Taehyung'tan.
Jungkook'un bahsettiği otel zinciri sahibiyle buluşacağımız yere varalı yaklaşık iki saat olmuştu.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir oteldi. Otuz üç katın tamamındaki gösterişli iç mekanlara ve abartılı dekora bakarsak, adamın kendisine ait olduğu söyleniyordu. Her şeyi kavramak için başımı kaldırmak zorunda kaldığımda boynumun gerildiğini hissetmekten kendimi alamıyordum.
Sadece bir konaklama tesisi için mi? Çok fazla.
Zenginleri hiç anlayamıyorum.
Bu gece gömleğimi bilmem kaçıncı kez düzelttim, bu gece onu giymeyi seçmeden önce bedenimde ne kadar bol ve dayanıksız durduğunu aklıma getirmemiştim. İlk düğme boynumun çok altına düşüyor, neredeyse ince kareli kravatla saklamaya çalıştığım yapılı olmayan göbeğimi ortaya çıkarıyordu.
İç çektim, olduğu gibi bıraktım ve gözlükleri burnuma taktım, gözlerimin burada geçirdiğimiz birkaç saat boyunca hapsolduğum yerde dolaşmasına izin verdim.
Bu pahalı binaya adımımızı atar atmaz Jungkook bizi binanın 33. katına çıkaran, "Yalnızca özel konuklar içindir" ibareli asansöre bindirdi.
Yarı çatı katı bir bara ya da restorana benziyordu, loş ışıklı bir yerdi ve yüzlerinde kendini beğenmiş sırıtışlarla güzel sevgilileriyle yemek yiyen birkaç Amerikalı zengin dışında çoğunlukla boştu. Kadınlara bu kadar değerli ama aptal bir şeymiş gibi davranmaları açıkçası beni rahatsız ediyordu.
Ağzımı kapattım ve iki koruma tarafından korunan cam bir kapıya ulaşana kadar patronu takip ettim. Onlar bir şey söyleyemeden Jungkook döndü ve kendisi dönene kadar bekleme salonunda oturmamı emretti.
Gidip söyleneni yaptım ve neredeyse boş olan salondaki bir bar taburesine yerleştim. Oturduğum yerden Jungkook'u hâlâ görebiliyordum, o yemek masasının karşısındaki biriyle konuşurken ben de onu izlemeye başladım. Ne konuştuklarını duyamıyordum ama muhtemelen umurumda olmayan bir iş anlaşmasıydı.
O gideli iki saat olmuştu ve ben orada oturmuş, şarap bardak altlıklarıyla oynayarak ve kıyafetlerimi düzeltmeye çalışarak zaman geçirmeye çalışıyordum. Dürüst olmak gerekirse, burada ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Zaten onların işine yarayacak biri de değildim. Hiçbir zaman silahlarla aram iyi olmamıştı, teknolojiden anlamıyordum ve kesinlikle bir savaşçı değildim. Evet, bir zamanlar polis olduğumu kabul ediyorum ama bu işte en kötüsü olduğum su geçirmez bir gerçekti.
Hangi normal polis stajyer alımının ilk haftasında mafya tarafından kaçırılır ve haksız yere vatana ihanetle suçlanır?
Ben tabii ki. Ama ben normal değilim. En azından artık değilim.
Bilinçaltımdaki düşüncelerle dudağımı ısırdım, burada olmamın gerçek nedenini hatırladım. Bir iyiliğe karşılık vermek için. Beni benden çalan ve sonra günahların tanrısı gibi beni memnun eden mafya patronunun sözleriyle, o gece bana yaptığı iyiliğe karşılık vermeliydim.
O gece... Sadece belirsiz bir anı bile içimi jöleye çevirmeye yetmişti. Ne kadar tedirgin ve gergin olsam da kaçmak istemiyordum. Ona bir borcum varmış gibi hissediyordum, zalim ve boğucu mafya liderine bana merhamet ettiği için borçluydum, hem de birden fazla kez.
Elbette kötü ve tanımlanmış bir katildi ama beni isteğim dışında zorlamamıştı hiç bir zaman. Kafamı kontrol etmek için sapkın yöntemleri olabilirdi ama sabırlıydı, bunu ona vermeliydim. Belki de tüm bunlar onun için sadece küçük bir oyundur, sonuçta benimle istediğini elde edene kadar beni baştan çıkaracağını söylemişti, belki de şimdi tam da onun istediği yerdeyim - ona borçlu bir şekilde, onun merhameti karşısında güçsüzüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAST DRAW《Taekook》
FanficMafya çetesinin lideri Jeon Jungkook ve onu sorguya çeken yeni müfettiş Kim Taehyung. İngilizceden Çevrilmiştir, Fic çeviri hesabı. #semekook #uketae