12

13 0 10
                                    

Nabersiniz asklarımmmmm?????
İnşo iyisinizdir hade bölümeeee
Öpüldünüzz❣️

Başlıyoruz...

İyi okumalar

Gözümü telefonumun alarmı aile açtım. Saat dört idi. Yatağımdan sessizce kalkarak valizimim başına gittim. Yoongi ve Jimin uyuyorlardı sessiz olmam lazımdı.

İki gün önce yemekten sonra hem yol yorgunluğu hemde eşyaları yerleştirmek için odalarımıza erken çekilmiştik.
Üç gündür doğru düzgün ilaçlarımı içemiyordum, bu yüzden saatleri kaymıştı.

Büyük valizin içindeki hapları ve enjeksiyon takımını aldım, sessiz adımlarımla bize verdikleri karavandan çıktım. Yardım ve içerisinde çalışacağımız çadırlarımız bize yakındı, bu yüzden adımlarımı oraya yönelttim.

Hava gece olmasına rağmen sıcaktı ama yinede esiyordu. Üzerimdeki uzun kolluya iyice sarıldım, altımdaki kısa şort üşütsede bacaklarım üşümüyordu.

Tek tarafı açık çadıra girdim, üç tarafı kapalıydı bu yüzden esmiyordu, hızlıca masanın önündeki sandalyeye oturup elimdeki hapları koydum masaya.

Önümdeki manzaraya baktım bir süre, önümdeki ilaçlar benim acımı her gün yüzüme vuruyordu. Yüreğimi yakıyordu. Göğsüme sancılar giriyordu.

Benim kurdum ölmüştü ve ben bunları bana zarar vermemesi için içiyordum. İtiraf etmek gerekirse  o askerlerin yanında kendimi kötü hissetmedim değil, bir zamanlar o bereyi göreve gitmeden hep ben takıyordum ruh eşime.

Ama şimdi..

Kafamı sallayarak iki yana aklımdaki düşünceleri dağıtmaya çalıştım. Hafif nemlenen gözlerimi siktir edip önümdeki ilaçları tek tek çıkardım, şişemdeki su ile yuttuğumda duraksadım. Sıra gelmişti en zoruna.

İğne olmaktan nefret ederdim, canım çok yanıyordu.

Enjeksiyon takımını açıp içindeki intraket ile şırıngaya küçük tüpteki ilacı çektim. Derin bir nefes aldım, çok acıyacaktı.

Üzerimdeki uzun kollunun karın kısmını yukarı sıyırdım ve tam karnıma iğneyi soktum. Acıdan nemlenen gözlerimle ilacı bedenime gönderdim. Bittiğinde hızla pamuk bastırdım, çok acıyordu.

Canım çok yanıyordu.

Çenem titrerken gözlerimi sımsıkı kapadım. Biraz bekleyip üzerimi düzelttim, önümdeki eşyaları toplayıp yerimden kalktım. Dolaşacaktım biraz.

Dolu ellerimle birlikte yavaş yavaş yürümeye başladım, bölükte bir sürü bina vardı ama iki tanesi ana binaydı, büyük olan yemekhane gibi geçinen toplanma alanı ve üst kısmında teçhizatlar bulunuyordu.

İkinci bina ise sanırım yetkililerin girebildiği yerdi, daha içine girme şansımız olmamıştı. Bu iki binanın arkalarında hem büyük çadırlar hemde askerlerin kaldığı ufak üç bina vardı.

Toprak yolda yavaş yavaş yürüyordum, hava yeni aydınlanıyordu. Gökyüzüne kaydı gözlerim, hava aydınlansa dahi yıldızlar hala duruyordu. Ve bu esnada yıldız kaydı.

Şaşkınlıkla gözlerimi kapayıp bütün yıldızlardan dilediğim o imkansız dileği diledim.

Arkadan bie hışırdama sesi yükseldi, irkildim. Korkuyla arkamı döndüğümde hiç bir şey yoktu.

Ama içimi tuhaf bir his kaplamıştı;
Sanki, sanki birisi beni izliyordu.

...

Sabah hissettiğim korku ile büyük adımlarımla odama geri dönmüştüm, korkmuştum evet askeriyede kalıyor olabilirdik ama yinede bu güvende olduğumuzun bir kanıtı değildi.

You are everythingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin