***
İçinden aşağıda yağmurun altında duran gence içeri girmesi için deli gibi bağırmak geçsede onun bu çocuk hallerine deli gibi bayılıyordu. Balkondan onu tam on beş dakikadır gözetliyor yanına inmek istiyordu lakin ters tepkilerinden çekindiği için kendini tutmak zorunda kalıyordu.
Onsuz şimdilik daha mutlu görünüyordu. Ta ki kumral genç çıtaları biraz daha aşıp ıslak asfalta uzanana kadar. Tamam bu ilk yapışı değildi hatta kendisiyle bile yağmurun altında bu şekilde uzanmışlardı ama şimdi farklıydı.
Kamer'e gözü gibi bakmayı kendine kural edinmişti. Sadece bir hafta önce geçirdiği ameliyat onu o kadar çok tedirgin etmişti ki en ufak bir sorun bile telaşlanmasına sebep oluyordu.
Şimdi buz gibi asfaltta yatmaması gerekiyordu. Elini alnına dökülmüş ıslak saçlarına atarak geriye doğru taradı. Balkonda en az Kamer kadar kendiside ıslanmıştı fakat Kamer'e her şey değerdi.
Evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek ıslak ayaklarla salona oradan da kaymamaya çalışarak kapıya ilerledi. Acele etmeye çalışıyordu ki kumralı daha fazla ortalıkta ıslak ıslak dolaşmasın.
Ayağına giydiği terliklerle son hız merdivenlerden inerken en sonunda demir kapıya varmış açar açmaz karşısındaki yolda uzanan beden gülümsemesini arşa çıkarmıştı. Onu uzun zamandır bu halde görmüyordu.
Kimsenin acelesi yoktu bu yüzden en yavaş adımlarla Kamer'in yanına adımladı. Gözlerini kapatmış ve yerde uzanan bedeni bir kaç saniye izledi.
Elmacık kemiğinden çenesine kadar belirgin olan kemikli yüzü, düz burnu, eski uzun haline alışmışta olsa şimdi ki ikiye vurulmuş saçları... Herşeyiyle ben buradayım diyordu. Daha yeşil gözlerine denk gelmemişti bile.
Ondan gözünü ayırmasına sebep olan etmen tam olarak sağ taraftan yüzüne vuran araba farı olmuştu. Gözlerini kısarak araba farına bakmayı kesip ayak ucunda dikildiği Kamer'in ayağını sert olmayacak şekilde vurarak kendisini farketmesini sağladı.
"Bak seni sikerim çocuk!" bedenini kıpırdatmadan kafasını kaldırmış zaten tahmin ettiği bedeni görünce küfürü tam adresine ulaşmıştı.
Arabanın korna sesiyle neden rahatsız edildiğini anladığında az da olsa ufak bir pişmanlık duymuştu ama bunu Tansu'ya belli etmesine gerek yoktu değil mi?
Tansu'nun kendisine boş boş bakmasına anlam veremiyordu. Neden ayağa kalktığı halde kıpırdamak yerine tam karşısında dikiliyordu ki?
Bu kumral çocuğa nedensizce bir fırsat vermişti, arasında sadece bir metre olan çocuğu ilk defa inceleme fırsatı.
Saçlarının artık kesilme zamanı gelmişti lakin o bunu pek umursuyor gibi değildi. Saçlarından akan sular uzun kirpikleri ardından kemerli burnundan süzülüp yere düşüyordu.
Burnundaki kemerin varoluş sahipliğinin kendisinde olduğunu bilmekse gülümsemesine sebep oldu.
Ona kafa attığında böyle bir hatırayla sonuçlanacağını bilmiyordu neyse ki yakışıklılığından ödün vermemişti mavi gözleriyle bürünen yüzü. Sahiden, gözleri maviydi esmer teninde ancak bu kadar güzel durabilirdi mavi gözleri.
Mavi denir miydi eminde değildi. Şayet şu an maviden çok griydi o gözler karşısında oldukça derinlere dalmış bir çift dumanlı gri göz vardı.
Siyah saçlarını bir anlığına geri atmak istedi, yüzünü net bir şekilde görmeyi hayal etti ama tabii ki bunu yapmayacaktı.
İçinde bir yerde gri gözlü gence merhamet vardı, sevgi vardı sanırım aşk adında hiç ummadığı bir duygu da vardı fakat şu anki Kamer bunların hiçbirini hissetmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çemberdeki Duman (B×B)
Teen Fiction•Yarı texting (Gay) +18 Beynindeki kist sebebiyle ameliyat olan Kamer'in son bir yılını ve sevdiği adamı unutmasıyla başlayan, geçmişini hatırladıkça gerçeklerin açığa çıkmasıyla aslında kim olduğunun farkına varır.