Olga'nın Gözünden

9 9 0
                                    

-Babana verdiğim sözü tutmayacağım artık.
Gözlerime bakıp böyle söyledikten sonra dudağıma yapışmak için hamle yaptı. Beni öptüğü saniye kar tanesinin kıvılcım aldığını hissediyordum. Olamaz diye zihnim beni öpücüğün içinde bıraktı. Kart tanesi öpücükle mest olup ritim tutmuştu.
Kabullenmek mi ? Kurdum kontrolün bana ait olmadığını söylüyordu.
Az önce kırmaya çalıştığı masaya beni dayamak istemişti Alex Monday. Onun dudaklarından kaçtım.
- Sen beni istediğim dışında öpemezsin. Gece kulübünü ateşe veririm.

Ruh eşini bulan kurtların teninden kıvılcımlar çıkardı. Alfa Alex elini dudağına götürdü.
- Tenin yanıyor. Kıvılcımlı Olga oldun artık. Kurdun ben diye can atarken ona karşı mı geleceksin ?
- İşaretlenmemiş dişi kurt ruh eşini daima istememe hakkına sahiptir.
İstenmeyen ruh eşinin öldüğünü duymuştum annemden. Alfa kurtlarda acaba ölür mü ?
Yanıma yaklaştı ve küstah şekilde tek şey söyledi.
- Eve kendi başına dön. Sen alışkın sayılırsın zaten.

Gece kulübünde beni bırakıp gitmişti. Tüm içkileri gün açtığında kırmıştım. Mutfakta bulduğum tulumu giyinmiştim. Topuklu ayakkabılarımı arkamda bırakıp elbiseyi bar masasına koydum. Mutfakta bulunan ocak sayesinde gece kulübünü yaktım.   Gitmeden önce yangın ihbarını yaptım ve Alex Monday ismini verdim. Beş buçukta yataktan polis onu şafak operasyonu ile alacaktı. Çünkü; güvenlik kamerası kayıtlarında onun gece kulübünden çıktığı görülüyordu. Bar tarafının iki kamerası bozuktu.

Gece kulübünü kundaklama suçundan alfa ceza almadı. İfadeye çağrıldı. Gece kulübünün sahibinin Vera bana kurt adam olduğunu söyledi. Alfa Alex ona para ödemişti. Böylece serbestçe Partel topraklarına dönecekti. Jake ise sürüden atıldı. Alex Monday'ın emriyle yerine Karen getirildi. Jake'ye kimse dört gündür ulaşmayı başaramadı. Yine alfada sürünün topraklarında değildi. Vera ile birlikte onun odasında oturuyorduk. Vera bana aldığı oduncu gömleğini gösterdi.
- Bedeni bana göre fakat bol olduğu için onu sevmedim Olga. Denemek ister misin ?

Oduncu gömleği hiç sevmiyordum. Vera üzülmesin diye banyoya geçtim. Gömleği giyinip aynada baktım kendime.
- Vera gel. Gömlek değil sanki üç çuvalın birleşimi. Nereden aldın gömleği ?
Banyonun kapısını Vera açtı.
- Sır. Söylemez isen kimseye seni oraya götüreceğim.
Gömleği çıkartıp kırmızı poşetiyle aldığımız yere götürmeye karar verdik. Vera'ya hemen çıkalım dedim. Vera ise öğlede kurulan bir pazar olduğunu söyledi.

Öğle yemeğini yemekhanede birlikte yedik. Beta olan Karen'de nasıl oldu ise bizimle oturdu. İki tane hamburger yedi. Beta kurtların antreman sahasına bizi davet etti.
- Jake size kıymet veriyordu. Benimle arkadaş olabilirsiniz.
Vera nedense Jake'den önce ona yazıyordu. Şimdi ise Karen'in tuzluk istemesini sanki duymadı.
- Olga. Tuzluk uzatır mısın ? Jake'ye ateş eden bir erkeğin yemeğine tuz ilave etmem. Karabiber dökmediğim için şanslı sayılır.
Karen ise ketçap poşetini yırtıp Vera'nın yediği kelebekli makarnaya sıktı.

Vera tabağını alıp makarnayı ketçaplı şekilde Karen'e attı. Vukuat üstüne vukuat dolu bir yemeğin sonunda araziden çıktık. Vera sürekli takip eden Pastel üyesi var mı diye arkasına bakıyordu.
- Vera. Oduncu gömleğini geri vermeden önce takılıp düşeceksin.
Vera elimi sıkıca tuttu.
- Oduncu gömleğini haydut kurtların pazarından aldım. Oldu mu ?
Haydut kurtların pazarı mı vardı ? Vardı demek ki Vera'da onlarla alışveriş yapmıştı. Kulaklarıma çıkan şey ses değildi. Ateş bastı yüzümü.
- Olga. Yüzün kızardı.
- Şimdi biz oduncu gömleğini haydutlara ne diye geri vereceğiz ?

Vera'nın fişi yoktu. Oduncu gömleğini denedim banyoda. Etiket veya markası bulunmuyordu.
- Vera. Sana söylüyorum.
Vera ise poşeti uzattı bana doğru. Sanki satın alan kişi ben miydim ?
- Kız kardeşim olacaksın. Oduncu gömleğinin bol olduğunu söyleyeceksin. Bana çok bol oluyordu Olga. Ama sana üç kat geniş oldu.
Pastel topraklarının kuzey yamaçlarında derenin ortasında atlar üzerinde adamlar gördük önce. Ardından ise pazarın flaması parlıyordu.
Siyah bir bayrak üzerinde kırmızı gözlü kurt figürü. Atlar ile adamların soygun yaptığını kırk metreden insanlar tahmin ederdi.

Bayrağın altında tahtadan yapılmış bir kapı vardı. Ucuz bir pazar kültürü göze çarpıyordu. Cılız ve hastalıklı bir haydut kurt bizi karşıladı. Adamın derisinde bulunan kabuklar bana uyuz olduğunu düşündürdü.
Vera ise onunla defalarca iletişim kurduğunu anlatır şekilde beni gösterdi.
- Yellow seni kız kardeşim Olga ile tanıştırmak isterim. Bugün pazara onu getirdim.
Yellow ise beni istemediğini girişte belirtti.
- Başımıza bela olur ise onu öldüreceğiz. Sana söyledim Vera. Kafana göre kimseyi getirme.
Vera ise tuttuğum poşeti gösterdi.
- Kız kardeşim ile dokuz yıldır ayrı sürüde yaşıyordum. Kardeşim Olga benimle kalmaya geldi. Kaliteli olan oduncu gömleğini çok sevdi. Doğum günü hediyesi olarak giyinsin istedim.
- Geç içeriye karı. Doğum günü nedir ? Doğdun işte. Sürüye ayrı bir tabak ekledin.

Yellow için doğmak önemli detay değildi. Bizi öldürmeden pazara almıştı. Pazar yerinden ağır bir ısırgan otu kokusu alıyordum. Az ötede bir kadın kazan kaynatıyordu.
- Isırgan kan kan. Bugün falın kazanın içinde. Bir yudum içince dökülür gerçekler eteğine.
Gözlerini kapatmış bunları söylüyordu. Önünden geçerken bize seslendi.
- Gözlerim ame ame yok mu bana bir çare ? İki güzel kız geçiriyor yanımdan. Poşette var bir hediye. Olga gel önüme.
Ame olan varlıkların görünmeyen şeylerden haberi olurdu. Vera gitme dedi ama onun yanına yaklaştım.
- Ame ame. Söyle bana bir çare.

Kaynamakta olan kazanı gösterdi kadın.
- Isırgan otu yakar derini ince ince. Sen şimdi geleceğini hiç düşünme. Daldır kolunu kazanın içine. Ya da bir kese altın doldur cebime.
Altın yoktu bende. Kaynayan ısırgan otuna doğru elimi uzattım. Çok sıcaktı. Ama dayanırım diye düşündüğüm sırada kadın bağırdı.
- Daha fazla elini götürme Olga. Senin kaderin kanla bezeli. Çok kan akacak. Zehirli insanlar var hayatında. Hemen git evine. Birazdan senin için karanlık çökecek.

Kazan soğudu. Isırgan otunun kokusu pazardan uzaklaştı. Gözleri kapalı kadın eline aldığı bastonla bizim geldiğimiz giriş tarafından gitti.
Vera ise bana on adım uzaktan el sallıyordu.
- İşte kız kardeşim Olga. Size söyledim. Oldukça zayıf.
Sol yanağında bıçak izi olan adam bana doğru tükürdü.
- Oduncu gömleğini kemikleri sayılan birine aldığın iyi oldu. Onu öldürür isem gömlek tamamen bana kalır.
Adamın çekip gömleği alıp parçalara ayırması ile Vera bana doğru koşmaya başladı.
- Gidiyoruz Olga. Gömlek için pazarlık etmeye değmez.
Vera benden önce kurt formuna geçti. Yellow'un giriş kapısını kapatmasını görmüştüm. Fakat atlı adamların tüfekleri nereden aldığını görmedim.
Beş at üstünde adam girişte tüfekle duruyordu.
Vera atlayıp onlara pençe ile vurmak istediğinde tüfek sesini duydum.
Gümüş mermiyi tanıyordum. Vera'nın kurdu acı ile yığıldı. Vera'dan acı acı inleme sesi geliyordu. Yellow'un adamlara küfürler ettiğini duydum.
- Size ateş etme emrini vermedim. Kızları esir alacağız dedim. Beceriksiz herifler. Esir pazarında artık tek dişi kurt satarız. Ballion onu yakala.

Ballion'un yaralı yüzüne koşup tekmeyi attım. Kurt formuna dönüşmemek için bulduğum pazar yerindeki boşluktan sola döndüm. İki at vardı. Beyaz olan bağlıydı. Siyah at ise ipsiz şekilde otluyordu. Bir atın sırtına çocukken en son binmiştim. Ballion arkamdan seslendi.
- Yavrum. Esir pazarına gitmeden benim altımdan geçeceksin. Seksi parçam benim. Oduncu gömleği var başka. Sabah seksi sonrası üzerine geçirmiş olursun.
Geçirecek olduğum yeri ben çok iyi bilirdim. Ata doğru yaklaşıp üzerine bindim. Ballion'un olduğu tarafa inatla at gitmek istedi. Atın altında adam can verdi. At, hırçınlık ediyordu. Kendi etrafında üç tür attığında midem bulandı ama beni sırtından atmak yerine ormanda haydut çetesinden kaçırmayı bildi. Nereye giderse gitsin artık pazar yerinde değildim.

OlgaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin