7 • Bli Tatt

13 4 4
                                    

Yakalanmak




Ses tonu daha tehlikeliydi şimdi. Hiçbir şey hissetmeyen bir varlık, duygusuzluğunu ve soğukluğunu ancak bu kadar gösterebilirdi. Ama Miriam incinmedi ya da kötü hissetmedi. O ne söylerse söylesin, sanki kaybettiği bir aile üyesini bulmuştu. Normalde bu kadar mantıksız davranmaz ve sakinliğini korurdu. Ancak Elliot, ailesi, onun için her şeydi ve bunu kontrol edemiyordu.

Buz mavisi gözler dışında her şey tanıdıktı. Ancak Bryce ona biraz daha yaklaşıp sivri dişlerini göstererek alayla güldüğünde, Miriam gerçek dünyaya dönmüş gibi oldu. Bir anda içinde saf bir öfke yükseldi. Konuşacaktı ki kolunda soğuk bir tutuş hissetti.
Bryce alaylı gülüşüyle "Delinin tekisin belli ki", dedi ve kenara çekildi.

Margot'nun yönlendirmesiyle Miriam asansörden indi. Kapılar kapanırken yeniden donuk ifadesine bürünen vampire son kez baktı.
Margot onun kolunu bıraktı ve önden ilerleyerek otomatik ışıklarla aydınlanan koridoru geçti, tuşa bastı ve kapı yukarı kayarak açıldı. Margot onun peşinden odaya girdi. İlk uyandığı yerle hemen hemen aynıydı. Sedyeye oturdu ve Margot'nun onu muayene etmesine izin verdi.

"Neden durdurdun beni", diye sordu pansuman sırasında. Soğukluğunu gömleğinin üstünden bile hissetmişti. Kan alırken dahi özenle tenine değmeyen vampir, ne olmuştu da dokunmuştu ona?

"Çünkü kafa tutmaya çalıştığın vampir Vipera Vampir İmparatorluğu'nun tek varisi."

Yani? Miriam ona gözlerini devirdi. Bunu fark eden Margot da başını iki yanda salladı.

"En eski ve köklü vampir ailesinin tek çocuğu. Hanedanlık, saltanat falan, biliyor musun bu kelimeleri?"

Onun alaycı konuşmasına bir daha gözlerini devirmekle yetindi Miriam. Margot gülümseyip pansumanı bitirdi ve bölgeyi açıkta bıraktı. Artık gazlı beze ihtiyacı yoktu. Kanaması kontrol altındaydı.

"Bir haftaya dikişleri de alırız. Hızlı iyileşiyorsun, mutant falan mısın yoksa."

Margot ondan uzaklaşırken Miriam bu defa ayıp olmasın diye gözlerini devirmedi. Aklı "tek varis" Bryce'da kalmıştı. Vipera Vampirleri'ni elbette biliyordu, yani öğretildiği kadar. Ancak tek varisken ve bu kadar tehlikeliyken neden bu grubun başında onun olmadığını anlamıyordu. Aaron Kennedy neydi o halde? Varisten daha üstün bir pozisyonda olması için babası falan çıkması lazımdı. Hem bu vampirlerin yönetim biçimi monarşiydi bildiği kadarıyla. Monarşide yöneticilik soydan gelir anlayışı da vardı.

Asansörün kapısının ve boş koridorda yankılanan hızlı adımların sesi duyulunca Miriam ayaklandı. Çok geçmeden içeri başka bir doktor önlüklü vampir girdi ve Miriam'ı kısaca süzüp Margot'ya ilerledi.

"Linfalar", dedi sadece.
Böylece Margot değişmeyen ifadesiyle, Miriam'a döndü ve kapıyı işaret etti nazikçe.

"Önden buyur."

Miriam denileni yapıp odadan çıktı ve o önde iki vampir arkasında asansöre geldiler. Margot önce eksi dördüncü kata, sonra zemin kata bastı.
Miriam tek kelime etmedi. Asansör durunca indi ve hemen kenardaki duvarın arkasına geçip bekledi. Asansör zemin kata inince koridoru kontrol edip düğmeye bastı ve çok geçmeden yeniden binmiş oldu. Zemin kata bastı, kalbi çok hızlı atmaya başlamıştı.

Linfa Vampirleri'ni de duymuştu. Ancak anlamıyordu, henüz güneş batmamıştı, nasıl gelebilmişlerdi ki? Belki de gelmemişlerdi, iletişim falan sağlanmıştı? O zaman neden zemin kata ineceklerdi ki?

Miriam açılan kapıyla birlikte epey savunmasız hissetti. Bir kere her yer kamera doluydu ve yakalanacağına emindi ancak o zamana kadar ne öğrenebiliyorsa öğrenmeye bakacaktı.
İndiğinde geniş alanın her yerini kaplayan camların özenle kapatılmış olması dikkatini çeken ilk şey oldu. Burası adeta bir gökdelen, bir şirket gibiydi ve pencere doluydu. Bu yeri seçmek için fazla düşünmüşler miydi merak ediyordu.
Solda kalan resepsiyon masasının dışında epey boştu. Canlı ve koyu mavi renkler, pencereler işlevsiz olmasına rağmen tüm alana yansıyor gibiydi.

Dyrebar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin