|10|

1.7K 68 26
                                    

Acele acele yazdım umarım güzel olmuştur. İyi okumalar💜

"Biraz şanssızsın."

"Bana bilmediğim bir şey söyle." Güldü.

"Allahtan belinde kırık yok. Zedelendi sadece."

"Evet. Armağan lütfen o kızı şikayet et ama. Onun yaptığı bir saçmalık yüzünden neden acı çekiyorum ki?" İç çekti.

"Peki güzelim. Ben aşağıya ineceğim. Seni de indirmemi ister misin yoksa duşa mı gireceksin?"

"Duş alacağım. Sen in." Kapıdan çıkmadan tekrar bana döndü.

"Yardım edebilirim..."

"Ben hallederim." Boynunu büküp odadan çıktı. Bir de acıtasyon yapıyordu. Gülmeden edemedim.

Yavaş adımlarla banyoya girdim.
Banyoda hem küvet hem de duş vardı. Hayatım boyunca hiç küvete girmemiştim. Amerikan filmlerinde gördüğüm bir şeydi.Gideri kapatıp muslukları açtım ve suyun dolmasını beklemeye başladım. Raflarda, hayatımda ilk defa gördüğüm bir sürü ithal ürün vardı. Kokulu banyo tuzları,banyo topları,esanslar ve anlamadığım bir ton şey daha.

Armağan bedenine inanılmaz önem veriyordu, bunu daha öncesinde de fark etmiştim zaten. Cildi pürüzsüz ve ışıl ışıldı. Benim kollarımdaysa cam kesiği, sırtımda egzama ve kalçamda da çatlaklar vardı. Çıplak bedenim beni sadece üzüyordu. Kusurlardan başka bir şey görmüyordum çünkü.

Kendimi sevmeye çalışıyordum,alışmaya ve kabul etmeye ama içten içe biliyordum. Hiçbir zaman gelmeyecek kendimi olduğum gibi sevip kabul ettiğim gün. Ne fiziğimi ne de kişiliğimi sevebileceğim. Armağana inanamıyordum bu yüzden. Beni önemsiyor, övüp değerliymişim gibi davranıyordu. Halbuki hak etmiyordum. Bunu söylemiyordum da ona. Fark etmesinden korkuyorum ne kadar boktan olduğumun.

İçten içe biliyorum. Bizim ilişkimiz uzun sürmeyecek. O bir gün anlayacak ne kadar gereksiz yere bana kıymet verdiğini ve beni bırakacak.

Küvete tipi güzel duran bir top attım. Top anında eridi ve küvetin yüzeyinde köpük oluşturdu. Etraf çok güzel kokmuştu. Daha önce hiç koklamadığım bir kokuydu. Pakete baktım, üstünde kiraz çiçeği yazıyordu.

İçine girince belimin ağrısı azalıverdi. Banyonun soğukluğundan üşüyen bedenim kaynara suya girince mayıştı. Suratımda gülücükler açmıştı. Popomu sağ sola kaydırıp iyice yerleştim ve gözlerimi kapattım.
.
.
.
Gözlerimi açtım. Soğuktu ve titriyordum. Pencereden gelen güneş yerini karanlığa bırakmıştı. Yaptığım ilk şey gideri açmak ve buz gibi olan suyun akmasını sağlamak, ardından musluktan kaynar su açmak oldu. Ellerim o kadar buruşmuştu ki musluğu açmak için tekrar tekrar denemek zorunda kalmıştım.

Bedenimin titremesi geçince suyu kapattım ve içinden çıktım. Çıt sesi yoktu evde. Armağanın bornozundan başka bir şey olmadığı için onu giydim.Bornozun altı parkeye değiyordu. Osmanlı filmlerindeki padişahlar gibi çıktım banyodan.

"Armağan?" Ses yoktu. Aşağıya indim.

Armağan etrafta yoktu. Muftağın lambası açıktı ve yemek hâla pişiyordu. Saate baktığımda yaklaşık 4 saattir duşta olduğumu fark ettim. Neden 4 saat boyunca bana bakmaya gelmemişti ki. Bu durum beni korkuttu. Kapıyı açıp bahçeye baktım. Arabası buradaydı ama başka bir araba daha vardı. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. O sırada omzuma bir el dokundu. Çığlık attım.

"Ay tövbe!" Armağandı. Yüzü endişeliydi ve suratı ter kaplıydı. Kesik kesik nefes alıyordu. Elimi alnına dayadım. Yanıyordu resmen.

"Sen iyi misin ne oluyor?" Alnında olan elimi tutup dudaklarına götürdü. Kokulayarak öptü.

SAPLANTI | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin