Kim Jong-in, yani Kai, Jungkook’un üvey kardeşiydi.
Jungkook on yaşındayken annesi, kendisine göre tam bir pislik olan babasından boşanıp aynı kategoriden başka bir adamla evlenmeye mecbur kaldı. Fakat ne bu iki yaşlı adam ne de kendisini doğuran ve sürekli ilişki yaşayan annesi, üvey babasıyla birlikte hayatına giren bu özel kişi kadar onu öfkelendirmişti.
Kai'nin babası, Jungkook'un eski iş ortaklarından biri olan Jeon ile Tayland'da bir uyuşturucu kartelini yönetiyordu. İşin ilginç yanı, ne boşanma ne de yeniden evlenme işlerini veya kişisel ilişkilerini hiç etkilememişti. Sanki yeraltı dünyasının yazılı olmayan kuralı bunu gerektiriyordu: Para akıyorsa, geçmiş geçmişte kalır.
Aslında iki çocuk beş yıl boyunca birlikte büyüdüler, birlikte eğitim aldılar ve hatta benzer yetenekleri öğrenmeleri sağlandı. Jungkook, yarı kardeşinin krallığının tahtına potansiyel bir rakip olmasını bile umursamazken, Kai tamamen farklı bir vakaydı.
O tam anlamıyla bir pislikti. Baştan sona, tam bir baş belasıydı.
Kai, Jungkook’tan iki yaş küçüktü ancak kendisini daha büyük gibi göstermek ve ondan daha iyi bildiğini iddia etmek hoşuna gittiği için ona “dongsaeng” (küçük kardeş) diye hitap ediyordu.
Ayrıca, bunun Jungkook'u ölçülemez derecede sinirlendirdiğini de biliyordu.
Kai, abisinin her istediğini isteyen ve ayrıca bir şeyleri kapıp alan türden bir kardeşti. Jungkook’un sahip olduğu şeyleri alabilmek için her yolu denemeye hazırdı ve sonra da sırf keyfi için onları bir kenara atardı.
Jungkook'un oyuncaklarını çalma, onun eğitim silahlarını kaybetme ve büyük olan çocuğu kışkırtıp boğaz boğaza gelene kadar kavga etmelerine yol açma huyu vardı.
Yıllar geçtikçe, bu çocukça fiziksel kavgalar soğuk bir savaşa, kimin daha üstün olduğunu kanıtlama çabasına dönüştü. Kai, Jeon mafya çetesinin liderliğini kendi hakkı gibi görmeye başladı; bunu tamamen Jungkook'u kendi emrinde çalıştırmak için istiyordu.
Ancak hayalleri, Jungkook yaşça büyük olduğu ve babasının işine doğrudan varis olduğu için, onun çete liderliğini doğal olarak devralmasıyla yarım kaldı.
Kai daha sonra Tayland’a taşındı ve babasının uyuşturucu işinin gelecekteki varisi olarak ilan edildi. Ancak ilk başta istediği şeyden mahrum kalmayı kabullenemeyecek kadar hırslıydı.
Hala içinde bir yerlerde, ruhunun derinliklerinde onu yakan o intikam vardı, o tutku—
Jeon Jungkook’u bir enkaz yığınına çevirmek.
Jungkook, topuklarının üzerinde yavaşça döndü; bakışları üvey kardeşinin sinir bozucu şekilde mutlu ifadesine odaklanırken yüzündeki memnuniyetsizlik ifadesi daha da derinleşti.
"Ah... Jungkook-ah, burada karşılaşmak ne hoş oldu doğrusu," dedi Kai, kollarını sahte bir şaşkınlıkla savurarak gülümsedi.
“Elbette,” diye gözlerini devirdi Jungkook, tiksintiyle, “Keşke aynı şeyi senin için de söyleyebilseydim.”
Kai, alnının üzerinden kirli sarıya boyanmış saçlarını ustaca geri atarak yüksek sesle güldü.
"Her zamanki gibi ateşlisin Jeon,” dedi, gülümsemesi küçümseyici bir sırıtışa dönüşerek, “Gerçekten harika."
Mafya lideri gözlerini tekrar devirdi, cevap vermeye tenezzül etmeden, suratında asık bir ifadeyle onu bekleyen Namjoon’un yanına doğru yürümeye başladı.
"Jungkook! Neden sürekli üç yaşında bir çocuk gibi kaçıyorsun böyle?”
"Hyung, lütfen bana şu sülüğün burada ne işi olduğunu söyleyebilir misin? Ve neden bu konuda bana hiçbir bilgi verilmedi??” diye öfkeyle patladı Jungkook, bir anlığına yaşça büyük olanı şaşırtarak. Ancak sonra gözleri, elinde bir şarap kadehi ve yüzünde kibirli bir sırıtışla kendilerine yaklaşan tanıdık çocuğa takıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAST DRAW《Taekook》
FanfictionMafya çetesinin lideri Jeon Jungkook ve onu sorguya çeken yeni müfettiş Kim Taehyung. İngilizceden Çevrilmiştir, Fic çeviri hesabı. #semekook #uketae