9 • Hemmelig

14 4 11
                                    

Sır



Nihayet uyanabildiğinde beyaz ışıktan başka bir şey göremedi Miriam. Ancak gözleri çabucak alıştı ve kendini kalkmaya zorladı. Tanıdık bir yerdi burası. Viperaların eline düştüğü ilk günkü gibi bir odada, sedyedeydi.

Odanın kapısı kayarak yukarı açıldı ve içeri, her zamanki beyaz önlüğüyle Margot girdi. Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi Miriam'ı uyanmış görünce.

"Gerçekten hızlı iyileşiyorsun", dedi ve yanına gelip boynunu kontrol etti. Koluna bağladığı turnikeyi çıkardığında Miriam derin bir nefes aldı. Serum mu takmıştı? Gerçi yutkunurken hissettiği ilaç tadına bakılırsa hiç şüphesiz öyleydi.

"Kyle'ı bulmam lazım", dedi ayaklanıp.
Margot ona tek kelime etmeyerek kapıyı gösterdi eliyle.

"Arkadaşının yaralarıyla bizzat ilgilendim, yan odada uyuyor. Önce neler olduğunu öğrenmek istemez misin?"

Miriam birkaç adım atmıştı ki Margot'nun sözleriyle durmak zorundaymış gibi hissetti. Doğrusu Margot'ya karşı içinde anlam veremediği bir güven yeşermişti çoktan ve gerçekten neler olduğunu öğrenmek istiyordu.

Döndü ve sedyeye oturup beklentiyle buz mavisi gözlere bakmaya başladı.

"Linfa Vampirleri sahip oldukları özellik yüzünden uzun zamandır kaçarak yaşıyorlar. Sayıları az ve bu onlara ister istemez dezavantaj oluyor. Morte Vampirleri ise onları saflarına katmak ve güçlerinden faydalanmak istiyor. Linfalar sürekli saldırıya uğramamak ve bu konuda daha fazla zorlanmamak için sık sık yer değiştirir. Bay Kennedy onlara sahte bir saldırı haberinin ulaşmasını sağlayarak yer değiştirme işlemini biraz daha erkene almalarını sağladı. Yola çıktığınızda da tuzağa çekildiniz. Şüphelenmemeleri için de Morteler gibi giyinip biraz da deli gibi davrandılar."

Miriam hayretini bir kenara bırakıp sorularına yoğunlaştı. Doğrusu vampirlerin, aralarında bu derece bölünmüş olmaları insanların tek şansıydı. Hayatta kalabilmek ve savaşmak için.

Öte yandan düşününce, Morte Vampirleri hakkında hiçbir zaman bilgi sahibi olamamışlardı. Ama Elliot'ı... Elliot'ı kaybettikleri akşam yollarını kesen yağmacılar da aynı tür maske takıyordu. Güneş battıktan sonra arakaya dönüp bakamamıştı bile ama nedense bu onu şüpheye düşürmüştü.
Miriam kalbinin sıkıştığını hissetti. Morteler insanlarla işbirliği yapar mıydı? Ya da onları kullanıyorlar mıydı? Kafası allak bullak olmuştu şimdi.
O yağmacıların davranışları... Ne yaptıklarına ve amaçlarına anlam verememişti. Düşününce, hala bile anlamıyordu. Onlar da insansa eğer öylece ortaya çıkıp sanki zombiler onları rahatsız etmiyormuş gibi fazlaca gürültü çıkarmaları mantıksızdı.

"Yani ne yapacakları asla belli olmaz, normal düşünen kimse anlayamaz. Deli gibi davranmaları bu yüzdendi", dedi Margot.
"En azından davranış olarak çünkü tüm vampirler Morteler'le karşılaşmaktan çekiniyor. Sebebi zeki olmaları. Bana sorarsan zekiden çok kurnaz ve sinsiler. Bu yüzden bizim gibi normal şekilde yaşayan vampirler onlar gibilerini sevmez ve anlaşamaz."

Margot cümlesini bitirir bitirmez arkasını döndü ve serum malzemelerini yerleştirmek için soldaki dolaba ilerledi.
Miriam ona bunları neden anlattığını bilmiyordu, açıkçası umursamıyordu artık. Linfalar'ın elinde bir gün geçirmiş olmasına rağmen burda olmayı yeğleyeceği kesindi. Belki de tüm vampirler o kadar da kötü değildi. Aralarında tıpkı insanlarda da olduğu gibi çürükler çıkıyordu belli ki. Mesele, onlarla baş etmeyi bilmekti.

"Teşekkürler Margot", dedi içten bir şekilde.
Margot malzemeleri yerleştirdiği dolabı kapatıp ona döndü ve gülümsedi hafifçe.

"Teşekkür etmen gereken kişi ben değilim. Sizi kurtarmak için bu planı hazırlayan Bay Kennedy. Elinden geleni yaptı, başarılı da oldu. Ayrıca yarana pansuman yapması işimi hayli kolaylaştırdı, seni buraya kadar taşıması da."

Dyrebar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin