Early in the morning

390 31 17
                                    

Taehyung'un gözleri kırpınarak açıldı, hafif esintili güneş ışığı küçük odaya süzülmüş, her zamanki gibi ince uykusunu uyandırmıştı.

Çatlamış pembe dudaklarını şapırdatarak şirin bir şekilde esnemiş,  ve gariplik hissetdiğinde biraz yana dönmeye çalışmıştı.

Sırtındaki ölü ağırlık.

Daha çok, onu arkadan kıskacına alan bir insanın ağırlığı gibi.

Taehyung irkildi ve başını çevirdiğinde Jungkook'un yüzünü ensesinde buldu; Jungkook'un iri bedeni Taehyung'un nispeten daha küçük bedenini rahatça kavrıyordu. Uykusunda sessizce derin nefesler alırken, dövmeli elleri Taehyung'un beline sıkıca sarılmıştı.

Taehyung'un şaşırdığını söylemek hafif kalırdı.

Patronun uykuda sarılmayı pek sevdiğini sanmıyordu, ayrıca birlikte geçirdikleri ilk gece aralarında hatırı sayılır bir mesafe bıraktığına bakılırsa, Taehyung onun dün gece de sarılma konusunda blöf yaptığından emindi.

Dün gece Jungkook onun ağzını yirmi dakika boyunca acımasızca-ve seksi bir şekilde- becerdikten sonra, sözünü tutacak ve Taehyung'a sadece ellerini kullanarak zihin uyuşturan bir orgazm yaşatarak küçük problemine yardım edecek kadar düşünceliydi.

Parmakları sihir gibi işliyor, Taehyung'un penisini sertçe okşuyor, meme uçlarını zaman zaman nazikçe sıkarak çimdikliyor, onu zevkten ağlatacak her yolu deniyordu. Hâlâ terastaydılar ama o sırada restoran kapanmış ve tüm personel evlerine gitmişti. Kimse ikisini rahatsız etmeye gelmemişti, Taehyung'un saf bir zevk içinde soluk soluğa sallanırken parıldayan gözlerine yansıyan solmakta olan yıldızlar dışında.

Ve şimdi sarılıyorlardı. Taehyung gülümsememek için dudağını ısırmak zorunda kaldı.

Elini geri çekti ve dikkatlice yan dönerek hâlâ uyuyan Jungkook'a baktı, elleri hâlâ Taehyung'un minik beline dolanmıştı. Taehyung onun mükemmel yüzüne bakarken iç çekti.

Mükemmeldi, biraz deliydi ama gerçekten.. Sadece mükemmeldi. Taehyung, Jungkook'un pembe yanaklarına usulca oturan uzun kirpiklerinden, sevimli düğme burnundan ve dudağının altındaki küçük beninden başlayarak çoğunlukla bebek gibi yumuşak yüz hatlarına sahip olduğunu fark etti. Dürüst olmak gerekirse, bu onun çete lideri katil/ patlayıcı ustası kişiliğiyle pek uyuşmuyordu ama Taehyung buna aldırmadı.

Çünkü yüzü, altında yatan masumiyet ve iyiliğin bir kanıtıydı. Taehyung, Jungkook günde en az kırk kez kişilikleri arasında geçiş yaptığı için bunu zaman zaman parça parça ve anlık olarak görmüştü. Dün gece Jungkook boğazını sıktıktan sonra onu gerçekten övüp şımarttığında görmüştü bunu, geçen gün uçakta Jungkook Taehyung'un sekse hazır olmadığını hissettiğinde ondan sıkıldığı yalanını söylediğinde de görmüştü. Taehyung tüm bunları düşünürken bir şeylerin farkına varmış gibiydi, ama bu onun durumuna hiç yardımcı olmazdı... Yoksa o şimdiden---

Gümüş kafa gözlerini kapatıp bir nefes aldı ve zihninde gezinen düşüncelerini tam zamanında susturdu. Jungkook'un uykusunda kıpırdadığını, kaşlarının çatıldığını ve birkaç küfür mırıldanmaya başladığını fark ettiğinde gözlerini yeniden açtı.

Stresli görünüyordu. Muhtemelen dün gece yolunda gitmeyen iş anlaşması yüzündendi. Chicago'da Stevie'yle yapmaya çalıştığı sanat kulübü vakfı anlaşması da aynı şekilde başarısız olmuş ve Stevie'nin bir helyum balonu gibi havaya uçmasıyla sonuçlanmıştı.

Taehyung dünkü adamın Stevie'yle aynı kaderi paylaşıp paylaşmayacağını merak ediyordu ama Jungkook için daha çok endişeleniyordu.

Patron dünyanın dört bir yanındaki sanatçıları desteklemek için fon sağlamaya gerçekten hevesli görünüyordu, şüphesiz iyi bir amaçtı ama bu Taehyung'un kafasını karıştırdı. Jungkook neden sanatçılar için bir vakıf evi kurmakla bu kadar ilgiliydi? Yoksa o da...onlardan biri miydi? Elbette, Taehyung Jungkook'un graffiti sanatında kesinlikle harika olduğunu fark etmişti, böyle karmaşık bir sanat eserinin tamamını sadece otuz dakika içinde boyamayı başarmıştı. Bu mümkün olabilirdi. Ama gerçekten mi? Bir mafya patronu ve sanat mı? Bu nasıl olabilir?

FAST DRAW《Taekook》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin