1.1

33 5 0
                                    

***

99 numaralı odanın kapısında bekliyor olmasına kendi bile inanamıyordu. Hemen yan tarafındaki yere oturarak başını elleri arasına aldı. Düz beyaz mermeri izlemek şu an içini rahatlatan tek şeydi.

Kadrajına giren bir bardak su ile kafasını kaldırdı "Gelmezsin sanmıştım." bardaktaki suya bakmayı keserek abisinin elindeki bardağı aldı "Beni tanımıyorsun."

Can'ın yanına oturmasıyla Kamer'de arkasına yaslanmıştı "En azından bazı şeyler değişmemiş." yeşil gözleri abisine sorgulayıcı bakışlar atıyordu "Sen ameliyata girmeden önce aramız pek iç açıcı değildi, tıpkı şimdiki gibi. Yine aynı şekilde seni tanımadığımı söylemiştin. En kötü yanıda haklı olman."

Kamer avcu aradındaki bardakla oynamayı bırakarak küçük bir yudum aldı "Herkesten çok sana ihtiyacım vardı. O kazadan canlı kurtulduğun halde yıllarca beni yalnız bırakmayı seçtin."

Öfkesini içinde tutmayı seçti. Aslında herkesi taşıyabilecek kadar büyük olan kalbi abisine gelince her seferinde kapılarını kapatıyordu. Bu yaptıkları konuşma çok yakından tanıdık gelse bile Kamer hatırlayamıyordu.

"Tansu'yu neden orada bıraktın?" gözlerini sımsıkı yumarken burnundan sesli bir nefes verdi, pişmandı.

"Bütün hayatımın acısını ondan çıkartıyorum. Bana yapılan her şeyi ona bağlıyorum, aşamayacak kadar berbat biriyim." cümlelerinden abisinin çıkartabileceği çok anlam vardı ama Kamer bunu anlamamazlıkla örttü.

"Öfkenin sahibi olacak kişiler burada olsaydı ne yapardın?" samimi sorusuna karşılık verilebilecek tek cevap hakkı doğuyordu "Bana öğretilenlerin aynısını yapardım. İlk öncede beni görmeyi reddedenlerden başlardım."

Alev alev yanan yeşil ormanların hedefi abisiydi Can bunu çok net görebiliyordu;
"En çok seni görmeyenler hakediyor kardeşim, en çok onlar hakediyor."

"Dönüp dolaşıp aynı çembere takılıyorum. Yanan da her seferinde Tan oluyor." sarfettiği cümlelerle tekrardan oda kapısına baktı.

"Bazı duyguların farkına varman ne kadar güzel." yargılanmaya alışık olduğu kırılgan sesi duymak hoşuna gitmişti Kamer'in, anında Aylin'e sabitlendi bakışları. Yanında öfkeyle bakan gözlerse Tansu'nun en yakın arkadaşı Emre'ye aynı zamanda Aylin'in sevgilisine aitti.

"İnan bana Tansu'nun hatrı olmasa buradan sürünerek ayrılıyor olurdun." Emre haklıydı, ses çıkarmadı.

Kapının açılmasıyla bütün gözler beyaz önlüklü uzun boylu kadına odaklandı. Herkese ufak ufak göz gezdirirken Kamer'de fazlasıyla çok oyalanmıştı "Geçen günkü kontrolüne gelmedin."

"Üzgünüm, bundan sonrakileri aksatmayacağım." Kamer'den duyduğu cümleler ifadesinde mumnun bir gülümseme oluşturdu "Pekala, öyle diyorsan inanıyorum."

Tek bir baş hareketiyle onayladı. Ahu'nun arkasında kalan açık kapıdan içeri girmek istiyordu fakat nasıl bir durumla karşılacağını bilmediğinden yaşadığı çekingenlik duygusu sarmıştı her yanını.

Kendini toparlayarak ayağa kalktı. Üstündeki gözleri umursamadan Ahu'nun kendisine açtığı yoldan ilerleyerek içeri girdi.

Hemen sol tarafındaki sedyede hareketsiz yatan bedenin o olduğunu yanında duran Samet olmasa anlamazdı. İçindeki pişmanlık duygusuna sadece kısa bir zamanlığına kin duygusuda baş vermişti.

Sonucunda bu denli bir hasar alacağını tahmin etmemişti Tansu'nun, ona yara açmamak için koymaya çalıştığı mesafelerden daha çok canını yakmıştı şimdide.

Çemberdeki Duman (B×B) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin