(yazım yanlışları için özür dilerimm ;)
Kalbimin teklemesini, ellerimin titremesini ve boğazımın kurumasını kesinlikle engelleyemiyordum.
-Sakin ol.
Demekle kalıp yemek masasının üstünde duran telefona uzanıp almıştım. O ara Ezgi benden ayrılıp kolumu tutmaya başlamıştı.
Telefonun fenerini açıp evin koridoruna yönelmiştik.Şarteller kapının hemen yanında olduğu için oraya yöneldik. Ezgi'ni kollarımı sıkı sıkı kavramıştı. Endişeyle bakan gözleri cidden ne kadar korktuğunu gösteriyordu.
Kapının yanına varıp şartellerin olduğu kutuyu açıp inen şartelleri kaldırıp ev tekrar aydınlanınca, Ezgi'nin derin bir nefes verdiğine şahit olmuştum.
-Sakin. Bak düzeldi.
Korkan bir insan nasıl teselli edilirdi ki?
//
Aradan yarım saat geçmeden Ezgi'nin annesi arayıp ateşlenen kardeşini beraber doktora götürmek için gelmesini istemişti. Ezgi ise apar topar evden ayrılmak zorunda kalmıştı. Kapının önünde ayakkabı bağcıklını bağladığı sırada,
-Herşey için çok teşekkür ederim. Yarın buluşuyoruz değil mi?
Başımı olumlu anlamda sallayıp,
-Saat tam on birde, buluşuyoruz.
Bunları söylerken sesim istemsiz heyecanlı çıkmıştı. Ezgi bunu fark etmiş olacak ki gülümseyerek,
-Süper.
Bağcıklarını bağlayıp ardından merdivenlerden inmeden önce bana el sallayıp gitmişti.
O gittikten sonra kapıyı kapattığım gibi, kapıya yaslanma gereği duymuştum. Elim kalbime gidince ise, kalbim gümbür gümbürdü.
Ben iyi değildim.
Derin derin nefesler alıp yüzümü yıkamak için banyoya yönelmiştim.
//
Ertesi sabah, sabaha kadar uyuyamadığım için tekrar güneşin doğuşuna o müthiş görüntüye şahit olmuştum. Odamı havalandırmak için pencereyi açıp temiz havanın içeriye girmesine izin verdim. Bu harikulade bir şeydi.
Kendimi haddinden fazla enerjik hissediyor enerjimi nereye atacağımı da kesinlikle bilmiyordum. Her geçen gün büyüyen ve dinç kalmamı sağlayan bu enerji açıkçası beni korkutuyordu.
Duşumu almış kafamda havlu üstümde bornoz ile dolabım karşısında ne giyeceğimi düşünüyordum. Geçen aylarda alıp ama bir türlü giyemediğim kırmızı pileli eteği görünce gülümsemiştim.
Eteğimin altına çizmelerimi üstüne siyah kabanımı geçirip, saçlarımı kurutup taradığım gibi çantamı alıp kendimi dışarıya atmıştım.
Kulaklığımı telefona bağlatıp rastgele bir şarkıyı başlatınca hareketli birşeyler kulağımda çalmaya başlamıştı. Şu an benden mutlusu yoktu!Kütüphane ve ev arasında yarım saat mesafe vardı ve ben yol boyu kulağımda kulaklık ile dans ede ede gidiyordum. Tabi yoldan geçen teyzelerin bakışları arada kahkaha atmama bile neden oluyordu.
Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama gözümü açıp kapayıncaya kadar kendimi kütüphanenin önünde bulmuştum
Kulaklığımı çıkarıp etrafa bakınıp Ezgi'yi bulmaya çalıştım. Telefondan onu aramak için elimi cebime attığım an Ezgi ile göz göze gelmiştik.
Siktir!
Üstündeki siyah mini parçası ve fileli çorapları ile cidden müthiş gözüküyordu. Yarım gülüşümle yanına yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA gxg (+18)
Fiksi RemajaSizce bir insan bu dünyada en çok neye ihtiyaç duyar? Onu destekleyen bir aileye mi, hayallerini gerçekleştirebilmeye mi? ya da mutluluğa mı? Bence bir insan en çok yaşayan bir ruha ve atan bir kalbe ihtiyaç duyar. Kalbiniz atmasa bile başka bir evr...