Merhabalar herkese... Umarım iyisinizdir.
Ben uzunca zamandır bir takım işlerle uğraştığım için epey yorgunum. Ne yazık ki bu hikayeyede yeterince zaman ayıramıyordum."Hemdem" i okurken nasıl hissediyorsunuz bilmiyorum ama ben yazarken gerçekten yoruldum... İlk başta öylesine diye başladığım ve sürekli çevremden bir şeyleri araya sıkıştırdığım bir hikayeydi. Daimi okuyanlar bilir ki bu finalden önce bir final daha olmuştu. Hani şu şizofren çıkma durumu... Çoğunuz bunu 'saçma' buldunuz ancak bu yaşanmış bir olayın size yansımasıydı. Kendimce bazı kısımları kurgulaştırsam da aslında gerçeğin ta kendisiydi.
Aldığım tepkileri değerlendirerek hikâyeye yeni bir gidişat çizmeye karar verdim. Çünkü anladım ki kimse böyle bir hikâyenin varlığına, kurgu diye okusa da hazır değildi. Ben de bu sefer gerçekten kurgu bir hikâye oluşturdum. Ama bir süre sonra amacımdan çıktığını ve zihnimdekinden bambaşka bir yere ilerlediğimi fark ettim. İstediğim şey çevremdeki insanların kaybolmuş hayatlarını, biraz kurgu katarak burada yaşatmaktı. Maalesef bu hikâyede onu kaybettim.
O nedenle son kez bölüm yazıyorum bu hikayeye. Varmak istediğim yol şuan gittiğim yol değildi. Hâl böyle olunca daha fazla zorlamaya gerek yok diye düşünüyorum. Umarım derdimi anlatabilmişimdir.
Kalemime şans verip okuyan her göze teşekkür ederim.
Yakında yeniden bir hikâyede buluşmak üzere...
Son kez,
İyi okumalar dilerim..
*
Yüzüne baktığım adam gülümsedi. Gözlerindeki özlemi iliklerime kadar hissettirmişti. Peki ben ona karşı ne hissediyordum? Özlemimin önüne geçen ve Barlas'a puslu gözlerle bakmama neden olan bir duygu daha vardı: Kırgınlık...
"Zümra'm... " Ellerini açıp başını yana eğdiğinde gülümsedim. Barlas ile arama girmeye çalışan o kırgınlık duygusunu bir kenara ittim ve ait olduğum kolların arasında yerimi aldım.
"Neredeydin... Bunca zaman oldu... Neden haber vermedin hiç..."
Gözyaşlarımın arasından dökülen kelimeler hırçınlaşan kalbimi daha çok yoruyordu. Bu sefer haksız değildim. Bu sefer, yanan kalbimin acısını kendi içimde söndürmeyecektim. Bana, annesine ve babasına ne sebeple haber vermediğini söyleyecekti. Yaşıyordu... Biz artık onun aramızda olmadığı ihtimalini bir kenarda tutarken, gözlerimizi kaçırıp sessizleşirken onun, geçerli bir sebebi olmalıydı bunu yaparken.
"Zümra... Oturalım bi her şeyi anlatacağım."
Müşterimiz olarak bildiğim ve Barlas ile ne tanışıklıkları olduğunu bilmediğim ev sahipleri, bizi yalnız bırakmak için başka bir odaya geçmişlerdi. Barlas, avuçları arasına aldığı yüzüme bakmaya başladığında dinmeyen göz yaşlarım tekrar firar etmişti. Kızgındım, kırgındım ama... Deli gibi özlemiştim.
"Anlat... Bunca beklemeye değecek bir neden sun bana..."
Barlas sımsıkı tuttuğu elimi bırakmadan konuşmaya başladı. Sanki güç alıyordu bundan. Öyle bir tutuyordu ki kaybolup giden bendim sanki. Şimdi ise bir daha böyle bir şeye yeltenmeyeyim diye kenetlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM |✔️|
General FictionHer kalp sevgiyi kaldırmaz. Ağır gelir yüreklere... Hak etmek gerekir önce. Emanetse o sevgi kalbi yorar... *Yetişkin içerikli bölümler bulunmaktadır. Rahatsız olanların okumaması önerilir.*