6) Sonun başlangıcı 1.bölüm

12 3 31
                                    


Gecenin karanlığında sadece yükselmekte olan Ay'ın parlaklığı birde tekinsiz bir yolda ilerlemekte olan ve adeta karanlıkla kamufle olmuş, siyah bir aracın farları belli oluyordu.

Bu sefer aracı bir şoför yerine Ajan kullanmakta, James ise diğer tarafta başını cama dayamış bir şekilde yukarı diktiği gözleri ile aya bakıyordu.

"Bizimle dalga geçiyor...", diye kendi kendi bıkmış bir şekilde mırıldandı James, Ajan bir anlığına yan gözle ne diyor diye ona baktı. Ardından gözünü tekrar yola çevirdi.

Büyük bir korku Ajan'ı yiyip bitiriyordu, bilmediği bir şeydi ve sadece bu onu germeye yetmişti. Ama garip bir şekilde içini kemiren bu korku ona hiç yabancı gelmiyordu. Hatırlamaya çalışsa da bunun samanlıkta iğne aramaktan farkı yoktu. James'e sormak ise sadece bir vakit kaybı olurdu çünkü James'in ağzından laf almak, bir duvarla konuşup cevap vermesini beklemekten farksızdı.

......

Beyaz gömleği ve siyah kravatının üzerine siyah bir palto giymekte olan yüzünü ağzı olmayan ve bir gözünde çizik olan beyaz bir maske ile gizlemekte olan biri üzerine doğru hiddetle koşan Directress'e sert bir darbe indirdi.

Aldığı darbeyle affalmış olan Directress duvara yapışarak, dizlerinin üzerine yığıldı.

Adam kafasını eğerek yere yığılmış olan Directress'e baktı. Maskesinin arkasından pis pis sırıtıyor ve sanki yaptığı çok iyi bir şeymiş gibi narsist bir şekilde mırıldanıyordu.

Yere yığılmış olan Directress bir yandan eliyle yüzünü kapatır iken bir yandan adamın biraz arkasında cansız bir şekilde yatmakta olan Bay Trevor'a bakıyordu. Gözünden akan bir damla yaş ve titremekte olan dudaklarıyla, ağlamak için kendini zor tutuyor ve onlara bunu yapan adama nefret dolu sözler sayıklıyordu.

"Figür... Figür, nasıl Enigma'ya ihanet edersin.", diye gürledi Directress.

Adam yavaşça elindeki silahı Directress'in başına doğrulttu ve "Bana bak.", dedi. Directress yüzünü kapattığı elini yavaşça çekti ve aralıktan çıkardığı kırmızı gözü ilen adeta hiddetli bir fırtına edasıyla önüne gelen her şeyi savurmaya hazır bir şekilde öfkeyle adama bakıyordu.

Adam elini maskesine götürdü ve onu çıkardı, Directress'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve dehşete düşmüştü.

Korku ve hayretle karşısında duran kişiye bakıyordu, yanaklarından taşarcasına pis bir gülümsemeyle Directress'e bakmakta olan kişi James den başkası değildi.

Directress'in hayretle, "James..?", demesine kalmadan patlayan silah sesi bütün Sektör Ofiste yankılandı. James (?) ise arkasına bile bakmadan, maskesini takarak yavaşça kapıyı araladı ve odayı terk etti.

Sektör ofisin koridorlarında yürü iken, vahşice herkese saldıran kabukları ve korku dolu çığlıkları umursamadan çıkışa yöneldi.

Siyah eldivenleri tam kapı koluna uzanacaktı ki duvarda asılı duran bir resim onun dikkatini çekti. İçinde karşı koyamadığı bir duygu zorla ona tabloya bakması için yakvarıyordu adeta, karşıda koymadı. Kafasını tabloya çevirdi ve garip resme baktı.

Bir kefen gibi duran bem beyaz giysisi ve beyaz uzun saçlı, erkek bir insandı bu, anlam veremediği bir şeydi fakat bir yanı ona aşinaydı. Sanki sanki bu şey her neyse onu daha öncesinden görmüştü. Hatırlamak istiyordu ama yapamıyordu.

"Sırıtıyor...", diyebildi sadece boş duvara bakar iken.

( Yazar Notu: Burada eklemem gereken bir detay var. Ne kadar resimde ki kişiyi erkek olarak yorumlamış olsamda. Burada sözde James olan Figür'ün onu ingilizce "İt" yani "O" olarak anması gerekiyor. )

.......

Siyah araba ormana doğru dalaraktan, eski, yıkık ve artık neredeyse kendisinden iz kalmamış olan bir kulübenin yakınlarında durdu. Arabanın kapısı hızla açıldı ve James alal acele inerekten kulübeye doğru koştu.

"BEKLESENE!", Ajan daha ne olduğuna anlam veremeden James'in arkasından bağırdı. Sesi bu ıssız ormanı adeta inletmiş ve baykuş sesleri kesilmişti.

Aynı şekilde Ajan da arabadan inerekten çıktı, hiçbir şeyi kapamadan hızla James'in arkasından koştu. Adeta bir boğa gibi burnundan soluyordu, onun yerinde biri olsa James'in bu davranışları sebebiyle ona deli derdi ki büyük ihtimalle öyleydi.

İçinden saydıra saydıra da olsa James'in peşine takıldı ve ona yetişerek omzundan tuttu. Kendisine doğru çevirerek adeta kuduzlaşmış bir hayvanın iç güdüsüylen onu delicesine salladı.

"Bana bak SİKİK!"

"Burada neler dönüyor söyleyecek misin?"

James, Ajan'ın gürleyişini hayretler içerisinde izlerken, fal taşı gibi açılmış olan şaşkın gözleri aniden öfkeden deliye döndü. Gözlerinin içine bakan biri aniden içinde fitillenmiş olan alevi görül hissedebilirdi bile.

James hiç tereddüt etmeden iki eliyle de sertçe Ajanı itti.

Adeta bir kuduz gibi tükürük saçacak derecede bir şekilde "Beni oyalama Simon!", diye çıkıştı ona.

Ajan yere düşmüş, şok içerisinde James'e bakıyor iken James'in bir anlığına gözünün yukarlara kaydığını gördü. Daha ne olduğuna anlam veremeden James arkasını döndü ve eski kulubenin, yıkık dökük kapısından içeriye doğru daldı.

Ajan isa kafasını çevirdi ve gökyüzüne doğru baktı. Tek gördüğü şey Ay ve onun yansıttığı ışıktı.

Ay'ın parlaklığı adeta gözlerine işlenmişti, gözleri bir ayna edasıyla onu işaret ediyordu, Ay'ı.

Ardından kafasını tekrar kulubeden içeriye doğru çevirdi Ajan, dona kalmış olan James bakıyordu.

James'in teni bem beyaz olmuştu, adeta bir heykel gibi dona kalması yetmezmiş gibi titreyen ayakları her an düşmeye hazır olduğunu belki ediyordu. Gözleri fal taşı gibi açılan ve dudakları korkudan tir tir titreyen James aynı şekilde titreyen kafasını yavaşça Ajana doğru çevirdi.

Titreyen dudakları tam aralanmış ve iki söz söylemek üzere iken kapı James'in yüzüne kapandı.

James ilk defa böylesine dehşete düşmüş bir şekilde gören Ajan ise kapı kapanma dan önce tek bir şeyi görebilmişti.

Karanlıkta zar zor ayırt edilen uzun bir adam.

Enigma [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin