DB-B13

73 9 9
                                    

  Merhabalar. Yorum yapmayı unutmayalım ve yıldızları parlatalım. İyi okumlar.


Hilal'den

Deniz'le çok iyi anlaştığımız için şuanda el ele market geziyorduk. Bugün Ege ve Nehir'in nöbetleri aynı güne denk gelmişti. Bir önceki birkaç sefer gibi Deniz'i bana bırakmışlardı. Birlikte kahvaltı ettiğimiz günün üstünden üç hafta geçmişti. O gün Deniz'le çok iyi anlaşmamız ve o günden sonra Nehirle tek başımıza gezdiğimiz bazı günlerden sonra Deniz'le birbirimizi sevdiğimizi anlamış ve birlikte daha çok vakit geçirmeye başlamıştık. 

   Ben halimden hiç şikayetçi değildim. Abimle evde yalnız kaldığım zamanlar azalmıştı. Bu ilk başta onu üzer sansam da öyle olmamıştı. Çoğunda rahattı. Neden gittiğimi, nereye gittiğimi, ne yaptığımı sormayı daha çok azaltmıştı. Konuşmalarımız onun benden bir şeyler istemesi ya da benim onun iş hakkında fikirlerini almamla kısıtlı kalıyordu.

  Bu iki seferdir Deniz'i benim yanıma Ege bırakıyordu. En son gördüğüm o iç gıdıklayıcı bakışlarıyla Deniz'i her benim yanıma bıraktığında karşılaşıyordum. Onunla da biraz olsun tanışmıştık galiba. Deniz'i her yanıma getirdiğinde en az yarım saat sohbet ediyorduk. Onun gitmesi bizim sohbete dalıp vaktin nasıl geçtiğini fark etmememizle yakınarak gitmesiyle oluyordu.

Alışmaya başlamıştım.

Her ne kadar itiraf etmekte zorlansam da iyi hissettiriyordu bana. Hem Deniz hem Ege hem de diğer Deniz. Bunca zamandır yalnız kaldığımı fark etmemi sağlamıştı. 

"Çikolar çuk güsel dimi Hilal" Denizin kafasını kaldırıp benimle göz göze gelme çabasına karşılık gülmemi engelleyememiş ve hafif kıkırdamıştım. Gülmeme sinirlenip kaşlarını çatıp elini elimden çekip kollarını birbirine doladı ve dudaklarını büzerek konuşmaya başladı. Bazen içimden onu tutup ısıra ısıra sevesim geliyordu ama çok narindi. Çok hassas bir cildi vardı.

"Niye güdünki ben gümedim." Gözünün önüne doğru düşen hafif bukleyi arkaya doğru attım.

"Ben senin tatlılığına dayanamadığım için güldüm ama Denizcim, söylediklerine değil ki." Daha da sinirlenip ayağını hafifçe yere vurdu.

"Ben tatlı diilim bi keye, yakışıklıyım." diyip kafasını reyona doğru çevirdi. 

"Aaa sen, sana tatlı dediğim için mi kızdın." Kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı.

"Hmm, sen çok yakışıklısın" heyecanlanıp bana doğru döndü

"Ama tatlısında" dudakları duyduklarıyla büzüştü.

"Ama Hilalcim" dedi. Dayanamayıp onunla aynı boyda olmak için dizlerimin üstüne doğru çöktüm ve yanağına hafif bir öpücük bıraktım. "Efendim Denizcim."

"Yaa ama hep böle yapıyosun. Tam mutlu olucam, ama diyip bosuyosun. Sen bi daha ama deme Hilalcim tamam mı?" Sinirlendiğinde ya da telaş yaptığında daha düzgün konuşuyordu. 

"Simci ne demistim?" Elini sarı saçlarına atıp hafifçe karıştırdı ve reyonu gördü ve söyledikleri aklına gelmiş olacak ki heyecanla bana döndü.

"Çikolar çuuuk güsel. Dimi Hilalcim." geri yerden doğrulup ayağa kalktım.

"Simci değil Denizcim, şimdi ve evet, çikolar çook güzel ama-" Sözümü kesmiş ve geri kaşlarını çatıp bana döndü.

"Ama demek yokdu Hilalcim."  Kafamı yukarı aşağı doğru sallayıp onu onayladım.

"Tamam seninle ama demeden konuşayım. Çikolatalar çok güzeller. Bende çok seviyorum da annen senin her gün çikolata yemene izin vermiyor ve biz seninle sabah birlikte çikolatalı ekmek yedik. Bu yüzden bir daha çikolata yiyemeyiz."

Deniz Bende (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin