Ölmek ya da Ölmemek

30 3 102
                                    

Karanlık bir hiçten var olmaz. Kimse durduk yere bugün kötü bir insan olayım diye uyanmaz. Hayat şartları bizi kötü olmaya iter. Kime göre , neye göre? Senin yüzündeki derin acı ifade beni mutlu ediyorsa bu benim karanlığımdan mıdır?

Asiel sesli düşündü.
"Zack ve adamları , diye çete ismi mi olur? Neden bu kadar yaratıcı varlıklar bunlar?"

Zack: Hadi ama Asiel, hala mı aynı konu?

Asiel: Evet! Elbette! Sanki sen yok olursan sorun ortadan kalkacakmışcasına bir algı oluşuyor baksana.

Zack: Böyle düşünmeleri işimize gelmez mi? Ben ölsem de arkamda mirasçılar bırakmış olacağım.

Asiel: Iy! Mirasçılar ne be, sanki çocuklarınız.

Zack: "Hepinizi çocuğum gibi seviyorum diyormuşum." Diyerek gülmeye başlar.

Asiel: Lütfen - bir daha espri yapma.

Dedikten sonra bizimkilerin resimlerini incelemeye başladı.

Asiel ,Matteo'nun resmini göstererek:

Şu tipe bak. Bizim Soleil kralının oğlu olmalı. Off , kellesini Soleil'in girişine asmak isterdim.

Zack: Given denen morukla işimiz bitince yapabiliriz.

Resme bakar.

"Hoş bir tipi varmış aslında."

Asiel: Hehe tam portre olur işte.

Zack: Ya da krala işkence edebiliriz onun sayesinde. Büyük düşünmek lazım,Soleil'i tamamen yok etme biletimiz bile olabilir.

Vera: Hadi çok boş yaptınız, ava çıkalım!

Zack: Hayranım bu kadına.

Vera: Olmalısın.

Asiel: İğrençsiniz.

Zack , kafasına elindeki dosyayla vurur. "Sana da hayranım kıskanma."

Asiel: IYYYY!..

Johan; Ne boş vampirlersiniz. Açlıktan ölücez , bir geyik avlayalım işte.

Vera: Değil mi? Ben gidiyorum gelen gelsin.

Bir süre sonra ormanda...

Asiel: O.. haha . Bakın kimler ormanda gezmeye karar vermiş.

Johan: Yine aç kalacağız...

Vera: Hadi ama onu yakaladıktan sonra da yersin geyiğini.

Plana uygun olarak Matteo ormanda geziniyordu , içinden kendine lanetler okuyarak. O depresyonda olabilirdi , ölmek istediğini de düşünebilirdi , ama gerçek hiç öyle değildi.

Asiel: Lütfen ilk ben gideyim!

Zack: Onu öldürme , canlı lazım.

Asiel: Peki peki , sadece eğleneceğim.

Asiel boğazını temizleyerek Matteo'nun yanına gelir.

"Yakından daha da hoş görünüyorsunuz prensim."

Diyerek selam verir.

Matteo: ...sen de kimsin.

Asiel şaşkınca bakar. "Beni tanımıyor musun!?"

Matteo birkaç adım geri gider. "Tanımalı mıydım?.."

Asiel: Ah... Önemli değil , çünkü artık unutamayacaksın.

Matteo birkaç adım daha geri giderken Zack ile çarpışır. "N-ne?"

Zack: Bütün soylular mı aptal olur? Olurmuş.

Zack ve adamları onu yakaladığını sanarken aslında plana uygun bir oyunu devam ettiriyorlardı.

Vera: Hadi tatlım utangaç olma bu kadar ,konuş biraz.

Matteo dilini yutmuş gibi sessizdi.

Johan: Çocuğu korkutuyoruz nasıl konuşsun.

Vera: Korkak olmasın , bir krallığın velitahtı olduğunun farkında mı acaba?

Asiel: Bundan velitahtı bırak sarayın çobanı olmaz.

Matteo: Sizce bunu ben mi seçtim! Öğrenci evinde uyurken hayalini kuramayacağım bir şeyin içine düştüm!

Zack ve adamlarının yanında bizimkiler de kaşlarını çatmış dinliyordu.
Matteo kollarını bağlar.
"Öldürmek istiyorsanız şimdi öldürün."

Zack , Matteo'nun yüzünü tutup kendine çevirir. "İnan bana sözüm olmasa sana yaşadıklarından daha kötü şeyler olduğunu da gösterirdim. Şımarık."

Matteo elini itip kaşlarını çatar.

"Yürüdüğümüz yol aynı değil benim psikolojimi bilip bilmeden konuşma."

Vera: Oow, senin psikolojin mi bozuldu. Zavallım, gel seni misafir edip psikolojini düzeltelim.

Matteo kollarını bağlayıp yere oturur. "İstemez."

Johan: Geyik avlayacaktık bak benim gözüm dönüyor bu veleti yerim.

Matteo: Gidin geyiğinizi avlayın, sanki tüm geyikleri yedim de geyik kalmadı.

Johan: Şakacı.

Birden bir ses yükselir.

-YAKALAYIN!

Zack ve adamları ne olduğunu anlamadan etrafları sarılmıştı. Bu sırada Matteo onlar fark etmesin diye sürünerek aradan sıyrılıp kaçmıştı. Evet çok kolay bir şekilde yakalanabilirlermiş. Her şeyin bu kadar kolay olması fazla tuhaf bir hisken , onlar sürüklenerek sarayın zindanına götürülüyordu.

Sebastian: Ee... Matteo nerede?

Nikolas etrafa bakınır ve askerlere döner. "Çocuk nerede!?"

Matteo: Buradayım be, bu adam bizi izliyordu kimmiş bir bakayım dedim.

Given el sallar.

Felix: Dede??

Emiliano: Çook güzel bir gün. Askerler , bay Given'e saraya kadar eşlik edelim.

X: Emredersiniz bay Emiliano.

Emiliano gülümser.

Sarayda...

Matteo: Ben gitmek istiyorum , gidebilir miyiz artık?..

Biliyorum beklenemezdi böyle bir son. Hayat her zaman zorluklarla geçmez ya. Bu da böyle bir sondu. Kolay ya da zor bir hayat onları beklerken , yeteneklerini kullanmak zorunda bile değillerdi artık. Yeni seçimler, yeni sorunları doğurabilirdi, kim bilir belki de gerçekten mutlu olabilirlerdi.

                        ..... SON....

Sırların Sonuçları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin