Multi: Lord Robert ve Leydi Alya
-----------
Düşüncelerimin rüyama yansıdığı zamanlardan birini yaşıyordum. Eskiden hiç arkadaşım yoktu, dolayısıyla dertlerini hep içine atanlardandım. İçimde biriken dertlerim, bazen o kadar fazla gelirdi ki rüyalarım bile bundan etkilenirdi.
Dayımı düşünüyordum. Ona dayı demek istemiyordum fakat bu sonucu değiştirmiyordu. Velayetimi alıp, hayatı bana zindan edecekmiş gibi hissediyordum. Tabii Matthew'in güven verici bakışları, içimdeki fırtınayı bastırıyordu. Koyu renk gözlerinde, öyle duygular öyle anılar görmüştüm ki, artık onu benimsemiştim. Kalbimdeki, beynimdeki eksik parçaları tamamlıyordu. Ama hala bir sürü eksik parça vardı. Çocukluğum eksikti.
Hayatımın en felsefi rüyasından -tabii,bunu rüya olarak tanımlamak uygunsa- uyandığımda, gerindim. Göz kapaklarım henüz kapalıydı ve bir süre daha açacağımı zannetmiyordum. Belime sarılan kollarla, zorlukla da olsa gözlerimi açtım. Neler oluyordu?
Karnıma kenetlenen uzun parmaklara, ardından belime dolanan kollara baktım ve çığlığı bastım. Çığlığım, bana sarılan sapığı uyandırmış olmalıydı. Kollarını bir hışımla geri çekti. Yavaşça arkama döndüğümde, sapığın aslında Matthew olduğunu anlamam uzun sürmedi. Benim odamda ne arıyordu?
"Leydim, yatağımda ne arıyorsunuz?!" diye şaşkınca sordu. Ona kaşlarımı çatarak baktım. Gerçekten de az önce bu saçma soruyu sormuş muydu?
"Matthew, artık 'Salak mısın?' diye sormaktan bıktım. ODAMDA NE ARIYORSUN ?!"
Matthew, odada gözlerini gezdirdi ve odanın benim odam olduğunu anlayınca avucunun içiyle alnına vurdu.
"Çok özür dilerim leydim. Siz uyuyana kadar odada kalacaktım ama bir türlü uyuyamadınız. Ben de sizi beklerken, içim geçmiş olmalı. Tekrar özür dilerim."
Gözlerimi kısarak tepkilerini izledim. Ciddi görünüyordu ama gözlerini benden kaçırıyordu. Utanmış olmalıydı. Onun kadar olmasa da bende utanmıştım. Sonuçta her gün bir erkekle aynı yatak-
Ne düşünüyorum ben? Saçma düşüncelerimi ve Matthew'in sıcak kolları arasında uyuduğum gerçeğini aklımdan uzaklaştırdım ve Matthew'e "Dava günü ne zaman?" diye sordum.
Mahkeme olayı tamamen aklından çıkmış gibiydi. Yüzündeki ifadeye bakılırsa, çok az kalmıştı.
Matthew sorumu "Bugün." diye cevaplayınca neye uğradığımı şaşırmıştım. Lanet olası dava günü bugündü ve o bunu şimdi mi söylüyordu. Kaşlarımı çatıp, bakışlarımı yüzüne diktim. Aklımdan neler geçtiğini tahmin edebiliyor olmalıydı.
"Özür dileri-"
Sözünü öfkeyle kestim.
"Özür dileme Matt! Özür falan dileme! Özür dilemen hiçbir şeyi değiştirmiyor! Davayı o aptal adamdan duymak yerine senden duymayı tercih ederdim! Ama sen yine benden sakladın! Söyle bana, ben artık sana nasıl inanayım? Benden bir şeyler saklamadığına nasıl emin olayım?"
Sonunda dünden beri içimde tuttuğum her şeyi dışarı vurabilmiş ve biraz da olsa rahatlamıştım. Matthew tepkime şaşırmış gibi durmuyordu. Belki de bunu bekliyordu, bilemiyorum. Ona hala kızgındım. Ben derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken, konuşmaya başladı.
"Leydim, sizden bunu sakladım çünkü üzülmenizi istemedim. Bu davanın sonucu da belli. Velayetinizi ona asla vermezler çünkü..Çünkü o adam sizin bu şatodan kaçırılmanıza yardım etmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR ŞÖVALYE
Fantasyİyi notlarıyla ailesinin ilgisini kazanmaya çalışan sıradan bir kızdı. Yaşıtlarına nazaran pek arkadaşı yoktu, hatta hiç arkadaşı yoktu. Olanca sıradanlığıyla süren hayatının, doğum gününde kapısına bırakılan bir mektupla alt üst olacağını nereden...