16 • Grusomme Sannheter

10 3 1
                                    

Acımasız Gerçekler



Harry birkaç gün boyunca içine kapanmış, bolca düşünmüştü. O gün Miriam'ı gördüğüne emindi artık. Ancak bunun çaresizlikten mi yoksa gerçekten mi olduğunu bilmiyordu. İçindeki ses ona umut vermek isterken gerçekçi düşünmeye alışmış olduğundan tam olarak rahatlayamıyordu. Üstelik bu durumu kimseyle paylaşamıyordu da. Bedelia elbette onun yanındaydı ama sonuç olarak görmemişti. Delirdiğini düşünmezdi, benzettiğini düşünebilirdi. Bu yüzden bu konu hakkında onunla bile rahatça konuşamazdı.

Kendini yiyip bitirdiği birkaç günün ardından kapanması planlanan E3 istasyonundan yukarı çıktı. Muhtemelen bu burdan son çıkışıydı çünkü Vincent'in birkaç işçiyle konuştuğunu görmüştü. Akşama kalmadan bu işi halletmiş olurlardı.

Arabayı alırsa yokluğu fark edileceğinden yürüyerek uzaklaştı metrodan. Yakındaki tamamen yağmalanmış mağazaya girdi ve bir zamanlar yürüyen merdivenlere oturdu. Etrafta öylece gezen zombilere aldırış etmedi çünkü kokusunu alabilecek kadar yakın değillerdi.

Bir şeyler yapmalıydı. Diğerlerinin hala yaşıyor olduğuna inanıyordu evet, ama bunu kendi gözüyle görmeliydi artık.
Mağazanın çalışmayan otomatik kapısı açıldığında silahını oraya doğrulttu hızla. Bedelia sırt çantası ve askeri üniformasıyla göreve gider gibi tamamen hazır bir halde içeri girdi.

Harry silahını indirip ayaklandı. Bu sırada Bedelia da sessizce ilerlemeye özen göstererek merdivenlerin başına geldi.

"Seni aklından ne geçirdiğini bilecek kadar iyi tanıyorum şapşal. Peki sen hala bensiz hiçbir yere gidemeyeceğini anlayamadın mı."

Bedelia ona elini uzattığında hafifçe gülümsedi. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğu için çok şanslı hissediyordu Harry. Gerçi kendi açısından ona, onun kadar iyi bir arkadaş olamadığını biliyordu. Asla Bedelia kadar iyi değildi. Onu hak edecek ne yapmıştı bilmiyordu.

"Nereden başlayacağımı bilmiyorum bile", dedi uzattığı elini tutup.
Birlikte mağazadan çıktılar ve Bedelia'nın yönlendirmesiyle kaldırıma çekilen bir araca bindiler.

"Ben biliyorum", dedi Bedelia. Arabayı çalıştırdı ve en son yukarı çıktıklarında uğradıkları benzinliğe doğru sürmeye başladı.

Yol boyunca günlük şeylerden konuştular. Bedelia biraz da arkadaşını rahatlatmak istiyordu ancak o ne kadar gülse de, konuşsa da aklının bir köşesinde aynı konuya takılı kaldığını biliyordu. Bazen birini her şeyiyle bilmek de yorucu olabiliyordu.

"Dikkatli olalım", dedi Bedelia. El frenini çekti ve araçtan indi. Harry de inince yaklaşan zombileri vurdular ve Bedelia benzinliğe yönelirken, Harry yola ilerledi.

Miriam'ın sürdüğü aracı gördüğü yerde durdu. Etrafa bakındı ve dikkatini kaldırımdaki eşi olmayan eldiven çekti. İç cebinden peçete çıkarıp eğildi ve eldiveni peçeteyle ucundan tutarak aldı. Tanıdık gelmiyordu ancak içinden bir ses bunu araştırması gerektiğini söylüyordu.
Eldiveni peçeteyle sarıp pantolonun yan cebine koyduktan sonra döndü ve benzinliğe ilerledi. Bu sırada Bedelia içerden eli boş bir şekilde çıktı.

"Herhangi bir iz yok", dedi ve yola geçti. Burdan sonrasına gitmemişlerdi henüz. Belki de ilerde başka metro insanları yaşıyordu. Birilerine sormak çok mu mantıksız olurdu?

"Vincent'la konuşmam gerek."

Harry çabucak arabaya yöneldiğinde hayretle ona döndü Bedelia.

"Vincent'la konuşmak mı? Kafayı mı yedin! Ondan habersiz yukarı çıktığımızı öğrenirse bir daha asla çıkmamıza izin vermeyecek."

Dyrebar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin