00.06: VİRAN & VİRANE

88 69 21
                                    

Sabrina Carpenter - Fast Times

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabrina Carpenter - Fast Times

Jeremy Shada - Dancing with Strangers

Mavi Kumsal'ı çok severdim ancak buraya sık sık uğramak gelecek planlarım arasında yer almıyordu. İlk olarak Pinhan'ın doğum günü, ardından özür mahiyetinde bir yemek, şimdi ise Anıl'ın yarışma silsilesi...Birdenbire bütün odağım bir arkadaş grubu olmuştu ve bu durumdan artık memnun değildim.

Atalay ile olan telefon konuşmamızın üstünden 2 gün geçmişti. Yaşananları sindirmek adına kendime vakit tanımıştım fakat elbette beni rahatsız eden kısımlar tazeliğini koruyordu. Mesela artık Ege'nin benim için Pinhan olması gerektiğine karar vermiştim çünkü onu tanımıyormuş ve bugünlerime yeni girmişçesine düşüncelerime yön verirsem bir ihtimal daha az meyus olabilirdim. Gördüğüm kadarıyla herkes Pinhan diyerek sesleniyordu, sanırım benim için de Pinhan olma zamanı gelmişti.

Atalay kaşlarını çatıp bileğindeki kalın saate baktı ve "Nerede kaldı bu ya?" dedi. İsteksizliğimin altını çizmek istediğimden ötürü sinir bozucu bir tavırla "Hem ısrar ediyor hem de gecikiyor." dedim. Sonrasında büktüğüm dudaklarımı iki yana kıvırdım. "Acaba gitsem mi?" Bana saçmalama diyen bakışını sundu, telefonuma döndüm.

Yaklaşık beş dakika beklememizin ardından nefes nefese kalmış iki adam masamıza doğru yaklaştığında fazlasıyla dumura uğramıştım. Ben Anıl ile konuşmak amacıyla buraya gelmiştim, Pinhan neden burada bulunuyordu ki? Onunla karşı karşıya gelmek istemiyordum.

Kahverengi pantolonu dikkatimi çeken Anıl Atalay'ın yanı başına, kıvırcık saçları alnına her zamanki gibi çokça dökülmüş Pinhan ise benim yanı başıma kurulduğu sırada diğerlerine baktığımda ilgimi çeken özellikleri giyim tarzı oluverirken konu Pinhan'a gelince daima yüzü olduğunu fark ettim.

Sandalye yerine koltuklarda oturuyorduk ve bu yüzden gereğinden fazla yakındık, yine çocuksu heyecanımı üstümden atamıyordum. O oturduğu sırada çöken koltuk dahi toz tutmuş kalbimin ritmini arttırmak için yeterliydi. Deliriyor muydum?

Anıl son model telefonunu masaya bırakırken "Geciktiğimiz için kusura bakmayın." dedi. "Ben Pinhan'ın evinden buraya geçecektim, peşime takıldı." Atalay sözü devralıp "Ne kusuru kardeşim?" dedi. Açıkçası ben kusura bakmıştım, bu cümleleri sıralamasaydı onun hakkındaki düşüncelerim tepetaklak olabilirdi.

Anıl, kolunu Atalay'ın omzuna attı ve Pinhan'a irislerini kısarak baktı. "Çirkin ördek yavrusu." O bu mırıldanma karşısında yapmacık bir biçimde dişlerini açığa çıkardı, ağzında birkaç söz yuvarladı fakat yakınlığımıza rağmen sözlerini anlayamadım.

"Nasılsın?" Omzumu silktim ve "İyiyim." deyip bakışlarımı hem sorunun sahibinde hem de Pinhan'da gezdirdim. "Siz nasılsınız?" Anıl anında yanıtladı. "Sen teklifimi kabul edersen bizden mutlusu olmayacağına bahse girerim." Mevzuya adeta bodoslama bir şekilde dalmıştı, kartları açık oynaması iletişimimizi kısa kesecekti bu yüzden içimde olumlu bir kıpırtı hissettim.

AYIN EŞSİZ ETKİSİ: AysarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin