Doğa hoca söylediklerime karşın iki saniye yüzüme bakıp,
-Ege'den öğrendim. Yani kendisinden rica ettim.
Ege'den öğrenmeseydi bile eninde sonunda benden duyacaktı. Kem küm edip söylemeye çalışır hatta belki söyleyemezdim bile. Böylesi daha iyi oldu desem yalan olmazdı.
Ertesi gün
Ruhum yorgundu. Ruhum ilk defa bu denli yorgun ve bıkkındı.
Karşımdaki devasa hastaneye baktıkça ürperiyordum. Doğa hoca benim için hastane bulacağını söylemiş ve dediğini de yapmış aradan iki gün geçmesine izin vermeden en iyi hastanelerden birini bulmuştu.
-Dışarıdan göründüğü kadar ürkütücü değil.
Hocanın söyledikleriyle yüzümü ona yöneltmiştim. O kadar belli ediyor muydum ürktüğümü?
Ürkmek demiyelim ya biz ona.
Ardından konuşmadan hastaneye girmiştik. Her adım attığımda çıkan ses rahatsız edici cinstendi. Ve kötü olan şu ki ben kendimi daha ilk dakikada buraya ait hissedememiştim. Hani yeni bir yere gidersiniz ve benim burada ne işim var dersiniz ya. Heh o hesap işte. Ya da altıncı his mi denir buna? Bilemedim.
Merdivenlerle bir kat yukarıya çıkıp koridorda ilerlemeye devam ettiğimiz sırada bir kapının önünde durmuştuk. Kapının hemen yanında
"Müdür Özde Begüm Aral" yazıyordu.Doğa hoca bana kısa bir bakış attıktan sonra kapıyı tıklatıp ardından içeriye girmemiz için açmıştı.
-Doğa!
Masa başındaki gri tekerlekli koltukta oturmuş önündeki dosyaları inceleyen ciddi kadın bizi daha doğrusu Doğa hocayı görünce hızla ayaklanıp yanımızda bitivermişti.
-Bende seni bekliyordum.
Seni derken?
Ayrıca bu kadının ses tonu neden bu kadar tiz ve rahatsız ediciydi?
Doğa hoca gülümseyerek,
-Böyle buluşmayı istemezdim.
Kadın Doğa hoca ile hemen hemen aynı yaşta gözüküyordu.
-Olsun... Seni gördüm ya.
Sonunda kadın beni görünce yüzündeki gülümseme büyümüştü.
-Hoş geldin Nil.
Tabi ben gelmeden önce öz geçmişim benden önce buraya ulaşmıştı.
Ardından masanın önünde duran koltuklara Doğa hoca ile oturup detayları konuşmaya başlamıştık. Özel bir klinik olduğu için kendince kuralları vardı.
En ilginç yanı ise bodrumla beraber dört katlı olan bu yerin, en üstünde ileri derece, üçüncü katında orta ve ikinci katında ise hafif dereceli hastaların bulunmasıydı. Hatta anlaşılan en üst katta yani yüksek dereceli hastaların içlerinde seri katil potansiyeline sahip insanların bile bulunduğuydu.
-Yani demem o ki Nilciğim kendi katın haricinde diğer katlardaki hastalarla iletişime geçmemen. En azından dördüncü kattaki hastalarla.
Ben ise üçüncü yani orta dereceli hasta kategorisinde bulunduğum için sadece hafif dereceli hastalarla iletişim kurabilecektim.
Özde müdür ile konuştuktan sonra odama yerleşmem gerektiği için odadan çıkmıştık. Doğa hocayla üçüncü kata çıktığımız sırada.
-Biliyorum burayı pek sevmedin ama senin için en iyisi buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA gxg (+18)
Teen FictionSizce bir insan bu dünyada en çok neye ihtiyaç duyar? Onu destekleyen bir aileye mi, hayallerini gerçekleştirebilmeye mi? ya da mutluluğa mı? Bence bir insan en çok yaşayan bir ruha ve atan bir kalbe ihtiyaç duyar. Kalbiniz atmasa bile başka bir evr...