Çok önemli bir bölüm yavrularım.
İyi okumalar
(Yazar'dan)
Tabura geleli iki gün olmuştu. Hayatında yaşadığı, atlattığı en kötü dağ tecrübelerinden birisiydi. Mental yorgunluğunu yeni yeni atıyordu üzerinden.
Dağda teröristlerin rehinesi altında kalmıştı. Aç susuzun geçen üç gün sonunda hepsinin kafasını keserek kurtulmuştu o lanet yerden.
Kan bulanmıştı ruhuna. Ellerinden gitmiyordu o keskin koku. Binlerce can almıştı, defalarca işkence çektirmişti. Sönmüyordu içindeki öfke ateşi. Her geçen gün korlanmaya devam ediyordu.
Lavabonun kenarlarına dayadığı elleri ile başını kaldırıp aynadan yorgun gözlerine baktı. Etrafı kırışmış, kanlanmış bir çift göz. Yaşanmışlıklar doluydu bu iki kürede.
Saçlarına kaydı bakışları; daha otuzunun başlarında ki bu adamın tutamları ak kaynıyordu.
Son dört yılda çok değişmişti. Önceden kahkahalar atan adam, gülmez olmuş; atan kalbi durmuştu. Izdırap içerisinde geçiyordu her gecesi gündüzü.
Bütün rüyalarında onu ağırlıyordu, bir kere bile unutmamıştı güzel yüzünü. Her bir ayrıntısı aklında kazılıydı.
Gönlündeki sarılmamış yaralar yüzünden kanlı yaşlar döküyordu içten içe. Devasa cüssesinin içinde acılarla kıvranan, feryatlarla ağlayan bir çocuk vardı.
Artık canını yakmıyordu kurdunun attığı pençeler, alışmıştı. Her seferinde daha derinde kazıyordu tırnaklarını lakin susmak dışında hiç bir şey yapmıyordu.
Bir damla yaş düştü lavaboya, sıktı gözlerini daha fazla akmaması için. Elini götürüp yok etti ıslak izi. Büyük kaslı bedeninin üzerindeki dar beyaz atlet, boynundaki künyesi, altındaki şortu ile aynaya boş ama anlamlı bakışlarını atıyordu.
Bu sabah öğrenmişti, buradalardı. Buradaydı. İçindeki hasret ve gerginlikle kalbi gereğinden çok atıyordu.
Çenesini olabildiğince sıktı, korkuyordu. Deliler gibi korkuyordu karşılaşacağı manzaradan. Elleri ile yüzünü sıvazlayıp hafif uzamış saçlarını geriye taradı.
Sigaradan kararmış ciğerlerini hava ile doldurup lavabodan çıkmak için adım attı. Odasındaki gardıroba gidip içinden siyah bütün kaslarını ortaya çıkartan tişörtünü giydi, altına ise kamuflaj üniformasını giydi. Künyesini dışarı çıkardı, koluna saatini takıp ayağına postallarını geçirdi.
Hazırdı. Kaldığı binadan çıkıp ana binaya girmeden askerlerin talim yaptığı alana ilerledi. Vardığında bütün tabur başlarında yüzbaşı Mi-hee olmak üzere antrenmanlarını yapıyorlardı.
Büyük adımlarını kadının yanına yöneltti, yüzbaşı binbaşını gördü ve hazırola geçti. "Komutanım."
"Yüzbaşı, askerler ne alemde?" Kalın ve sert sesi ile rahatça konuşması üzerine yüzbaşı elini indirdi ve askerlere döndü.
"Her şey yolunda komutanım. Gözüm hepsinin üzerinde. Sen- yani siz nasıl oldunuz? Toparlayabildiniz mi?"Binbaşı heyecanlı bir şekilde sorulmuş soruyu umursamadı, bu esnada
Binbaşını gören askerler hızla doğrulup asker selamı verdiler. "Emret komutanım!" hep bir ağızdan bağırdılar.
Tek bir mimik dahi oynamadı yüzünde.
Cevap vermeden yanlarından ayrıldı. Yüzbaşı ise hızla askerlere döndü, "Talimine geri dön asker! Er Mingyu herkes senden sorumlu!""Emredersiniz komutanım!"
Hızlı adımları ile adamın peşinden koştu, bileğinden tutup kendine çekti.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are everything
Romance"Şimdi senden vaz mı geçmeli?" omegaverse, taekook Texting+Düzyazı Semetae Ukekook Başlangıç: 30.07.23 (21 haziran 2024'te bölüm atılmaya başlanmıştır.) (Pc: Descendants of the sun dizisinden esinlenilmiştir.)