|11|

1.6K 60 28
                                    

İyi okumalar bebişler🪶🪶

Çocukluğumdan beri beni ben yapan şeyleri düşünürüm. Bazı anılarımız vardır. Bazısı travmadır ama bazısını da neden hatırladığını bilmezsin. Çocukken koruyucu ebeveynimin olduğu bir dönemi hatırlıyorum. Salonları çok güzeldi. Oyuncağım olmadığı için o salonu kocaman bir orman olarak hayal eder, oynar zıplardım. Ağaçların arasında güzel bir tavşan görmüştüm bir kere. O tavşanı bulmak için saatler harcamıştım. Koruyucu ebeveynime tavşan gördüğümü ve bulamadığımı söylemiştim. Bir kaç kere yanına gittiğimde halimden sıkılacak olacakki bir müsvedde kağıdına tavşan çizip vermişti bu o tavşan diye. Kağıdı elime aldığımda algılayamadım. O renkli tüyler,nefes alan beden,kırmızı gözler yoktu. Dümdüz duran bir tavşan vardı. Tavşanı götürüp ormanıma koydum belki eskisi gibi tekrar yaşar diye. Etrafıma baktığımdaysa bir farkındalık çöktü 4 yaşındaki bana. Burası orman değildi. Ufacık bir gerçek, muhteşem hayalimi mahvetmişti. Oturup saatlerce salonu eski haline getirmek için hayal gücümü eşeledim. Ağaçlar hayal etmeye çalıştım,kuş sesleri ve güneşi de. Geri gelmedi. Ufacık bir tavşan beni ormanımdan etmişti.

.
.
.

Adam elini uzattı. "Ben Egemen." Elini sıktım. Tamamen nasırdan oluşuyordu elleri. Armağanın yumuşacık ellerinin aksine bu, elden çok bir makineye ait gibiydi. Sıcaklığını hissettirmeyecek kadar kalındı derisi.

Egemen,Armağana döndü.

"O bakış ne oğlum öldürecek miyim kızı? Sakin ol." Omzuna vurdu. Armağan hâla tedirgindi ama gülümsemeyi de ihmal etmiyordu.

Onu hiç bu kadar pasif görmemiştim. Ağabeyine karşı olan bağlılığı çok güçlüydü. İmrenmiştim. Umarım beni de böyle severdi.

Aklıma gelenle suratım düştü. İlgi ve şefkat beklememek için kendimi eğittiğimi düşünüyordum. Tekrardan başlamam gerekiyordu kişisel gelişim kitaplarına.

Egemen, masadaki yemeği görünce güldü. "Neden ayrı yiyorsun, suratımı görmek o kadar kötü mü?"

"Hayır hayır! Alakası yok sadece belimde bir sıkıntı var. İnip çıkarken çok zorlanıyorum. O yüzden yani." Göz bebekleri küçüldü. Mavinin açık tonu olduğundan göz bebeğindeki ufacık değişim anında belli oluyordu. Armağanınsa gözlerinin siyahlığı ile göz bebeği birbiriyle iç içeydi. Dikkatli bakmadıkça aradaki ton farkını göremezdin.

"Baktırdın mı?" Armağana dönüp sormuştu.

"Doktoru çağırdım. Bir şey yok dedi." Egemen göz devirdi.

"Ya çatlak falan olmuşsa? Röntgen çektirseydiniz keşke hastaneye gidip."

"Doktor gerek görmedi."

"Bence hastaneye gidelim. Mahi sen de istersin değil mi iyi olup olmadığını öğrenmeyi. Allah bilir hangi ağrı kesicilerle ayaktasındır."

"Gerek yok ağabey, Mahininki yüzeysel bir durum. Endişen için teşekkürler." Egemen, Armağana döndü.

"Mahinin de hastaneye gitmesi gerekiyor." Armağan başını eğdi.

"Ben de gelirim o zaman." Egemen kıkırdadı ve Armağanla göz göze gelebilmek için iyice eğilip aşağından Armağana baktı.

"Sen böyle işlere hamallık derdin,uğraşmak istemezdin. Hem ağabeyin ne güne duruyor? Ben varken senin böyle şeylerle uğraşman doğru olmaz." Armağan iç çekti.

"Ağabey içeride konuşalım mı iki dakika?" Egemenle dışarı çıktılar. Ardımdan da kapıyı kapattılar.

Bu ne sikimsonik bir işti hiç anlamamıştım ama ne yapacağımı biliyordum. Masadaki yemeği yiyecektim.

SAPLANTI | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin