22. BÖLÜM-KAÇIŞ PLANI

2 3 0
                                    

""Hak" birilerinin size vereceği bir şey değil, hiç kimsenin sizden alamadığı bir şeydir."

Ramsey Clark

💣

Hava karardı. Yani dışarıda durum neydi bilmiyordum ancak en azından simülasyonda akşam olmuş, şükürler olsun ki kuş cıvıltıları kesilmişti. Belli ki Minusların kendine ait bir odası yoktu. Uyudukları, yemek yedikleri yer burasıydı. Yalnızca tuvalete gitmek isteyenler görevlilerden rica ediyor, onlarla gidip dönüyorlardı. Demir gelip beni kurtarmasaydı, haftalardır burada olacaktım. Hera ya da diğerleri gibi iyimserlik perisine dönüşecek, belki de iki yıl geçmeden ölüp gidecektim. Gerçi herkesin tüm çabalarına rağmen yine olmam gereken yere gelmiştim. Kutay'la yaptığımız plan işe yarar mıydı bilmiyordum ancak benim, Kutay'ın, Hera'nın, buradaki insanların hiçbirinin hakkettiği sonun bu olmadığını biliyordum. 

Bankın üzerine uzanıp, gerçek olmasa da bana kendimi bir nebze olsun iyi hissettiren yıldızları izlemeye koyuldum. Yarım ayın aydınlattığı gecenin içinde kaybolmayı istedim. Gözlerimi yumdum. Başıma gelen her şeyin bir rüya olmasını, yeniden gözlerimi araladığımda karanlıktan korkarak uykuya daldığım bir gecenin sabahında, Area'daki yatağımda, Ayaz'ın göğsünde yatıyor olmayı diledim. 

Ellerimi başımın altına koyup, dizlerimi topladım. Acılarım azalmıştı. Bileğimdeki morluk zorlukla seçiliyordu ve artık hareket ettirdiğimde kopuyormuş gibi hissettirmiyordu. Yaralarım kabuk bağlamıştı. Dudağımdaki şişlik inmiş, kaşımdaki açıklık kapanmıştı. Bu da sandığımdan daha uzun süredir burada olduğumu düşündürtüyordu. 

"İlk gece hep en zorudur." Diyen Kutay tam da uykuya dalmak üzereyken beni yakaladı. Kirpiklerimi kırpıştırırken tepemde dikilip, boş boş yüzüme bakmasına bir anlam vermeye çalıştım. 

"Bir arkadaşa ihtiyacın vardır diye düşündüm." Dedi yere bağdaş kurup otururken. Gerçekten mi? Başıma bela mı olacaktı? 

"Geride bıraktığımız on beş yılda olduğu gibi yine seninle sohbet etmeyeceğim Kutay." Gitseydi ve günler sonra insan gibi bir uyku uyumama izin verseydi keşke. 

Birkaç saniye bekledim. 

Yapmadı. 

Çaresizce doğrulup bende bankın üzerinde onun gibi bağdaş kurdum. "Ne var?" diye sordum gram kibar olmayan bir sesle. Yüzünü buruşturdu. "Hatırladığım kadar aksisin." 

O halde benden uzak dursana be adam! 

Ofladım. "Konuşacak pek bir konumuz yok belli ki." Neden buradaki cümlelerimin kimsenin üzerinde bir etkisi yoktu? Sürekli kendimi boşluğa konuşuyormuşum gibi hissettiriyorlardı. Üstelik bunu bir şekilde poise karşı kalkan oluşturmuş ve aklı başında sandığım bu herif bile yapıyordu. 

"Minus olmaktan nasıl kurtulduğunu anlat mesela." Dedi Kutay meraklı gözlerle. Anlaşılan ona kayda değer bir bilgi vermediğim sürece gitmeyecekti. "Veliahdın koruması oldum. Çember'de." 

Memnun bir ifadeyle başını salladı. "Vay be." Sonra da kaşlarını çattı. "Ne yapıp bu durumu mahvettin acaba? Daha çok meraklandım şimdi." Bir süre bu fikir üzerine düşündü. Anlatsam aklını kaybederdi muhtemelen. Ona ufacık bir detay dahi vermeyi düşünmüyordum neyse ki.

Konuyu değiştirdi. "Ayaz'la yine bir aradasınız o zaman." 

Onun adını duymak yine yüreğimin burkulmasına sebep oldu. Kutay niye beni sorguya çekiyordu bilmiyordum ancak şu an konuşmak istediğim son şeydi Ayaz. Aklıma her gelişinde bile kalbim paramparça oluyorken ondan bahsetmek beni mahvederdi. "Öyleydi." Dedim uzatmamasını umarak. Zorlukla yutkunup boğazıma takılan yumrudan kurtulmayı denedim. 

MİNUS-ÖLÜM ÇEMBERİ SERİSİ 1.KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin