Friends and foes

81 6 0
                                    

Ertesi sabah, Taehyung soğuk bir yatakta uyandı.

Aslında, sabahını yüzüne vuran sıcak güneş ışığı ve perdelerden süzülen hafif bir esintiyle, yanına yattığı adamın kollarında uyanmayı beklemiyordu.

Hayır, Taehyung böyle hayallere kapılacak biri değildi.

Ama yine de, içine dolan o hafif üzüntüyü bastıramadı.

Gümüş saçlı esneyerek başını kaldırdı ve somurtarak dışarıda yaklaşmakta olan gri fırtınaya baktı.

Ah, sıcak bir güneş gerçekten güzel olurdu.

Arada bir içeriye giren nemli bir esinti cam panellerin arasından süzüldü, çocuğun ürpermesine ve battaniyenin içine daha da kıvrılmasına neden oldu. Sırtına keskin bir ağrı saplandı, sinirlerine doğru yayılıp çocuğun sessizce inlemesine yol açtı.

Üzerindeki örtüleri kaldırarak, örtülerin altında hâlâ çıplak olan uyuşmuş ve morluklarla dolu bedenine göz attı. Taehyung iç çekti, sol iç bacağında morarmaya başlayan öpücük izine bakarak. Yüzünü ekşitti, parmaklarıyla zonklayan derisine nazikçe dokundu ve zihni bir önceki gecenin olaylarına gitti.

Öncelikle, utanç dalgasına tutulacağından emindi. Taehyung, dün gece mafya liderinden kendisini istemesinin inanılmaz olduğunu düşündü. Taehyung,  ona biraz fazla ilgi duyduğunu her zaman biliyordu, ama ona cinsellik için dilenmek? Bu, ona tamamen ters düşen bir şeydi.

Ne olmuştu da onu böyle karakter dışı davrandıracak kadar zıvanadan çıkartmışdı, onu bile hatırlayamıyordu. Jungkook’un yaptığı bir hareket mi? Yoksa bir söz mü? Taehyung hiçbirini hatırlamıyordu. Hatırladığı tek şey, kalbinden geçen açıklanamaz bir hüzün dalgasıydı; ansızın sebepsiz yere ağlamaktansa kahkaha atmayı daha iyi bir seçenek olarak görmüştü.

Sonra o ismi duydu. Kim, her duyduğunda kalbini yaralayan, ona babasını hatırlatan kendi soyadı. Merhum Bay Kim Sunghyo. Adam alkol zehirlenmesinden ani bir şekilde ölmüş olmasına rağmen, soyadı, Taehyung’a ağzında acı bir tat bırakarak yapışmıştı.

Ömrü boyunca asla unutamayacağı bir şeydi.

O acı tat, boğazının arkasında, belirsiz ama kalıcı bir şekilde durmaya devam etti. Eskiden yaşarken Taehyung’un her bir zerresini kontrol ettiği gibi, şimdi de tüm benliğini kontrol ediyordu.

Ve sonrasında ne olduğunu anlamadan, patronu sinirlendirecek bir şeyler söyleyivermiş ve gecenin ortasında terkedilmiş bir tarlaya kaçmıştı.

Gerçekten aklını yitirmiş olmalıydı.

Ama bu, Taehyung’un geçen gece yaşanan her şeyden pişman olduğu anlamına gelmiyordu. Hayır, asla.

Aksine, gümüş saçlı olan, özgüveninin beklenmedik şekilde bir anda yükselmesinin  en derin arzularını ortaya çıkarmış olmasından azıcık memnundu. Durdurulamaz bir küstahlıkla, kendi arsız dili hem Jungkook'u hem de kendisini tahrik etmede harikalar yaratmıştı... öyle ki tüm gece boyunca tekrar tekrar sevişmişlerdi.

Evet, bütün gece boyunca.

Gümüş saçlı, odada onu izleyen biri varmış gibi kırmızıya dönen yanaklarını gizlemek için yüzünü örtülerin altına sakladı. Sayısız öpücük izi hassas cildinde sızlayarak ona tatlı bir acı verdi ve bu hazla hafifçe inlemesine yol açtı.

Mafya lideri gerçekten de sözünü tutmuştu.

Taehyung'un istediği gibi, ona sert davranmış ve onu istediği şekilde kullanmıştı. Taehyung'u arabanın arka koltuğuna atarak bacaklarını yukarı kaldırıp sertçe içine girerek. Daha sonra, Taehyung kendini dizlerinin üzerinde bulmuş, patronunun üçüncü kez boşalması için açgözlülükle uğraşmış, uyarılmış bedenine hazzı tattırmıştı; bu her zamanki gibi zor bir işti, zira Jungkook kendini kontrol etmekte oldukça iyiydi. Ya da daha çok, kendini ve partnerini son ana kadar zorlamaktan hoşlanıyordu.

FAST DRAW《Taekook》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin