1.8

26 3 0
                                    


***

"Bunlar ne? Psikopat mı olacaksın başımıza?" bağırması kulağında yankılanırken telefonu cebine atarak gözlerini kapadı. Tekrar açtığında abisinin elinde gördüğü kutu yeri boylamış diğer elindeki bir çok çizim kağıdını ise göğsüne atmasıyla yere saçılmıştı.

"Niye bu kadar delirdin? Sana göre normal bir ergen'in çizebileceği resimler gibi gelmedi sanırım?" alaycı tavrı karşısında yapılabilecek pek bir şey yoktu. İçten içe abisine yaptığı atıfları o üstüne alınıyor gibi değildi.

"Normal ergenlerin böyle resimler çizdiğini sanmıyorum Kamer. Kanlı çocuk bedenleri, demir sopalar, her ayrıntısına kadar çizilmiş kaynak demirleri..." doğru. Tıpkı bir çocuk gibi dudaklarını birbirine bastırıp ardından alt dudağını ifadesizce dişledi.

"Küçükken izlediğimiz bir filmden esinlendim. Benim çok izlemeye fırsatım olmadı ama sen bayağı bir izledin abi. Hoşuna gitmedi mi?" tehdit değildi elbette ama itirafın zamanı olduğunu düşünüyordu. Üstünü örttükleri olayların üzerinden dokuz yıl geçmişti.

"Sen iyi değilsin. Sorunların var oğlum senin. Hiçbir bok bilmiyorum ben hem ne bileceğim? Kafanda kurup duruyorsun." bu ithamlarda bulunabilecek bir abisi olduğunu unutmamıştı fakat çok hızlı olmuştu. Pişkinliği şaşırılacak dereceye çıkmıştı. Kamer'in istifini bozmaması daha da garipti. Sinirlendiğinde yerinde duramazdı.

"Biliyorsun. Korkaklığından sustuğun zamanlardı tabii şimdi konuşması kolay." eskilerden hatırladığı bir şey varsa o da sakinliğin çıldırtıcı olmasıydı. Tansu bu işi çok iyi beceriyordu, örnek öğrenci olmalıydı.

"Gördüğümü söylüyorum ben. Bunlar normal çizimler mi?" daha fazla katlanamadığı bitik haldeki abisine bakmak yerine etrafına bakmayı seçti.

"Onların normal olmasını bekleyemezsin zaten. Ben normal miydim de onlar normal olacak?"

"Gayet normaldin neyin vardı? Sapasağlam duruyorsun." bir anda bütün gardı düşmüş deli gibi gülmeye başlamıştı. Kalbini avuçlarına alan el onu sürekli sıkıyor bırakmak bilmiyordu. Nankörlük böyle bir şeydi demek ki.

"Görünen yerler gül açıyor diye görmediklerinin solmadığını dile getiremezsin." acıyarak bakıyordu abisine hâlâ inatla boş bakışlarını kendi üstünde gezdirmesine çıldırıyordu;
"Yüzüne tükürsem Yarabbi Şükür diyeceksin. Senin yüzsüzlüğüne ben dayanamıyorum sen nasıl dayanıyorsun?"

"Düzgün konuş Kamer!"

"Seninle düzgün bir işim olmaz benim. Başkası olsa beni tanımadığı halde o feryatlardan çıkar gelirdi. Sen kulaklarını tıkadın!" cümlesine örnek olarak kulaklarını işaret etti "Siktiğim kulaklarını!"

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Saçmalamayı kes!" arkasında yığılı olan kerestelere yasladı bedenini kollarını abisinin zırvalıklarını dinlemek için göğsünde bağladı.

"Geri dönmen konusunda sana hiç soru sormadım neden biliyor musun? Varlığınla ilgilenmiyorum. Öldü biliyordum hâlâ da öylesin." Can'ın yüzünü sıvazlamasını izledi. Gözlerinin altındaki siyahlıklar varlığını koruyordu. Uyumadığını anlamıştı ama dengesiz tavırları sabrını zorluyordu.

"O laflar ne kadar kolay çıkıyor ağzından." gülerek kafasını sağ tarafına çevirdi ardından yukarı kaldırarak dördüncü katta olan bedeni kontrol etmek istediğinden gözleri balkona ilişti.

Mavi gözlere denk gelmesi sakinleşmesini sağlarken endişeli bakışları göz ardı etmeden sadece göz temasıyla bile anlaşılabilecek rahatlamayı sunmuştu esmere. Kafasını içeri girmesi için yavaşça salladığında abisine döndü bakışları.

"Çıkartanlar sağolsun. Senden medet uman kafamı sikeyim ben! Ne zaman dank etti biliyor musun? Tam on üç yaşında farkettim beni görmezden geldiğini." sert fakat dingin bir tonda ifade etti kendini. Kahve gözlere sahip abisi gözlerini her defasında yeşil gözlerle birleştirmek istesede Kamer buna izin vermedi.

Göz temasından böyle zamanlarda nefret ederdi. Gözü kimseye değmesin kimsede onun yeşillerine bakmasın isterdi. Zayıflık olarak adlandırırdı bu durumu. Zamanında gözbebekleri titrerken onu görmeyen birine şimdi göstermezdi onları.

"Sana hep sevgimi verdim. Bu kadar nankör olma. Hep ilgilenirdim seninle her bildiğimi öğrettim, sevdim seni. Belki de en çok ben sevdim." yorgundu belli ki abiside lakin ilgilenmiyordu. Doğrularak derin bir nefes aldı. Bir adım attığında ayağının altından gelen kâğıt sesini her iki bedende duymuştu.

Umursamadı, yürümeye devam ettiğinde elini uzatarak Can'ın çökmüş omzuna attı "Her daim dilimde olan tek kişi sendin. Öldüğünde kendime gelmem yıllarımı aldı. Sonra ne oldu biliyor musun? Farkına vardım. Kendi vicdanını susturabilmek için sevilen bir çocuktum, sadece senin tarafından sevilen bir çocuk." gülümsedi.

Tuttuğu omzu sıktığında artık tebessüm ediyordu "Eğer benim yerimde sen olsaydın..." cümlenin devamını getirme gereği duymadı "Tanıyorsun beni, herhalde? Cevabını almıştırsın."

Bir kaç defa omzuna vurarak yanından ayrılacağı sırada kolundan tutularak geri savruldu "Pardon beyefendi konuşup konuşup çekip gidemezsin. Göster bana kanıtla hadi! Bana benim bildiğim herhangi bir şey ispatla!" yükselen sesinin farkında olmadan tuttuğu kolu sıkıyordu.

"Çek elini!" geri çekilmesi mümkün olmadığından öfkeli gözleri abisinin yüzüne tırmandı "İspatlayacak bir şeyin olmaması suçlamalarını geri çekmen için bir seçenek, değil mi Kamer?"

Yüzündeki ifade, farkındalığı ile değişirken kafasını hafifçe havaya kaldırıp kendini biraz geriye çekti. Dudakları onun istediği gibi iki yana gerilirken kaşları da aynı şekilde en alaycı tınısıyla havaya kalktı.

Kolunu kurtarmasıyla Can'ın yakalarına yapışması bir oldu "Göstermeyeceğimi bildiğinden bu kadar rahat davranıyorsan evet, göstermeyeceğim. Karaktersiz herif!" cümlesinin sonunu duyması abisinin kendisini tutması için bir sebep bırakmamıştı.

Kamer yediği yumruğun canını pek acıttığı söyleyemezdi. Onun canının yandığı daha farklı sebepler vardı. Yumruğun sertliği ile kafası yana düşmüştü. Doğruluğunda gözü abisini görmüyor gibiydi.

Ona doğru ilerlerken yüzündeki sırıtış bir an olsun bozulmamış tıpkı  karşısında duran beden gibi ona acımadan vurmuştu ama abisinde aynı etkiyi yarattığı söz konusu bile değildi.

Zaten zor ayakta durduğu gözler önündeyken yediği darbe geriye doğru sendelemesine ardından dengesini kaybederek düşmesini sağlamıştı.

Koşma sesleriyle yeşil gözler abisine değil yanlarına son hızla gelen Samet'e takıldı. Nefes nefese kendisine bakan çocuğa bakmayı keserek abisine baktı telrardan "Senin keresteleri taşıman gerekiyordu. Götün başın rahat durmuyor hiç."

Kamer arkadaşının sözlerine kulak asması daha doğrusu onu duydumu onu bile bilmiyordu. Abisinin hemen yanında  cebinden düştüğünü gördüğü pakete gözlerini dikmiş bakıyordu.

***

Çemberdeki Duman (B×B) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin