8 • Flukt

11 4 6
                                    

Kaçış



Miriam gözlerini açtığında hala karanlıktı. Bir an uyanıp uyanmadığını anlayamadı. Bedenini hareket etmeye zorladığında hala elleri ve ayaklarının bağlı olduğunu farketti. Yavaş hareketlerle diklendi ve boynunun sol tarafındaki keskin acıyla inledi.

"Miriam", dedi Kyle telaşlı bir sesle.
"Uyandın mı? İyi misin?"

Miriam kendinde konuşacak gücü bile bulamıyordu. Sanki tüm kasları gevşemiş ve beyni uyuşmuştu. Buna rağmen boynundaki kurumuş kandan ve acıdan rahatsız oluyordu.

"Boynum...sanki...yanıyor."

Nefeslerini yetiştiremiyordu kendine. Hiçbir şey göremediği için de daha kötü hissetmeye başlamıştı.

"İlk ısırığın etkisi uzun sürüyor. Ölmemen için, etkisi tamamen geçene kadar tekrar ısırılmazsın. Ama her ısırışta etki giderek azalıyor ya da bağışıklık sistemi alışıyor bilmiyorum..."

"Özür dilerim", dedi Miriam. Kyle'ın bunu yaşamış olması kalbine ağrı girmesine neden oluyordu.

"Neden özür diliyorsun yüzbaşı", dedi Kyle hayretle gülerek. Zincir sesi duyuldu.
"Benim için geldin. Eninde sonunda, öyle ya da böyle geldin işte."

Bir süre sessizlik oldu. Ardından Kyle sözlerine devam etti:
"Ben özür dilemeliyim. Benim yüzümden sen de bu lanet yere kısıldın. Yüzbaşı, burda umut edebileceğimiz tek kurtuluş ölüm."

Miriam hareket etmeye çalışıp sağda kalan parmaklıklara yaklaştı. Böyle düşünmemesi için burdaydı, gardını indirmeyecek ve hem kendi hem de Kyle için güçlü olacaktı.

"Kyle burdan birlikte çıkacağız. Her şey yoluna girecek söz veriyorum."

Kyle bir şey söylemedi ama içten içe buna inanmak istiyordu. Kurtulmak ve yeniden gökyüzünü görmek istiyordu. Ölecekse bile bu soğuk zindanda bir böcek gibi değil, dışarda özgürce nefes alırken ölmek istiyordu.

Onların arasında sessizlik uzarken Linfaların üssünde hararetli bir çalışma vardı. Gözcüden gelen habere göre Morteler yine rahat durmuyordu. Güneş batalı iki saat oluyordu bu yüzden her an saldırabilirlerdi.
Lilith herkese toplanma ve yol için hazırlanma emrini vermişti.

Linfa Vampirleri on beş-yirmi üyeli, sayıları oldukça az vampirlerdi. Bu onları savunmasız ya da güçsüz kılmıyordu hayır, bu soy her zaman diğer vampir soylarından daha az olmuştu. Çünkü Linfa olunmaz Linfa doğulurdu. Diğer bir neden de Linfa soyundaki bazı vampirlerin özel bir güce sahip olmasıydı. Herhangi birine, istediği şeyi o kişi bunun bilincinde dahi olmadan yaptırabilmek. Üstelik bunu yapmaları için canı gönülden istemeleri ve kurbanın karşısında olmaları yeterliydi. Bir kere etki altına almayı başardıklarında bir daha teması korumak zorunda değillerdi. Elbette bazı istisnalar oluşuyordu. Bu bir nevi zorla güzellikti ve ne kadar süreceği etki altına giren kişinin direnciyle alakalıydı. Bu direnç, üstüne çalışılarak geliştirilebilen zor bir sürecin sonucu oluşurdu. Hemen hemen her Linfa vampirinin direnci yüksekti çünkü kendi silahlarıyla vurulmak istememişlerdi.

"Yolculuk için hazırız", dedi Julian. Linfa Vampirleri'nin ilk ve muhtemelen son, soydan gelmeyen üyesiydi.
Linfaların yönetim biçimi monarşiydi, belli bir kutsamaya inanıyorlardı. Bu sebeple son yöneticinin veliahtı direkt olarak tahta geçiyordu. Yönetici Lilith Wallace'dı, Julian ise onun üvey kardeşiydi.

"İnsanların gözlerini kapatın, ayaklarını çözün ve ayrı arabalara bindirin."

Lilith'in her sözünü emir olarak gören Julian çabucak eğildi ve hücrelere inmek için odadan çıktı.
Julian yerini biliyordu. Hiçbir zaman tam anlamıyla Linfa kanı taşımayacaktı, türlerini yönetmeye de hakkı olmayacaktı. Bunun yerine, sırf önceki yöneticilerin insaflı yanına denk gelmiş değersiz bir vampir olmamak için çok çalışıyordu. Ablasının en iyi adamı, özel güce sahip olmasa bile en güçlü vampirdi. Böylece kimse onun bulunduğu yeri sorgulayamıyor, ablasını da zor duruma düşürmüyordu.

Dyrebar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin