11-Ölüm Meleğim Ol.

64 3 0
                                    

geçmiş..7.bölüm

Feza titreyen elleriyle nasıl baş edeceğini bilmiyordu. Bir panik atağının, hem de oldukça şiddetli bir tanesinin gelmekte olduğunu seziyordu. Şok içindeydi.

"Hayır" diyebildi sarhoş bir mırıltıyla. Korku dolu gözlerini Ferit'e çevirdi.

"Delirdin mi sen? Ben yapamam, olmaz. Lütfen."

Ferit onun bu dehşet dolu halinden hafif bir rahatsızlık duyuyor olsa da çok fazla umursamadı.

"Çok geç, yaptın bile"

"Ferit saçmalama!" dedi Feza oturduğu yerden hışımla kalkarken. Göğsü daralıyordu. Nefes alamazken konuşması daha da güçleşiyordu.

"Ben yapmadım, o ihbarı yapan sendin! Yalan söylüyorsun, suçu bana atıyorsun! Ben asla onu ihbar etmem"

Ferit de ayağa kalktı ve yapacak bir şey yok der gibi hafifçe iki yana açtı kollarını.

"İş işten geçti Feza, anlamıyorsun"

Feza dengesiz ve hızlı adımlarla ona doğru yürüdü hemen önünde durarak ellerini sımsıkı tuttu.

"Sen anlamıyorsun" dedi yalvaran bir ses ve geçmeyen hararetle.

"Yaman öğrenirse beni asla affetmez, bir daha yüzüme bakmaz"

Ferit ilk defa, yaptığı şeyin ciddiyetini farketti, ve bu onu gereğinden fazla rahatsız etti. Ellerini kadının ellerinden kurtardı. Ve sert bir ifadeyle çıktı odadan. Feza ne yapacağını bilmeyerek masaya yaslandı. Soğuk soğuk terlerken titriyor ama nefes alamıyordu.

"Allah kahretsin" diye mırıldandı güçlükle.

"Allah kahretsin ben ne yapacağım?"

Ferit'le beraber bu izbe depoya gelirken düşünmeliydi tüm bu ihtimalleri. Fakat içten içe yapacak hiçbir şeyi olmadığının farkındaydı. Buraya gelmese yine aynı şeyi öne sürerdi Ferit. Gözünü hırs bürümüştü, Feza'yı nasıl bir çukura çektiğinin farkında bile değildi. Şimdi çekip gitmek için can atıyordu fakat giderse suçlu gibi görünmesi kaçınılmazdı. Ferit'in neden böyle yaptığını bilmiyordu. Polise Yaman'ı ihbar etmişti etmesine ama, polislerin ona işlemeyeceğini Feza bile biliyordu. Peki ya amaç neydi? Burada zararlı çıkan neden sadece Feza'ydı? Kime ne yapmıştı?

Nefes alamayarak ağlamaya başladı bacakları bedenini daha fazla taşımadı. Yere çöktü, sırtını masaya yasladı. Beyni fokurduyor gibiydi.

Dün, Yaman'a aşık olduğunu idrak ettiği andan beri düşünmekten kafayı yemişti. Nasıl böyle olurdu? Böyle çılgınca bir sevgi hangi arada derede birikmişti? Birinin birini bu kadar sevmesi mümkün müydü?

Dakikalarca orada durdu. Şiddetli titremesi ve ağlaması yarım saat sonra ancak yavaşladı. Ağlamayı tamamen kestiğinde, temiz havaya duyduğu açlık yüzünden ayağa kalkarak, yalpalayarak dışarıya kadar yürüdü. Deponun önündeki boş, beton zemin alana çıktı. Ferit de oradaydı, sanki birisini bekliyordu. Feza bir adım daha atamayacak kadar güçsüzdü. Sonra, yabancı olmayan bir araba görüş açısına girdi, gittikçe yaklaştı ve sonuç olarak elli metre ileriye park etti. Yaman arabadan inip sinirle bu tarafa yürüdü. Elindeki silahın metali, batıyor olan güneşe rağmen parıldıyordu. Parmakları kabzayı sımsıkı kavramıştı.

Gözlerinde, geçmeyecek gibi duran bir öfkeyle onlara yaklaştı. Feza'nın burda olmasını beklemiyor olmalıydı, ama duraksamadı. Belki de önemsemedi.

"Ne cüretle" dedi öfkeyle, Ferit'le aralarında iki adım kalmıştı. Siniri gözlerinden okunuyordu,

"Neyine güvenerek beni ihbar ettin? Sen kim olduğunu sanıyorsun orospu çocuğu? Seni çiğneyip geçemez miyim? Bunu yapana hayatını dar edeceğimi bilmiyor muydun? Öldüreceğim seni!"

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin