala. Sinirle yukarı çıkan merdivenlere adımladı.
"Ben dinleneceğim. Siz de ne haliniz varsa görün."
Chan stresten ayaklarının bağı çözüldüğü için gidip koltuğa oturdu ve yüzünu sıvazladı çünkü haklıydı Minho. Ona hiçbir cevap veremedi.
Minho'ya bir şey söyleyemeyeceğini bildiğinden Changbin ve Felix'e ithafen konuştu.
"Biliyordum böyle olacağını. Sizin ikinizi bir araya koyup iş verende kabahat. Sizin yüzünüzden üç adamımızı kaybedebilirdik."
Changbin ortalarda yoktu bu yüzden şu an bu sözlerin tamamı Felix'in üzerine yıkılıyordu.
"Ya abi..."
Felix zırlayarak ağlamaya başladığında Chan göz devirdi. Her şeye ağlıyordu zaten.
"Ağlaman bir şeyi değiştirmiyor. Görev-"
Seungmin Felix'in üstüne gitmeye devam eden Chan'ın kolunu tuttuğunda sözü yarım kaldı ve ona baktı.
"Malların hepsi hala bizde. Kaybımız yok. Üzerlerine gitme boş yere."
"Sikeyim malları. Ölebilirdiniz."
"Bu işin böyle olacağını bilerek yolladın bizi Chan. Şimdi bizi azarlayamazsın. Sen beni ya da Jisung'u gömmeye hazırdın."
Arkasını dönüp gittiğinde Chan yüzünü sıvazladı.
Jeongin sistemlerden çıkış yaptı ve eşyalarını toplamaya başladı. Jisung bu tantanaya daha fazla dayanamadığı için kalktı ve üst kata çıktı.
"Sana verdiğim görevi düzgün yap bir dahakine tamam mı?"
Chan yine Felix'e laf attığı sırada Changbin içeri girdi. Ellerini çırparak temizlemeye çalışırken bir yandan da konuştu.
"Onun bir suçu yok, yapamayacağını bildiğim halde görevi ona bırakıp uyudum."
"Yapamayacak diye bir şey yok! Beceriksizse burada işi yok!"
"Abi..."
Felix yine ağlamaya başladığında, Chan göz devirdi.
"Problemin ana kaynağı sensin Chan. Felix'i rahat bırak."
İç çekti ve şakaklarını ovdu. Hissettiği duygular yüzünden başına ağrılar girmişti ama o duyguların ne olduğunu bilmiyordu.
Öfke, stres, korku. Belki de pişmanlık.
"Gidin gözümün önünden hepiniz."
Changbin kavga etmek istemediği için hızlıca odasına çıktı. Bu herifle uğraşamazdı. Jeongin zaten ördek gibi kaçtı hemen. Oyalanıp azar yemeye niyeti yoktu. Felix de gözlerini silerek kendi odasına çıktı ve Hyunjin zaten gitmeye dünden razıydı.
Öte yandan Minho odasında volta atıyordu. Öylesine sinirliydi ki Chan'a. Hala stresten elleri titriyordu.
Jisung herkesin kendi odalarına girdiğini belli eden kapı seslerini duyduğunda, odasından çıkıp Minho'nun odasına adımladı. Kapıyı açıp içeri girdi.
Minho onu görünce sağa sola yürümeyi bıraktı.
Jisung onun bakışlarına alışkındı. Aldırmadan yürüyüp yatağa oturdu.
"Bir şey mi oldu?"
Başını sağa sola sallayarak reddetti.
"Chan işte... Azarlayıp duruyor."
Söverek mırıldandı ve üzerindeki tişörtü çıkarıp yere attı. Ardından yatağa uzandı ve kolunun birini başının altına yerleştirdi.
"Dua etsin birbirimizi vurmadık."
İç çekti küçük olan ve bağdaş kurarak ona döndü. Elini Minho'nun karnındaki yara izine koydu ve hafifçe gezdirmeye başladı. Gözleri kapalı bir heykel gibi duran yüzünü inceliyordu bir yandan da.
"Neden kedi köpek gibisiniz? Siz yakın arkadaş değil miydiniz? Çocukluktan bu yana."
Büyük olan, Chan'dan çok Jisung'un teninde gezinen parmaklarını düşünüyordu.
"İnatçı bi aptal olduğu için."
"Bence sizin için cidden endişeleniyor... O yüzden böyle... Şey, detaycı? Ve beni gözden çıkarıyor işte, sizi korumak için."
Gözlerini açtı ve Jisung'a baktı. Keskin ve itiraz kabul etmeyen bakışları vardı.
"Seni gözden çıkaramaz Jisung."
"Ama ben sonradan geldim..."
"Bu evdeki kimse için böyle bir şey yapmasına izin vermem, yeni veya eski fark etmez. Amaçlarımız aynı."
"Tamam ama... O böyle düşünmüyor."
"Kimsenin ne düşündüğü sikimde değil."
Doğruldu ve bağdaş kurduğu için iyice minikleşen bedeni kucağına aldı. Onun, kolları arasında böyle küçücük kalmasını çok seviyordu.
"Seni kurtardığım için bir seksi hak ettim bence."
Küçük olanın elleri ikisinin arasında duruyordu minicik bir şekilde. Gülümsedi. Her zaman onu deli gibi istediğini cesurca söylemesi çok hoşuna gidiyordu.
Alnını onun yapılı omzuna yaslayıp iç çekti.
"Kapıyı kilitle."
𓃠
öhö öhö öhö
efendiler, bir sonraki bölüm neler olacağını az çok tahmin ediyoruz değil mi ÜWPDOSKFKKSKFJC
Bu kısa bir bölümdü çünkü bir sonraki bölüm çok uzun olacak.
themoonnie karım ve benden, saygılar
Mmmmuuuuuaaah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
drug gang, skz
Fanfiction"yüreğimizin aşka ne zaman ve kimin için düşeceğini asla ama asla kestiremeyiz..." ~ Bu ficin şarkısı: Yaşlı Amca - Yıldızlara Bak ~ !küfür, şiddet, cinsellik, zararlı alışkanlıklar! !olumsuz örnek olabilecek davranışlar! ~ shipler; minsung, changli...