***
Taksiden indiği andan itibaren bir kez durup soluk almamıştı. Tişörtünün eteklerinden akan suları yok saymış saç diplerinden inen su damlalarının çenesine kadar izlediği yolu her defasında hissediyor ve damlamalarına izin veriyordu.
Eve giden sokağın başına geldiğinde soluklanmak adına durdu. Dizlerine dayadığı elleri sayesinde biraz daha toparlanmıştı. Gelene kadar kaç defa takılıp düşme girişiminde bulunduğunu sayamamıştı.
Artık koşmuyor yürüyerek tamamlıyordu esmere giden yolu. Apartmana yaklaştıkça yağmur damlalarının izin verdiği kadarıyla kaldırımda oturan sırılsıklam bedeni biraz daha net görebilmişti.
Vücudunu saran pişmanlık adımlarını geri geri atmasını istiyordu fakat buna engel olanda ta kendisiydi. Kendinden emin ilerleyişinin sonunda ne olacağını kimse bilmiyordu.
Bu sahne gözüne bir yerden tanıdık geliyordu. Gözlerine ufak perdeler iniyor tekrar tekrar oynatıyordu sanki. Yağmurlu bir gün... Sevdiği adam... Sırıksıklam iki beden...
Afallamış bir şekilde yolda öylece yürürken kafasında tüm sözcükler dolanıyordu;
"Neredesin sen Tansu? Geleceğim dedin akşam oldu yoksun ortalıkta."
Bir yıl önce kendi kurmuştu bu cümleleri. Tansu'nun bir kaç ay önce bahsettiği anıydı bu. Kavga var demişti nereye gittiğini söylemediğinden saatlerce apartmanın önünde yağmurda beklemişti esmeri.
Onu gördüğünde ise sinirine hakim olamamıştı. Kalbindeki ağırlığın sebebi Tansu'ya bir şey olmasındandı.
Şimdi ise kaldırımda oturan esmere bakıyordu sadece.
"Islanmışsın Kamer. Geç içeriye orada konuşalım."
"Donuma kadar sulanmışım amına koyayım! Daha ne içeriye geçeceğim? Sen soruma cevap ver. Yüzün gözün mahvolmuş."
Ayağa kalktı siyah saçlarındaki damlalar bir bir yeri boylarken ıslak görünüşüne baktı. Esmer teni bir ton daha açılmıştı sanki şimdi;
"İnsan açar dimi o sikim telefonu?! He?" çok sinirli görünüyordu hatta bağırıyordu lakin gözünü alamadığı kıyafetler varken umursamamıştı Kamer;
"Çok güzel olmuşsun. Hep böyle giyinsene sen ." göğsünden itilmesiyle dengesini zor sağlamıştı ve tekrar gözlerine bir perde indi;
"Sana soru soruyorum bana saçma sapan cevaplar verme Tansu! Haline bak lan. Ya birinin elinde bıçak silah bir şey olsa?" esmer gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. Sabrı kalmamıştı artık, dayanamayarak göğsünden ittirdi uzun boylu esmeri.
Aynı senaryo tam tersine mi dönmüştü? "Kime diyorum ben? Aloo! Ulan yavşak madem gelmeyeceksin haber versene bana, ne diye merak ettiriyorsun? Bir şey oldu sandım!" yüzü soğuktan mı yoksa kızgınlıktan mı kızarmıştı emin olamıyordu.
"Bir sakin ol." sonunda konuştuğunda kurduğu cümle tatmin etmemişti Tansu'yu "Ne sakin olacağım ya?! Seninleyken sakin olabiliyor muyum ben?"
"Kamer sikeceğim şimdi elinin ayarını az yavaş oğlum. Zaten patakladılar bir de sen yakıyorsun canımı."
"Hakedene hakettiğini yapıyorum ben! O telefon sen göt cebine koy diye yok Tan Efendi!"
"Az sakin ol amına koyayım."
"Ulan puşt! Konu sen olduğunda sakin olamıyorum ben damarlarım sıkışıyor."
"Olma... Sakin makin olma. Açamadım telefonu yağmur yağıyor diye. Yemin ederim böyle olsun istemedim." kendini açıklamak istiyor ama soğuktan titreyen çenesi mani oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çemberdeki Duman (B×B)
Teen Fiction•Yarı texting (Gay) +18 Beynindeki kist sebebiyle ameliyat olan Kamer'in son bir yılını ve sevdiği adamı unutmasıyla başlayan, geçmişini hatırladıkça gerçeklerin açığa çıkmasıyla aslında kim olduğunun farkına varır.