39.bölüm

1.1K 89 5
                                    

Bölümümüz sizlerle. Keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Bedenim oldukca rahat bir yüzeydeydi. Vücuduma sarılan kolları hissettim. Sımsıkı sarılmıştı. Saç diplerimden enseme doğru çarpan sıcak nefesi hissediyordum. Kafam çatlayacak gibi ağrıyordu. Sanki biri eline bir çekiç almış kafama çivi çakıyordu. Gözlerimi güçlükle araladığımda görüş açıma giren ilk şey ellerim oldu. Parmaklarımın arasına sarılan başka parmakların varlığı beni uykunun pençesinden ayırdı. Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Başımı güçlükle sola doğru çevirdiğimde yüzüme oldukca yakın yüzle karşılaştım.

Demir yanımdaydı.
Biz aynı yatakta uyumuştuk.

Dikkatle onu inceledim. Siyah saçları dağılmış , bazı tutamları yüzümü ona döndüğüm için alnıma sürtünüyordu. Dudakları hafif aralıktı. Göz kapakları haraket etmiyordu. Bu da demek oluyor ki uyanık değildi.

Nasıl bu hale geldiğimizi düşünürken anılar bir bir gözümün önünden film şeridi  gibi geçti. Dün gece Berna'yla eğlenmek için bara gitmemiz, konuştuklarımız, bira içmemiz, deliler gibi dans etmemiz, sonra Demir'i arayarak bağıra bağıra Tatil şarkısını söylemem, Demir'in beni almaya gelmesi. Arabada...

Olduğum yerde hızlıca doğruldum ve bir elimi ağzıma kapattım. Zihnime dolan kelimeler beynimin bir oyunu değilse eğer gerçekten yerin dibine girmem gerekti.

"Sevişelim mi?"

"O zaman öpüşelim?"

Ben bunları gerçekten söylemiş miydim? Gerçekten sarhoşken içimden bir ayyaş çıkacağını düşünmüyordum.

Etrafıma baktığımda bir otel odasında olduğumu gördüm. Güneş yeni doğmaya başlıyordu. Komodinin üzerinde duran telefona uzandığımda saatin 06'49 olduğunu gördüm. Ben eve gitmemiştim ve Demir'in annemlere ne söylediğini çok merak ediyordum.

Telefonu komodine geri koyduğumda arkamda bir kıpırdanma hissettim. Demir uyanmış olmalıydı. Arkamı dönmedim. Dönmek istemedim. Yüzüne bakmak sadece daha fazla utanmama sebep olacaktı. Arkamdan belime dolanan kollarla gözlerimi usulca kapattım. Sırtım onun göğsüne yaslandı. Saçlarımın arasında onun dudaklarını hissettim. Derin bir nefes aldığını ve saçlarımı kokladığını duyumsadım. İçimden umarım  içki kokmuyorum diye dua ettim. Ama koktuğuma emindim.

Öpüşürken nefesimin "Leş gibi içki kokuyordun." dediğini hatırladım. Oldukca dürüsttü. Bir an buna gülmek istesemde ardından utanç verici anım aklıma geldiğinde dudaklarımı dişledim.

Bir yandan o kadar huzurlu hissediyordum ki, onun kollarında güne başlamak güzel bir hissmiş.  Her sabah böyle uyanmak isteyebilirdim.

"İyi misin?" arkamdan sarılırken sorduğu soruyla kapattığım gözlerimi araladım. Başımı omzuna daha çok yasladım.

" Başım çatlıyor." yalan söylemedim. İyi değildim. Midem de bulanıyordu. O kadar fazla içmemem gerekirdi.

Demir elini omuzlarıma koyarak beni kendine doğru çevirdi. Yüzüm ona doğru döndüğünde bakışlarım saliselik onun yüzüne değdi. Işık hızında bakışlarımı başka yöne çevirdim. Demir iri ellerini yanaklarıma yasladı. Bense inatla onun yüzüne bakmamaya çalışıyordum.

"Toparlanıp çıkalım, yolda ağrı kesici ilaç alırım." parmakları yanağımı okşayarak arada saçlarımda dolaşıyordu. "Annenlere Berna da kalacağınla ilgili bir mesaj atmıştım. Merak etmene gerek yok."

Bu söylediği içimi rahatlatmıştı. Annemin endişelenmesini istemezdim. Bu kadar düşünceli olması gülümsememe sebep olmuştu.

Demir bir süre yüzümü inceledi. Ben suskunluk yemini etmiş gibi ağzımı açmıyordum. Hiç bir şey söylemeyeceğimi anladığında yataktan kalkmak için bir hamle yaptı. Ayağa kalkmadan önce, "Ben bir banyoyu kullanayım, sonra çıkarız güzelim." diyerek ayağa kalktı. Gitmeden önce elini enseme doğeu kaydırarak alnıma uzun bir öpücük bıraktı. Gözlerim kapanırken bu haraketi göğsümün altındaki kalbin şiddetle çarpmasına sebep oldu.

TEKTAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin