Conan Gray - The Cut That Always Bleeds
Kerem Akdemir - Acıyı Sevdirdin Bana
3.Bölüm: Müjgandaki Buhran
Daima ağzında keşkeler ve belkiler yuvarlayan bir insan olmuştum.
Beni etkisi altına alan keşkeler gelecek için kullandığım sihirli kalemimi kırıyor, çoktan yaralar almış zihnimi mürekkep lekeleriyle kirletiyordu. Kan damlalarını andıran mürekkep lekeleri titreyen ellerime sıçradıkça kendimi amatör bir katil gibi hissediyordum.
Dilime doladığım belkiler ise keşkelerin bıraktığı izleri geçirmeyi vadediyor, güvenli olduğuna inanmak istediğim kollarını bana açıyordu. Beni sarıp sarmaladıkça kendimi kafesinden zorla çıkarılmaya çalışan bir canlı gibi hissediyordum.
Keşkelerin ve belkilerin tek ortak yönü beni berbat hislerle boğup öldürüyor olmalarıydı. O ebedi uykuya daldığımda dahi cesedimi çiğneyeceklerinin, beni tekrar tekrar öldüreceklerinin bilincindeydim.
Buna rağmen belkiler bedenimi uyuşturuyor ve keşkelerden daha cazip görünüyordu gözlerime. Belkilerin bana ihanet ettiğini dile getiremezdim çünkü onları ben üretiyordum. Kaçış yolum bu değildi fakat saklanma yolum buydu.
Bu yaşıma kadar kavrayamadığım bir gerçek vardı.
Mürekkep lekeleri vücudumda bir pranga edasıyla yer edinmiş, adeta bir gölge gibi beni takip ediyordu. Geçtiğim sokaklara, tanıdık duraklara, girdiğim denizlere, uğradığım arkadaşlarıma, dinlediğim şarkılara, kendimi bulduğumu sandığım her yere ve adını taşıdığım İstanbul'a o lekeleri bizzat ben bahşediyordum.
Şimdi ise bu edebi yazının getirdiği lekeleri mücadeleci kalbimde, titreyen müjganımda, açmaya yüz tutmuş izlerimin üstünde hissediyordum.
İçime çektiğim nefesler acıydı, genzim ilk defa sigara dumanıyla karşılaşıyormuşçasına yanıyordu. Ayrıca canımı yakıp beni kendime getirene dek sol elimi yumruk yaptığımı ve tırnaklarımı etime geçirdiğimi fark etmemiştim. Bu hareketi en kalpsiz olmam gereken vakitlerde yapardım ve o bir kalbe sahip olduğumun habercisi olurdu ancak bu iyi bir şey olarak algılanmamalıydı çünkü kendime kızardım hâlâ hissettiğim için.
Avuç içim ile tırnaklarım arasındaki ilişkiyi sonlandırmak istemediğimden dolayı sağ elimi sol elimin bileğine koymuş, lise zamanlarımdan beri taktığım bilekliğimle oynuyordum.
Herkes sohbet ederken ben onları dinliyordum demek isterdim fakat aralarına yeni katıldığım için olsa gerek bütün odaklar ve sorular bana yönelikti. Saçlarına hayran kaldığım İzem "Babaannen nasıl oldu? Hepimizin aklı sende kaldı." dedi. Anlaşılan benim yerime Atalay onlara açıklamada bulunmuştu. "Daha iyi."
Bakışlarımı İzem'den çekip Ege haricinde herkeste gezdirirken "Yetersiz kalacağının bilincindeyim ama çok özür dilerim." diye ekledim. Mimiklerimde kaygı vardı, anlarlardı. Ege sözü devralıp "Sorun yok." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYIN EŞSİZ ETKİSİ: Aysar
ChickLitDoğum günü kutlamasında afili şarkılar söyleyen kadını hayranlıkla izleyen adam, adamın katlanılması güç olan melankolik haline rağmen kadının lisede ona takıntılı derecede meftun olduğundan ve yılların ardından ışıltılı gözleriyle karşılaştığından...