Gözlerimi bağırış sesleriyle açmıştım. Tek uyanan ben değildim, taehyungla jungkookta uyanmıştı. "Neler oluyor?" diye jungkook sorduğunda "bu hoseokun sesi" demiştim. Çünkü bu sesler ona aitti. Tanrım neler oluyordu böyle. Hepimiz koşar adımlarla dışarı çıktığımızda vampir eun-woo'yu ve havada asılı kalan hoseoku görmüştük.
"Sana hemen indir beni dedim!" dedi hoseok vampir eun-woo'yu yakalamaya çalışarak. Ki, bir faydası yoktu. Vampir eun-woo ise gülmüş "eğer bunu istiyorsan bir daha sorun yaratmayacağına söz vermelisin insan" demişti.
"Neler oluyor?" diye sorduğum da, bizi yeni fark etmiş olmalılar ki, ikiside bakışlarını bize çevirmişti. "Ne olduğunu arkadaşına sor istersen insan" diye vampir eun-woo dediğin de hoseok inkar etmiş "alakası bile yok çocuklar. Sadece bu şaklaban bana kafayı takmış" demişti cevap olarak. Vampir eun-woo hoseokun bu dediklerine kızmış olmalı ki, hoseoku yaptığı sihirle daha da yukarı çıkarmıştı.
Buna bir son versek iyi olurdu. "Lütfen indir onu" demiştim. Belki dinlerdi beni. "eğer bunu istiyorsa özür dilesin" dediğin de göz devirme isteğimi bastırmış, "lütfen bırak onu" demiştim. Yeniden konuşacağım sırada duyduğum ses ile susmuştum.
"Neler oluyor burada?!" demişti vampir yoongi. Vampir eun-woo önünde saygıyla eğilmiş "affınıza sığınırım efendim. Ancak bu insan bir işler çeviriyordu" demişti. Ne yapmıştı ki? Ah hoseok ah. Vampir yoongi hoseoku yere indirmiş "sabah sabah rahatsızlığa sebep olup, sorun çıkardın. Akşama kadar zindanda kalacaksın" demişti. Hoseok başını öne eğip bir şey demediğinde, hoseokun yanına gitmiş ve "lütfen yapmayın, hoseok bir şey yapmadı" demiştim. Gözlerim dolu dolu vampir yoongiye bakıp yalvardığım da hiç bir şey dememişti. Hoseok bana bakmış "sorun değil" demişti. Askerler hoseokun koluna girip onu götürdüklerinde arkasından baka kalmıştık.
Taehyungla jungkookta yanıma gelmiş ve bir şey demeden sadece hoseokun gidişini izlemiştik. "İşinin başına dön!" diye vampir eun-woo'ya dediğinde vampir eun-woo baş eğmiş ve gitmişti. "Sizde gidip yemek yiyin" diye bize söylediğin de hiç bir şey demeden gitmiştik.
-
"Bu haksızlık ama ya. Hem burada önem taşıyoruz hemde suçlu bizmişiz gibi kaba tavır görüyoruz" diye jungkook sütünden bir yudum alarak söylediğin de "ne yapıp edip hoseoku görmeliyiz" demiştim. "Nasıl yapacağız ki? Bu saray çok büyük. İnsan kaybolur burada" diye taehyung demişti. Haklıydı burası büyüktü ve etraf askerlerle doluydu. Her an onlara yakalana bilirdik. "Bize yardım eden biri olmalı" diye jungkook dediğinde, taehyungla birbirimize bakmış ve sırıtmıştık. "Aferin jungkook" demiş ve oturduğumuz yerden kalkmıştık. "Acilen vampir seokjini bulmalıyız" diye söylene söylene yemek odasını terk ettiğimiz de arkamızdan gelen jungkookta "ne dedim ki ben?" diye sormuştu. Hoş, cevap bile vermemiştik.
-
Yavaşca ama bir o kadar da hızlı adımlarla sonu bir türlü gelmeyen koridorlardan geçerken, arada da karşımıza çıkan vampirlere vampir seokjini soruyorduk. Nihayet bahçede olduğunu öğrendiğimiz de sarayın çıkışına doğru yürümüş ve bahçeye çıkmıştık.
Sadece kırmızı ve sert can acıtan güllerle dolu bahçede vampir seokjini ararken sonunda bulmuştuk. Vampir namjoonla yine savaş halindeydi.
"Regardez-moi, monsieur idiot, faites attention à ce que vous dites-bana bak bay gerizekalı, sözlerine dikkat et"
"Hein, que se passe-t-il si je ne le fais pas ? Rose rouge-hah, etmezsem ne olur. Kırmızı gül"
"Je vais te mettre en pièces avec mes dents pointues-seni sivri dişlerim ile parçalara ayırırım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerous Vampire
VampireHer şey o kitapı açtıktan sonra başladı... Mini fic! Semeyoon Ukejim